İnsanların hayatlarını sorgularken veya onların hayatlarını eleştirirken, kendi hayatlarımızda tamamlanmamış hedeflerimizi göz önüne alarak mı ön yargı oluşturuyoruz? Yoksa kendi hayatımızda olmasını isteyip sahip olamadıklarımızın, başkalarının hayatında olması mı bizi rahatsız eden…


Her ikisinde de aslında kendi hayatlarımızdaki memnuniyetsizliği, eksiklikleri, olması gerektiğini düşündüğümüz hedefleri, küçücük bir kaba saklayıp, mükemmel oyunculuğumuzla gizlemeye çalışırken başkalarının hayatlarında buluyoruz kendimizi.




Peki ya başkaları olarak adlandırdığımız, daha doğrusu ön yargıyla yaklaştığımız kitlenin de gizleyebildikleri bir kap ve mükemmel diye nitelendirdiğim oyunculukları varsa?


Neresinden tutarsak tutalım, çıkış yolu aramaya çalışıp ''Hayır! Ben böyle bir insan değilim.'' derken bile bize dayatılan düşüncelere istinaden verdiğimiz veya verebileceğimiz cevapların gölgesinde boğuluyoruz. Aslında hepimiz gerçekten öyle bir insanız…


Kimimiz karşısında duran bireye hiç çekinmeden ön yargısını belli ediyor. Kimimiz ise görmek istediğimiz kıvama getirdiğimiz düşüncelerimizle uyguluyoruz bunu.



''Herkes böyle, oyunu kuralına göre oynuyorum.'' diye vicdan rahatlatanlarımızda var elbette. Hatta ''kimseye bir zararı yok bu düşüncenin, nasıl olsa ne düşündüğümü bilmeyecekler.'' fikriyle avunanlarımız da.





Evet biz buyuz. Kocaman hayatlarımızda, binlerce mutluluğumuzda, tüm üzüntülerimiz de, sayısız heyecanımızda, birçok insanın ''Mükemmel bir hayat'' diye ulaşmak istediği hayatımıza; ön yargıyı yakıştırıyoruz.


Öyle bir insan değilim değil, öyle bir insan olmayacağım desek… Diyemiyor muyuz?


çünkü ''öyle bir insanız...''

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir kendimi buldum yazıda tebrikler
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.