İnsan ne şahane hatalar yapıyor öyle değil mi?





Dünya dönüyor, güneş çıkıyor, yıldızlar parlıyor, tüm bu gezegende olması gereken ne varsa her gün şaşmadan oluyor. Düzen işliyor bir şekilde... ‘Bir bana mı bu karmaşa kedi canını yediğimin dünyasında’ derken buluyor musun kendini zaman zaman? Valla ne yalan söyleyeyim ben çok söylenirim böyle... Bazen kendimi amazonları sallayacak kadar kuvvetli bulurum, bazense serçe parmağını dokundursa biri düşecek kadar zayıf, hangi kadınım ben de tam kestiremiyorum. Zaten bu hayatta kadınları kim anlamış ki ben kendimi anlayabileyim. Aman geldik, gidiyoruz işte be kızım…


Tabii hal böyleyken söyleyeceklerimiz de var… Bak şimdi benden sana birkaç torpilli laf, iyi oku. Çünkü hepsi tecrübeyle sabit, denedim %100 çalışıyor yani! Yaşım havalı cümleler kuracak sayıya ulaştıysa demek, şaka şaka daha geçenlerde 23. yaşımı kutladım ben, yersen!


Çok güzel yaşadım, şahane hatalar yaptım, sevdim, aşk acısı çektim, depresyona bile girdim, kilo aldım veremedim, saçımı boyattım, düğünlerin aranan eltisi oldum, inandığım şeylerden asla vazgeçmedim, değer verdim yanıldım, yanlış kişilere inandım… Bazen ben onların yanlışı oldum, hatta bir keresinde kariyerimin zirvesinde hiç olmayacak bir yerde sarhoş oldum, bağırsaklarım ağzıma gelene kadar kustum (ama yine de o işi aldım), anne oldum, mutfağı hiç sevmediğim halde oğlum yesin diye yemek yapmayı öğrendim… Kendi işimi kurdum bir dönem, öyle güzel çuvalladım ki ben bittim dedim, sonra öyle işler yaptım ki vay be ben neymişim dedim. Çok çalıştım hep, kendi kurduğum markam ile şimdi hayal dahi edemeyeceğim bir marka ile çalışıyorum, öyle bir dönem geçirdim ki maddi olarak bir daha asla toparlayamam dedim, yoktan var etmeyi öğrendim böylece, istediğim ne varsa onun için elimden geleni yaptım… Arkadaşımın düğününde şıkır şıkır giyindim, tam ayakkabı giyecekken ayakkabımın evde unutulduğunu öğrendim, 35 numara ayaklarıma 38 numara elbisemle hiç alakası olmayan bir ayakkabı giydim. Okmeydanı’na gidecekken yanlışlıkla Kavacık'a gittim, tomarlarca para verip aldığım cilt kreminin ertesi gün %50 indirim ile satıldığını gördüm, ucuz serum taktırın bana diye inledim, arabama yakıt almaya üşendiğim için 45 km yolu bildiğim tüm duaları okuyarak bitirdiğime inandığım bir an yaşadım, yoksa ibre dibine yapıştığı halde o yolu arabayla tamamlamak bir mucize idi… Doğumdan sonra binde bir kadının başına gelen tırnak batması operasyonunu iki ayağımda da yaşadım, doğumda öyle acı çekmedim… Havalı havalı kurumsal bir şirketin otoparkına park ettiğim daha doğrusu park edebilmeyi başardığım bir gün aynı otoparktan arabamı iterek çıkabildim, annemin kaybolduğunu varsaydığı babamın ise var olduğuna kendini inandırdığı viskileri şu an hiç hatırlamak istemediğim arkadaşıma hibe ettim (zıkkım içsin inşallah), o dönem orda kalmadığımız evimizin anahtarını arkadaşım rahatça erkek arkadaşıyla mışıl mışıl uyusun diye süresizce kendisine emanet ettim. Umarım emanete iyi bakıyordur çünkü hala anahtarlar onda. Milletin girmek için böbreklerini verdiği çok ünlü bir hazır giyim markasından sırf kocam istiyor diye istifa ettim ve evet pişmanım, iyi yaşadım yani valla bak, umarım herkes en az benim kadar yaşanmışlığa ulaşır, en az benim kadar delilik mevcuttur damarlarında...





Umarım sen de kendi hatalarınla sen olmayı başarabilirsin, umarım insanlar seni sevsin diye sen olmaktan vazgeçmezsin.





Umarım başkasının hayatını kolaylaştırmak için kendi hayatını zorlaştırmazsın. Umarım nefret ederek yaptığın ne varsa hemen bırakır ve hayatın tadını çıkarırsın.





Umarım “ne zaman mutlu olacağım ben?” diye dünyanın en aptalca sorusu ile zamanını harcamazsın. Kalk ve mutlu ol hemen tatlım...





Umarım hayatından negatif insanları sopa ile çıkarırsın, onlara hiçbir zaman ihtiyacın olmayacak. “Ben mutluluğu hak etmiyorum” kafasındaysan eğer, o kafanı duvarlara vurarak parçalar ve yenisini alırsın inşallah...





Umarım bunu başaramazsın diyen insanların ağzına kürekle vurur gibi yaparak başarını ağzına burnuna sokarsın, ben burada ağız burun dedim ama sen bilirsin nereye sokacağını...





Umarım sevdiğin işi yaparken, yapmaya çalışırken ilk karşına çıkan engelde vazgeçmezsin de sonra o inişin ışık hızındaki çıkışına denk gelirsin, vay be derken ağzın yırtılır.





Umarım ben onsuz yapamam dediğim aşkından ötürü kendini hayata ve aşka kapatmazsın. Çünkü gelen gidenin niçin gittiğini ancak o zaman hissettirir sana, kızım ya da oğlum, dünya kaynıyor ulan!





Umarım mutsuz olmaktan korktuğun için hayatına giren insanı, işi artık her neyse o itmekten vazgeçersin, o seni mutlu etmek için kapını çalıyorken üstelik, kim bilir?





Umarım bir başkasının standardına göre yaşamaktan vazgeçersin çünkü en güzeli senin kurmuş olduğun standartlar, bak Bihter de Behlül'e göre yaşadı ama sonu ne oldu...





Umarım hayat sana kucak açarken sen başka çocukça şeyler yüzünden onu kaçırmazsın.





Umarım kendini sevmek ve tanımak için zaman bulursun; daha doğrusu bunun önceliğin olduğunu bilirsin çok geç olmadan.





Umuyorum öyleyse varım.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir gerçekten ellerinize düşüncelerinize ve tecrübelerinize sağlık :) çok güzel bir yazı bir öğüt olmuş bence süper yazmışsınız :)
    CEVAPLA
  • Misafir seni tebrik ederim. çok güçlü bir kadınsın o kesin. sanırım şuan bir aydınlama yaşadım "ilk engelde, hemen pes etme" mücadele et. dediğini yapacağım :)
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.