Aşk romanlarının klasik bir akışı vardır. Kadın hep ya çok sevilir ya sevgisinin karşılığını bir türlü alamaz, erkek ya aşırı çapkın ve yakışıklıdır ya da ilgili ama sıkıcı bir tip gibi.. İnişler çıkışlar kısa kulvarda sıklıkla meydana gelen şeyler değildir. Üç beş sayfa ilerleyince siz de devam edebilirsiniz o romana son yazmaya...


Mine ile Volkan hiç öyle değil. Aynı bizim yaşadıklarımız gibi... Bugün arkadaşlarını gördüğümüzde bile heyecanlandığımız birinin iki hafta sonra kalbimizin en küçük bir telini bile kımıldatamadığı ikili ilişki gerçekleri gibi... Tam olarak da yoğun tempolu şehir hayatında 2 hafta sonra aşk acısı çekmeye bile enerjimizin veya vaktimizin olmaması gibi..


Mine yaşarken “E ne oldu bu adama da birden böyle davranmaya başladı?” diye içinden geçirdiği anları üstünden zaman geçtikçe geçmişe döne döne anlatıyor bize. Bu sefer şaşırmıyor adamların dengesiz bulduğu yanlarına hatta üzerine bile düşünmek istemiyor. Belki de Mine’den almamız gereken en önemli ders budur: Hayatına girmiş ve hatta çıktıklarında düzenini tepetaklak etti diye söylendiğin adamları bile onu o yapan, bir sonraki ilişkine hazırlayan, bir akşamüstü rakısında etkilendiğin bir beyin “Ne hoş bir kadın” diye düşünmesine neden olan yönlerini ortaya çıkaran puzzle parçaları olarak kabul etmesi.


En kötü biten ilişkimiz ile yeni hobiler, yeni arkadaş çevreleri, konuşacak konular derken yelpazemizi genişlettikçe genişletirler bu sayede gerçekten ne sevdiğimizi kapsamlı bir şekilde inceleyebilme olanağı sunarlar bize.


Bloglardan takip ettiğim çoğu kişi ekonomik kaygılarla çıkardığı kitaplarla beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Oysa genellemenin aksine yakın kız arkadaşlara hediye etmelik bir kitabı bitirdim ben. Kitabın kapağını kapattığımda arka fonda Sezen Aksu “Şimdi bir yaz aşkı paklar bizi…” diyordu. Ben beklentiyi yükseltip yaz kış diye mevsimlerle kısıtlamak istemiyorum ama strateji yapamayacak kadar heyecanına, hızına kaptıracağımız ve birbirimize her gün yeni bir şeyler öğrenip-öğreteceğimiz limonlu dondurma tadında aşklar diliyorum.






Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Peşine düşüp sürüklendiğimi, yerdeyken gocunmadigimi, olsun onun için değer dedigim her şeyi geride bırakmayı o cok sevdiğim dondurmam eriyip akıp gittiğinde anladım.ben belki kulahin kapasitesinden fazla koydum, belki o sunduğum tadi sevmedi yiyemedi eridi bitti ve tükendi böylece.Simdi beni yetistiren, öğretip de yoluma daha üst bir akılla devam etmemi sağlayan yolun bir parçası oldu, puzzel da bir yer kapladı.Ben yolumu yine bazen ağır ağır bazen kosa kosa ama yaşadıkça ve kalbim attıkça düşe kalka, dondurmanın tadına var vara yiyeceğim
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.