Geçen haftalarda ebeveynlik kitaplarından bahsettim ve liste henüz bitmedi devamı var, dedim. İşte bu listenin devamı...
Bir önceki yazı: Çocuk büyütürken size rehberlik edecek kitaplar - 1
Daha Sade Bir Hayat
Kim John Payne ve Lisa M. Ross tarafından yazılan "Daha Sade Bir Hayat" her şeyin daha fazlasının çocukların hayatını nasıl da zorlaştırdığını; "kâfi" olanla yaşamanın hayatlarımızı daha da zenginleştireceğini anlatan bir kitap... Payne ve Ross kısaca şöyle diyorlar: Azı karar çoğu zarar! İçimizdeki "anne - baba hayvanının" çocuğun iyiliği için daha fazlasını sunma eğiliminin aslında çocuğumuza iyilik değil kötülük olduğunu düşünmek bizim için zor... Ne de olsa bizim yetişkin zihinlerimiz daha fazla mutluluğun, hep daha fazlasına sahip olmaktan geçtiğine inandık... Yanılmışız! Oyuncak yığınları çoğalırken çocuğun dikkatinin her yeni gelen oyuncakla bölündüğünden bahsediliyor kitapta... Yetişkin düşüncesinin aksine sonsuz seçeneğin çocuğun hayal gücünü çalıştırmaya değil onu strese sokmaya sebep olacağı ifade ediliyor. (Daha Sade Bir Hayat, Kim John Payne & Lisa M. Ross, Doğan Kitap)
Facebook Çağında Çocuk Yetiştirmek
Sosyal ağların içine doğan çocuklarımızın teknolojinin nimetlerinden faydalanması ama tehditlerinden uzak durmasının yollarını göstermek zamane ebeveynlerinin öncelikleri arasında geliyor… Daha önceki hiçbir neslin uğraşmadığı bir problemler silsilesi var önümüzde… Yüz yüze iletişim yerini dijital iletişime bırakıyor…
Son 20-30 yıl içinde çocuklara konulan DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) tanısının artmasında dijital medyanın çocukların beyinlerini aşırı uyarmasının sebep olduğu belirtiliyor. Dünyanın önde gelen üniversitelerinin öğretmenleri, öğrencilerin sadece birkaç yıl öncesine göre konsantre olma, mantıklı düşünme ve bilgiyi analiz etme kapasitelerinin azaldığından şikayet ediyorlar…
“Facebook Çağında Çocuk Yetiştirmek” kitabının yazarı James P.Steyer online iletişimin risklerini ilişkiler, dikkat, bağımlılık ve mahremiyet başlıklarında inceliyor kitabında… Yapılan araştırmalara göre dijital medya dikkatimizi birbirimize ve hatta kendi düşüncelerimize verebilme becerimizi etkiliyor. Sürekli bağlantıda geçen hayatlarımız insan ilişkilerine zarar verirken yaşadığımız duygusal stres her geçen gün artıyor… (Facebook Çağında Çocuk Yetiştirmek, James P.Steyer, Doğan Kitap)
Yavaş Ebeveynlik
Hızla akıp giden hayatın sahibi sen misin? Birbirimize yabancılaştık. Aşırı kaygılıyız. Kendimizden de çocuklarımızdan da beklentilerimiz çok yüksek. Çocuklarımızın tatminsizliğinden şikâyet ediyor ne kadar yorgun ve tahammülsüz olduğumuzdan dem vuruyoruz. Peki böyle mi olmalı? Ebeveynlik daha farklı yapılamaz mı?
"Yavaşla! Fark et! Biraz Düşün! Ezbere Yaşama! Sorgula! Kendini tanı! Zaman ayır! Alma! Dur! Çocuğunu tanı! Mükemmel olmak zorunda değilsin. Zaten mükemmel ebeveynlik diye bir şey yoktur. Herkes gibi ebeveynlik yapmak zorunda değilsin. Hem herkes dediğin kim? Sensin! Benim! Sen ve ben değişelim önce. Bak gör sonra neler oluyor." Bunlar iki çocuk annesi Pınar Mermer'in hem terapistlik hem de ebeveynlik yolculuğunda kendine ve danışanlarına bol bol hatırlattığı cümleler. Bu kitapta kendi ebeveynlik yolculuğunda sorguladığı hızlı ve kaygılı şehir hayatının başka ebeveynlerin hikâyeleriyle birleşmiş halini bulacaksınız. Bu kitapla beraber ebeveynlik daha farklı nasıl yapılabilir sorgulayabilirsiniz. Ebeveynler olarak ruh sağlığımızı koruyabilecek, ruh sağlığı yerinde çocuklar yetiştirmek için bilinçlenmenin yolları var. Klinik Psikolog Pınar Mermer "Yavaş Ebeveynlik" 2 kitap halinde yazdı. (Yavaş Ebeveynlik, Pınar Mermer, Altın Kitaplar)
O Tabak Bitecek Mi?
Uzay’ın doğduğu ilke sene beni kurtaran bir kaç tane kitap vardı. Bunlardan biri hiç şüphesiz “Baby Led Weaning” idi. Katı gıdaya geçişte pek duyulmadık bir yöntem olan “kontrolü bebeğe bırakın” düsturunu öneriyordu bu kitap. “Sebzeleri ezmeyin, oldukları gibi eline verin; merak etmeyin boğulmaz, onun refleksleri buna göre ayarlı” diyordu... Bunları okudum ve bu fikre sarıldım. Sebze püreleri, muhallebiler ve bilumum ezilmiş yiyecek bizim eve hiç uğramadılar. Evet, ilk başlarda epeyce pistik kabul ediyorum. Uzay’ın önüne yiyecekleri koymadan önce mama sandalyesinin altına bir örtü seriyordum ve örtü ve örtünün dışında kalan yerler ve duvarlar ve Uzay’ın üstü başı her yer yemek oluyordu. Bu pislik devresi 6 ay kadar sürdü. Ve bitti. Sonuç yemeklerini kendi kendine yiyen; yemek seçme derdi olmayan bir çocuk ve bunun rahatlığını yaşayan bir anne oldu. “Baby Led Weaning” Gün Yayıncılık tarafından “O Tabak Bitecek! Mi?” adıyla Türkçeye kazandırıldı. Bebeklikten çocukluğa geçiş evresinde bir çok annenin hayatını kolaylaştıracak bir rehber. (O Tabak Bitecek mi? Gün Yayıncılık)
Çocuğunuzun Beynine Hoş Geldiniz
İki nörobilimcinin beynin yapılanması ve gelişmesi dolayısıyla çocuğun genlerden mi yoksa çevresel faktörlerden mi daha çok etkilendiğini araştırdığı bir çalışma bu. Son zamanlarda elime geçen en ilginç çocuk gelişimi kitaplarından biri. Yazarlar Sandra Aamot ve Sam Wang diyorlar ki: “Çoğu çocuk dünyanın kendisine sunduğu koşullar her ne ise o koşullarda büyümenin bir yolunu bulur.” Çocuğun beyni kendi kendini inşa eden durdurulamaz bir mekanizma.
Kitap çok detaylı anlatımlarla beynin gelişim sürecinden bahsediyor. İncelediği başlıklardan bazıları şöyle: Yanlış giden şeyler annenin suçu mudur? Emzirmek zekayı arttırır mı? Kızlar bebeklerle, erkekler arabalarla mı oynamalı? (Çocuğunuzun Beynine Hoş Geldiniz, Sandra Aamot ve Sam Wang, NTV Yayınları)
Momo
Bu diğerlerinin aksine bir ebeveynlik rehber kitabı değil; bir roman. Bitmeyen Öykü isimli tanınmış kitabın yazarı Michael Ende tarafından yazılmış. Momo yıkık bir tiyatroda yaşayan öksüz, yetim bir kız çocuğudur. Momo’yu diğer insanlarda ayıran ve çok sevilmesine sebep olan alışılmamış bir özelliği vardır: Dinlemek. Momo öyle bir dinler ki; karşısındakinin aklına yepyeni, parlak fikirler doğar; öyle bir dinler ki kavgalı olanlar barışıverirler, Momo sadece insanları değil yıldızları, kaplumbağaları ve rüzgarı da dinler...
Bir gün Momo’nun yaşadığı kasabada nahoş değişiklikler ortaya çıkar. İnsanlar artık “Zaman Tasarrufu” yapmaya başlamışlardır. Her dakika o kadar değerlidir ki ne birbirlerine hal hatır soracak, ne durup dinlenecek, ne de dinleyecek zamanları vardır. Bu garip davranışın sonucunda insanlar yavaş yavaş neşesiz otomatik makinelere hayat da renksiz, sıkıcı bir yere dönüşme yoluna girer.
Zaman tasarrufu denilen anlayış “Duman Adamlar” tarafından yayılmaktadır... Duman adamlar insanların zamanlarını toplayıp dünyayı ele geçirmeye çalışan bir garip örgüttür. Duman adamlar çocukların sokaklarda oynamasını, gençlerin sohbetlerini, büyüklerin yaşama zevkini hiç sevmezler. Onlar için önemli olan sahip olma hırsı, makinelerin çalışması herkesin her şeye yetişmek, tamamlamak, dahasını elde etmek için hiç durmadan koşturmasıdır. Yaptıkları planlardan bir tek Momo etkilenmez... Ve bu sayede herkesi kurtaran da o olur sonunda... Bu bir rehber kitap değil ama bu okuduğunuzda çok önemli bilgiler edinmeyeceğiniz anlamına gelmiyor... (Momo, Michael Ende, Kabalcı Yayınevi)
YORUMLAR