Bir ağacın kökü, binanın temeli gibi bizim de üzerine kişiliğimizi kurduğumuz yapı kendi çocukluk deneyimlerimiz. Bu deneyimlerin en belirginleri de anne ve babamızla olan ilişkimiz. Her çocuk içine doğduğu anne babaya uyum sağlamayı bir şekilde öğreniyor. Bu anne baba özenli ve sevecen de olabilir; kaba ve umursamaz da; çocuk için adaptasyon kabiliyeti açısından fark etmiyor. Elindeki anne babaya göre uyumlanıyor. Anne babanın birbirleriyle ve çocuklarıyla kurdukları ilişkinin özellikleri çocuğun nasıl bir yetişkin olacağını belirliyor. Duygusal ve bedensel istismar gibi uç örnekleri bir kenara bırakıp ortalama anne babanın iyi niyetle yaptığı hatalardan bahsetmek istiyorum…
**
Aşırı korumacılık, iyi niyet taşlarının cehennem yollarına doğru gittiği örneklerden bir diğeri… Çocuklarımızı olası bütün sorunlardan, bütün zorlanmalardan, hayal kırıklıklarından, düşüp kalkmalardan korumaya çalışarak problem çözme, zorluklarla, yenilgilerle başa çıkma, stresi kendi kendine regüle etme becerilerini geliştirmemeleri için elimizden geleni yapmış oluyoruz. Bunun sonunda hayatta her şeyin kendisine hazır sunulmasına alışmış, en ufak yenilgide depresyonun dibine vuran, kendine güven eksikliğine rağmen narsizme meyleden yetişkinler olmaları ihtimali epey yükseliyor…
**
Çocuğunuzla “arkadaş olmak”, onu duygusal olarak mahvetmenin bir yolu… Yetişkin dünyasına ait endişeleri, ümitleri, ilişki sorunlarını çocuğumuzla paylaşmak, ondan tavsiye istemek, onun karşısında çaresiz bir tavır takınmak çocuk için hiç de iyi değil. Çünkü onun ebeveynini sağlam, istikrarlı ve güvenebileceği bir şekilde görmeye ihtiyacı var. Problemlerimiz olsa da çözebileceğimizi, korkularımız olsa da yüzleşebileceğimizi bilmesi gerekiyor. Duyguları göstermekte sıkıntı yok ama bunu yaparken çocuğa yük olmamak lazım.
**
Farkında olmayarak yaptığımız yanlışlardan biri çocuğun duygularını yok saymak. Farkında olmayarak diyorum çünkü bunu yapanlar kendi çocukluklarında olumsuz duygularını bastırmaya alışmış olan kişiler. Bu anne babalar çocukların öfkelendiğini, endişelendiğini, üzüldüğünü gördüklerinde bunlarla nasıl başa çıkılacağını bilmedikleri için çocuklara da bu duyguları bastırmayı ya da yok saymayı modelliyorlar. Bu davranışla çocuklar, olumsuz duyguların “yanlış” ya da “kötü” olduğunu; bunları dile getirirlerse ötekiler tarafından kabul görmeme ihtimali olduğunu öğreniyor.
**
Net sınırlar koymamak (otoriter olmaktan bahsetmiyorum) hayatı zindan etmenin etkili yollarından biri. Sınırlar çocuklara kendilerini tanıma yolunda rehber olurken aynı zamanda güvende hissetmelerine yarıyor… Bir gün öyle bir gün böyle olmayan, sabit ve net kurallar çocukların hayata adaptasyonunu, günlük yaşamını kolaylaştırıyor ve içsel disiplin yaratmalarına yardımcı oluyor… Net olmayan kurallar ise onları bilmedikleri bir yolda tek başına bırakmaya benziyor; hem kafaları karışıyor, hem yaşamda zorlanıyorlar.
**
Eşe yeterli değeri vermemek de çocuğun duygusal gelişimi açısından iyi bir sabotaj malzemesi. Birbirlerine sevgilerini göstermeyen, yaşadıkları problemleri hasıraltı etme ya da kavga gürültü ile çözmeye çalışan karı-koca ilişkileri çocukların yetişkinlik hayatında terapiye bir sürü para dökmesi için yeterli sebep. Çünkü çocuk “İki insan bir arada nasıl ilişkide olurlar?” sorusunun cevabını annebabanın birbirlerine olan tutumlarından öğreniyor (ileride partnerleriyle o da buna benzer bir ilişki kuracak). Bunun yanı sıra ilişkilerinde sürekli gerginlik olan, birbirlerini tehdit eden ebeveynler çocukta kronik endişeye sebep olabiliyor.
**
Kendinize yeterli zamanı, enerjiyi ayırmamak kulağa garip gelse de çocuğunuzun duygusal sağlığını sabote etmenin bir diğer yolu. Saçını süpürge eden, çocuğunu hayatının merkezine koyan ve kendine vakit, enerji vs. ayırmayan anne veya baba öncelikle kendi ruhsal dengesini korumayarak çocuğuna zarar veriyor. Yapmadıkları, feda ettikleri, öncelikler vermedikleri, bir kenarda birikip ileriki yıllarda “Ben senin için neleri feda ettim” başlıklı çemkirmelerde kullanılmak üzere çocuğun borç hanesine yazılıyor. Bu modelleme kuralından yola çıkarak çocuğa “Sen anne baba olduğunda kendine zinhar önem verme, sadece çocuğuna odaklan” dersi de itinayla veriliyor…
**
Velhasıl yapılabilecek en iyi şey belli bir dengeyi kurmaya çalışmak; her şeyin fazlasından ve azından uzak durup; mükemmel olmaya değil sağlıklı bir ilişki sürdürmeye odaklanmak… Sanırım.
Yazı: Damla Çeliktaban
YORUMLAR