Anne ve babalar için en zor durumlardan biridir çocuğunun rahatsızlanması... Peki tüm anne ve babaların ortak endişelerinin neler olduğunu hiç düşündünüz mü? Çeşitli hastanelerden çeşitli çocuk doktorlarına "Ebeveynler size en sık hangi soruları soruyor?" diye sorduk. İşte aldığımız yanıtlar...


Medical Park Fatih Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmani Dr. Feyza Çivici Gümüş:


Çocuğum neden hiç yemek yemiyor?

Toplum olarak çok yedirmeye meraklı bir toplumuz. Her bebeğin midesi kendi avucu kadardır ve o kadar yemesi yeterlidir. Anneler kase dolusu yemek hazırlayıp, onu bitirmesi için bebeği zorlarlar ve hatta bazen bu zorlamalar bebeğin midesi dolduğu için kusma ile sonuçlanır. İstedikleri miktarı bitirmeyen bebeklerin aç kaldığını sanırlar. Zamanla bebeğe yapılan yemek katkısı, yemek fobisine döner ve çocuk her şeyi reddetmeye başlar. Bebekler acıkınca mutlaka yerler, yemediği zaman zorlamamak, ilk kaşıkta dahi red ediliyorsa, beslenmeyi kesmek gerekir. Küçükken zorla yemek yedirilen bebeklerin midesi büyüdüğü için büyüdüklerinde obez olma ihtimalleri artmaktadır.


Çocuğum neden uyumuyor?

Bebeklerin uyku düzeni erişkinlere göre farklıdır. Anne sütü ile beslenen bebek, en fazla 2 saat uyur, sonra acıktığı için uyanır ve emmek ister. O yüzden sık uyanması normaldir. Bebeğin odası olmalı ve hep aynı yatağa yatırılmalı ve yatağa yattığında orada uyuması gerektiğini bilmelidir. Oda loş ışıklı, sessiz olmalı, ufak ninni eşliğinde uyutulmalı. Televizyon yanında ya da sesli bir ortamda uyutulmamalıdır.


Çocuğum neden çok sık hasta oluyor?

Özellikle ilk 2 yaşta bağışıklığı zayıfsa, alerjik zemini varsa veya okula giden kardeşi varsa çok sık hasta olmaya adaydır. Ayrıca çocuklar kreşe başladıkları ilk yılda çok hasta olabilirler. Kalabalık ortama ilk kez çıkan çocuk o ortamın havasına alışana kadar ilk bir yılı çok hasta olarak atlatır. Altta yatan alerji, geniz eti, bademcik problemi var mı araştırılmalıdır.


Çocuğum neden çok kabız oluyor?

Beslenme hataları kabızlığın en sık nedenidir. Kabızlığı tetikleyen pirinç, patates, muz, beyaz unlu gıdalar, kakaolu besinler ve çikolata diyetten çıkarılmalı. Bol lifli sebze ve meyveler, bol su diyete eklenmelidir. Makatta çatlak olmasını önlemek için makat bölgesine vazelin ve epitelizer kremler kullanılmalıdır. Diyet en önemli tedavi yöntemidir.


Çocuğuma bütün aşıları yaptırılmalı mı?

Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla tüm aşıların yapılması gerekmektedir. Aşıların yapılmasına karşı çıkarılan sorunların herhangi bir bilimsel dayanağı yoktur. Sağlıklı nesiller için aşılar kesinlikle yapılmalıdır.



Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Namık Kemal Akpınar:


Bebeğimin ateşi var. Çok korkuyorum, ne yapmalıyım?

Ateş; vücudun mikroorganizmalara, vücuda dışarıdan giren bazı toksin dediğimiz zararlı maddelere veya vücutta bazı hastalıklar sonucu açığa çıkan sitokin dediğimiz maddelere bağlı olarak vücut ısısının yükselmesidir. Merkez ateş olarak kulaktan, ağızdan veya makattan 37,4 derecenin üstü yüksek ateş olarak kabul edilir.


Ateş varlığında:

  • Nedeninden bağımsız olarak, ten teması ile vücut ısısının arttığını hissettiğimizde ateşini uygun ateş ölçer ile uygun yerden ölçmeliyiz.
  • Öncelikle üstündeki kıyafetlerini çıkarmalıyız.
  • Çocuğu hava akımından koruyacak şekilde ortamı serin tutmalıyız.
  • Eğer ateşli havale öyküsü yoksa 38 C’ye kadar ateş düşürücü vermeyelim. Geçen değerlerde doktorunuzun önerdiği ateş düşürücüyü önerilen dozlarda vermeliyiz.
  • Eğer ateşin uyardığı bir hastalık var ise hemen, yok ise 39’u geçen değerlerde hastaneye başvurmalıyız.

Ailelerin ateşin varlığında en çok korktukları ateşli havale (Febril Konvülzyon)dir. Bu durum ateş yüksekliğinden bağımsız olarak çocuğun ateşli havaleye yatkınlığı ile ilgili olan bir hastalıktır. Yatkın olan çocuklarda 38 C’de dahi geçirilebilirken, yatkın olmayan çocuklar 40 derecede dahi geçirmeyebilirler. Dolayısıyla halk arasında bilinen ateş yüksekliği ile havale geçirme sıklığı arasında direkt bir ilişki yoktur.


Bebeğimi nasıl beslemeliyim?

Doğum sonrası ilk saatlerden itibaren anne sütü ile beslenmeye başlamalıyız. Anne sütünü 2 yıl süreyle vermeye devam etmeliyiz. Bebeğin büyüme değerlerine göre geçiş dönemi dediğimiz 4.-6. Aylar arasında doktorunuzun önerileri doğrultusunda ek gıdalarla beslemeye başlamalıyız. 6. aydan itibaren de sırayla yarı katı ve katı gıdaları vermeye başlamalıyız. Ek gıda başlangıcından itibaren öğün hazırlarken blender, rondo tarzı cihazlar kullanılmamalı, tüm gıdalar kaşıkla verilmeli, alacağı miktar konusunda da zorlanmamalıdır.


Ailelerin belki de sadece annenin en sık şikâyet ettiği durum 'Çocuğum çok iştahsız, hiçbir şey yemiyor' şeklindedir. İştahsızlık olması durumunda mutlaka doktorunuza başvurun. İştahsızlık durumunda beklenilen durum çocuğun büyüme değerlerinin alt sınırlarda olmasıdır. Doktorunuz çocuğunuzun büyüme değerlerini inceledikten sonra eğer büyüme normal değerlerde ise çocuğunuzun beslenme sorunu yoktur ama besleme sorunu vardır.


Bu durumda yemeği kuralları belli öğünler haline getirin. Öğün öncesi hiçbir şekilde su, sıvı gıdalar, abur-cubur benzeri gıdalar vermeyin. Çocuğunuzla beraber sofraya oturun. Eğer 3 defa 'Haydi çocuğum gel, haydi çocuğum yemek ye' denmesine karşı yemek yemiyor ise çocuğunuzu sofradan kaldırıp yemek konusunda zorlamayın ve bir sonraki öğüne kadar da hiçbir şey vermeyin.


Çocuğumun vücudunda kızarıklıklar başladı. Ne yapmalıyım?

Çocukların vücutlarında kızarıklıklar çok çeşitli nedenlerle oluşabilirler. En sık bilinen nedeni ateşli hastalık sonrası meydana gelen kızarıklıklardır. Bunlar kızamık, kızamıkçık, kızıl, su çiçeği, el-ağız-ayak hastalığı, 5. hastalık, 6. hastalık gibi hastalıklardır. Eğer çocuğunuzda ateşli bir hastalık sonrası kızarıklıklar başladı ise hemen doktorunuza başvurun. Kızarıklıkların çoğunluğu kendiliğinden geçebilecek döküntüler olmasına rağmen bazen çok tehlikeli hastalık habercisi de olabilirler. Diğer en sık neden alerjik nedenlerdir. Bunlar vücuda ağız yoluyla alınan alerjene (gıda, ilaç gibi) bağlı olabileceği gibi deriye dışarıdan temas eden etkene de bağlı olabilir. Özellikle yenidoğan bebeklerde son zamanlarda en sık neden de ortam ısısının çok yukarıda olması veya bebeğin aşırı giydirilmesidir. İdeal ev ısısı 21-23 C arasında tutulmalı, bebek çok fazla giydirilmemelidir.


Çocuğum kusuyor. Ne yapmalıyım?

Kusma bebek ve çocuklarda sıklıkla karşılaşılan ve aileyi huzursuz eden şikayetlerin başında gelmektedir. Kusma tek başına bir hastalık da olabileceği gibi her hastalıkta eşlik eden bir şikâyet de olabilir. Klasik olarak söylenen her hastalıkta kusma olabileceğidir. Bir kimseye kızdığınızda da kusma olabileceği gibi çok önemli bir hastalığın ilk bulgusu olarak da görülebilir.


Kusma durumunda:

  • Beslenme konusunda zorlamayın. İlk olarak 1-2 saat hiçbir şey vermeyin. Devamında azar azar ve sık sık beslemeye başlayın.
  • Öğünlerde bulantı ve kusmayı arttırmasın diye yağlı gıdalar, yumurta, süt vermeyin. Yoğurt, ayran, çorba, pilav gibi yiyeceklerden vermeye çalışın. Su veya sıvı gıdaları da öğün aralarında azar azar ve sık sık vermeye başlayın.
  • Bu tarz beslenmeye rağmen eğer 1 öğün sonrası 2 defa kusacak olursa veya sarı-safralı kusması olacak olursa mutlaka doktorunuza başvurun.

Çocuğumun öksürüğü geçmedi. Neden?

Çocuklarda öksürük en sık olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olarak gözlenir. Ayrıca alt solunum yolu enfeksiyonlarında, başka sistem hastalıklarına ek olarak da ve ergen çocuklarda daha sık olmak üzere psikojen kökenli de öksürükler olabilir. Burundan başlayıp akciğer derinliklerindeki en ince hava yolu olan bronşiyal hava yolunun çeşitli nedenlerle iritasyonu uzun devam eden ve aileleri en çok şikâyet ettiren öksürük şeklidir. Bu sistem en çok virüs enfeksiyonları veya alerjen nedenlere bağlı olarak da etkilenip öksürük yapabilir. Basit bir gribal enfeksiyon sonrası dahi iki hafta kadar devam eden kuru öksürükler olabilir. Alt solunum yolu enfeksiyonlarında 2-3 hafta devam eden balgamlı öksürükler olabilir. Eğer öksürük 4-6 haftayı geçiyorsa, eforla ve akşam öksürükleri daha fazla ise, özellikle alerjik nedeni araştırmak üzere mutlaka doktorunuza başvurun.




Memorial Dicle Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Taşkesen:


Bebeğimin göbek bağı düşmedi, banyo yaptırabilir miyim?

Bebeklere yaz aylarında her gün, mevsim geçişlerinde günaşırı, soğuk günlerde ise haftada iki kez banyo yaptırılabilir. Su sıcaklığının 37°C olması önerilir. Termometre yoksa dirsek ile suyun ısısı ölçülebilir. Göbek bağı düşmeden banyo yaptırmakta önemli bir sakınca yoktur. Ancak bu durumda; banyo suyunun kaynatılmış ve ılıtılmış olması, banyo sırasında göbeğin mümkün olduğunca daha az ıslatılması ve sonrasında iyice kurulanmasına dikkat edilmelidir. Bebeğin göbek bağı yaklaşık 7-14 gün içinde düşer. Göbek bakımı için özel bir uygulamaya gerek yoktur. Göbek bağına hiçbir madde sürülmemesi gerekir, o bölgenin temiz ve kuru tutulması yeterlidir.


Emzik kullanılmasında sakınca var mı?

Emzik kullanımı, özellikle uyku sırasında ani bebek ölümü sendromu riskini azaltabilmekte ve erken doğan bebeklerin nörolojik olgunlaşmasını desteklemektedir. Ancak bebeklerde ilk 1 ay içinde emzik kullanımına başlanması, anne sütü alma süresini kısaltabilir. Emzik kullanımına bir yaşından sonra devam edilmesi durumunda ise kulak enfeksiyonlarının gelişmesi ve dişlerde çapraşıklık riskleri oluşur. Bu nedenle bir yaşın sonunda emzik kullanımı bırakılmalıdır.


Kanguru ve yürüteç kullanmakta sakınca var mı?

Bebekler, annenin göğüs bölgesi ile temas etmelerine olanak sağladığı için kanguru ile taşınabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bebeğin başının destekli olmasıdır. Kanguru, bebek 5-6 aylık olana kadar kullanılabilir. Çocuk yürümeye başlamadan yürüteç kullanılması ise yürümenin gecikmesine ve bazı kazalara neden olabileceğinden önerilmemektedir.



Medicana Hastanesi uzmanlarının konu hakkındaki görüşleri:


Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nazlıhan Günal:

Doğumsal kalp hastalıkları nelerdir?

Çocuklarda çok çeşit doğumsal kalp hastalıkları görülebilir. Bunların önemli bir kısmını, kalbin bölümlerini ayıran duvarlar üzerindeki bir veya birden çok delik oluşturur. Bir kısım hastalıklar ise kalp kapakçıklarında ve kalpten çıkan ana damarlarda darlık veya şekil bozukluklarıdır. Kalbin göğüs boşluğunda yerleşim anomalileri, kalp yapılarının veya büyük damarların ters yerleşimi, kapakçıkların, damarların veya kalp odacıklarının hiç gelişmemiş olması da rastladığımız anomalilerdendir. Daha nadiren de doğumsal kalp kası hastalıkları görülebilir.


Hastalığın cinsine, işlev bozukluğuna, çocuğun yaşına bağlı değişik belirtiler olabilir. Doğumsal kalp hastalıklarının genel belirtileri ise şöyledir:

Morarma, çabuk yorulma, sık nefes alma, çarpıntı, bayılma, göğüs ağrısı bunlardan bazılarıdır. Morarma, özellikle yenidoğanda olmak üzere her yaşta önemli bir belirtidir. Ancak her kalp hastalığı morarma yapmaz. Küçük bebeklerde sık nefes alma, beslenirken çabuk yorulma, terleme, kilo almada gerilik, sık akciğer enfeksiyonları, kalp hastalığı belirtisi olabilir. Bazı kalp hastalıkları ise belirtiye yol açmaz. Örneğin kalpte küçük delikler, damar veya kapaklarda hafif veya orta dereceli darlıklar çoğu zaman muayene sırasında hekimin kalpte üfürüm duyması ile fark edilir.


Kalp hastalıklarının bir kısmı tedavisiz izlenirken, bir kısmında ise cerrahi tedavi gerekebilir. Bazılarında zaman içinde kendiliğinden görülebilir. Ameliyat ile düzeltilen birçok hastalıkta tam iyileşme görülebilir. Anatomik olarak düzeltmenin mümkün olmadığı bazı kompleks ve ağır hastalıklarda ise palyatif ameliyatlar ile kısmen iyileşme sağlanabilir.


Gebelik sırasında alınan bazı ilaçlar, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ileri yaş gebeliği veya radyasyona maruz kalmak, bebek için zararlı olabilir. Akraba evliliklerinin olduğu durumlarda bazı genetik hastalıkların ve beraberinde kalp hastalıklarının görülme olasılığı artar. Bunların engellenmesi bazı kalp hastalıklarını önleyebilse de doğumsal kalp hastalıklarının büyük bir kısmının sebebi bilinmemektedir.


Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Boyraz:

Geç ve erken ergenlik belirtileri nelerdir?

Ergenlik başlama yaşı kızlarda en erken 8, ortalama 10,5, en geç 13; erkeklerde en erken 9, ortalama 11,5, en geç 14 olarak belirtilmiştir. Bu veriler çocukların yüzde 95’inin bu yaş aralıklarında ergenliğe gireceğini ifade etmektedir. Kızlarda meme, erkeklerde testislerin büyümeye başlaması ergenlikle ilgili “nirengi noktası” olarak alınır ve diğer endokrinolojik, biyolojik, fiziksel ve ruhsal değişikliklerin birbirini izleyeceği varsayılır. Genel olarak ergenlik gecikmesi erkeklerde, erken ergenlik ise kızlarda sık görülmektedir. Erkeklerde gecikmiş ergenlik vakalarının büyük kısmında bir neden bulunamadığı gibi, kızlardaki bu vakalarda da ağırlıkla hastalık saptanamaz. Erkeklerde erken ergenlik çoğunlukla bir hastalığa bağlı olabilecek iken kızlarda 6 yaşından önce görülen erken ergenlik vakalarında bir hastalık olma ihtimali yüksektir. Kızlarda erken meme gelişimi tek başına belirti olmayıp, ergenliğin diğer belirtileri varsa ve hızlı bir ilerleme söz konusu ise erken ergenlik ihtimali yüksektir.


Kızlarda 6-8 yaş arasındaki erken ergenlik vakalarında bir hastalık olma ihtimali yüzde 2 dolayındadır. Genel olarak hormon düzeyleri, kemik yaşı tayini, ergenlik bulgularında ilerleme hızı, over ve uterus boyutları ve gerekli vakalarda beyin MRI incelemesi birlikte değerlendirilerek tedavi kararı verilmelidir. Hiç kuşku yok ki bir patolojiye bağlı erken ergenlik vakaları tedavi edilmelidir. Bir nedene bağlı olmayan vakalarda ve 6 yaşından sonra başlayan ergenlik vakalarında tedavi kararı ergenliğin ilerleyici olup olmadığına ve diğer parametrelere göre verilmelidir.


Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Banu Kumrulu:

Yenidoğan sünneti nedir, nasıl yapılır?

Sünnet, penis başını çevreleyen derinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bu önemli cerrahi girişim en uygun koşulların olduğu ameliyathanelerde konu ile ilgilenen deneyimli cerrahlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Her çocuk ve aile yapılacak işlem hakkında bilgilendirilmelidir. Çocuğa yapılacak cerrahi işlemin mümkün olduğunca psikolojik travma oluşturmadan, hijyenik şartlara uygun ve problemsiz yapılması gerekmektedir. Bu nedenle de yenidoğan sünnetini öneriyoruz. Bebeğinizin doğumundan 24 saat geçtikten sonra yapılan genital muayene sonuçlarının uygunluğu üzerine yenidoğan sünneti kararı verilir. Genel anestezi uygulamadan lokal anestezik krem ile steril şartlarda yapılan bu operasyon son derece sağlıklıdır. Çünkü bebeğinizle, adeta hiçbir işlem yapılmamış gibi evinize dönebilirsiniz. Sargısı kendi kendine düşer, bebeğiniz henüz kendini bilmeden yapıldığı için travma yaratmaz ve hiçbir ağrı kesici ilaç kullanılmaz. Çünkü anne sütü iyi bir ağrı kesici ve iyileştiricidir.


Çocuk Alerjisi ve İmmünolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karaayvaz:


Çocuklarda alerji nasıl tedavi edilir?

Egzama: Alerjik hastalıkların "ilk istasyonu” genellikle 2-3 aydan itibaren başlayan çocukluk çağı egzamasıdır. Özellikle yanakta kızarıklık şeklinde başlayıp dirsek önü ile diz arkasına yayılabilir. Uykuyu bozabilecek derecede kaşıntı mevcuttur. Hastalığı alevlendiren alerjenlerin, alerji testleri ile tespit edilip uzaklaştırılması gereklidir. Sadece tahmin ile gıdaların kesilmesi sakıncalıdır. Daha sonraki istasyonlarda gıda alerjileri, alerjik rinit ve alerjik astım görülebilir.


Alerjik rinit: Bu hastalıkta burun akıntısı, burun kaşıntısı, hapşırma ve burun tıkanıklığı gibi belirtiler meydana gelir. Bazısı mevsimsel olarak tekrarlar. Tedavi için öncelikle alerjenlerin mümkün olduğunca uzaklaştırılması gereklidir. İkinci adım ise ilaç tedavisidir. Fakat ilaçlar hastalığı tamamen ortadan kaldırmaz, kullanıldığı sürece rahatlama sağlar. Sağlanamadığı hastalarda alerji aşı tedavisi planlanmalıdır.


Astım: Belirtileri çok değişkenlik gösterebilir. Basit bir öksürükten şiddetli nefes darlığı, hırıltı ve morluk gibi solunum yetmezliği tablosuna kadar değişebilir. Gelişiminde genetik faktörler ve çevrenin etkisi vardır. Düzenli takip ve tedavisi yapılmalıdır. Aksi halde ileri yaşlarda KOAH'ya yol açabilir. Alerjik astımlı hastalarda da alerji aşı tedavisi uygulanabilir.


Çocuk Nörolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Sümer Gönül:

Dalma nöbetleri - absans epilepsi nedir?

Epilepsi, beyin hücrelerinin tekrarlayan anormal elektriksel deşarjları sonucu ortaya çıkar ve 40’ın üzerinde nöbet tipi vardır. Herkesin iyi bildiği tüm vücutta kasılma ve titremenin ve şuur kaybının gözlendiği Sara gibi büyük nöbetlerin yanı sıra fark edilemeyen nöbet tipleri de vardır. Bunlardan olan Absans Epilepsi, diğer adıyla dalma nöbetleri, sıklıkla atlanır ve dikkat dağınıklığı zannedilir. En sık 6-7 yaş kız çocuklarında görülen bu epilepsi türünde nöbetin başlangıcı ve sonlanması hızlıdır; günde yüzlerce kez olabilir. Çocuk 10-30 saniye hayal alemine dalmış gibi boş bakar. Heykel gibi donuklaşma, hareketsizlik, seslenince cevap vermeme, çevresinde olanların farkına varmama, göz kapaklarında ritmik titreşimler, başta hafif öne eğilme, ağız çevresi ve yüzde seğirmeler, yüzde 10’unda kasılma ve titreme de olabilir. Sonrasında dalma sırasında yaptığı işe devam edebilir. Defterdeki yazım kopuklukları ve yazım hataları uyarıcı olmalıdır. Bu nöbetler öğrenmeyi engeller ve çocuğun okul başarısı düşer.


Tanı ve tedavi: Bu nöbetler çoğu zaman tanınmadıkları için başladıktan aylar hatta yıllar sonra doktora başvurulur. Dikkat dağınıklığı tanısı ile sıklıkla da Çocuk Psikiyatrisine başvurulur. Tanısı Elektroensefalografi (EEG) ile kolaylıkla konur. Tedaviye yanıt da son derece yüksektir.


Haber: Dilay Argün


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Hocam bir yaşında oğlum var sırtında morluklar oluşmuş nedendir
    CEVAPLA
  • Misafir Hocam Bebeğimb11aylık emziriyorum hastaydım 2gun ağrı kesici kulandim bebeğim zararı varmi sizden bilgi istiyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.