İnternet değerli bir bilgi kaynağı olmakla birlikte, yanlış kullanıldığı ve amacından saptırıldığında ise bir o kadar zararlı.

İşte, “siberkondri ”de internete bağımlı ve takıntılı insanların yakalandığı bir hastalık. Tam tanımını yapmak gerekirse, sağlıklarıyla ilgili endişeleri olan bireylerin bu konudaki bilgilere ulaşmak için internette tekrarlayıcı biçimde ve uzun süre araştırma yapmaları ile tanımlanan bir bozukluktur. Halk arasında “hastalık hastası” tabiriyle tanımlayabileceğimiz insanlar, sağlıkları konusunda aşırı merak, korku ve endişe duyarlar. Bu kaygı ve endişenin verdiği dürtüyle de ulaşabilecekleri her kaynaktan bilgi edinmeye çalışırlar. Doktor doktor gezmeleri de bu insanları tatmin etmez. Kendilerinde “kötü hastalık” olabileceği kaygısıyla saatlerce aynı bilgileri okurlar.

Burnunun ucunda çıkan bir sivilceyle ilgili bilgiye erişmek adına internete bakan siberkondri hastaları bir süre sonra cilt kanseri olduklarına ikna olur veya “karnımdaki şişkinliği geçirmek ne yapmalıyım” diye internet sayfasında sörf yapan siberkondrili kişi günün sonunda kolon kanseri olduğu inancıyla doktorlara taşınır. Bu hastalar temiz çıkan tetkik sonuçlarına rağmen bir türlü rahatlamazlar. Hatta öyle ki doktor tedavisini bile reddederler. Bu konuyla ilgili, internette bloglara girip orada okudukları tedavi yöntemlerini uygulamaya başlarlar. Bu nedenle gerçek bir hastalıkları varsa bile tedavi alamadıkları için gerçek sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalırlar. Psikiyatristler ise siberkondri hastalarının karakter özelliklerini şöyle sıralıyorlar: Kendini çok dinleyen, kırılgan ve özgüven sorunları yaşayan, sorunlarla mücadele etme yetisi daha az olan bu kişilik özelliklerine sahip kişiler siberkondrinin birinci adayları...

Siz siz olun, hayatınızı cehenneme çevirecek siberkondriye yakalanmamak için “bir bakıp çıkacağım” diyerek internette hastalık araştırmasına girmeyin. Unutmayın ki takıntı şeklinde gelişen bu hastalığın tedavisi çok zor.

Ferah Uzundurukan