Merhaba Yeşim Hanım; ben üç kardeşin ortancasıyım. Küçük kardeşim çocukluğundan beri daha hassas, daha kırılgan bir yapıya sahipti. Annemle babam da hep ona karşı daha anlayışlı olmamız gerektiğini söylerdi. Yıllarca bunu doğal karşıladım. Son bir yılda kardeşimin davranışları hem beni sıkıntıya sokuyor, ruhen tüketiyor. Yaklaşık bir yıl önce kardeşim işini kaybetti. Başlarda hepimiz kenetlendik, destek olduk ama zaman geçtikçe sorumlulukların büyük kısmı sadece bana kaldı. Ne zaman görüşmek ya da konuşmak istese koşuyorum, moral vermeye çalışıyorum, iş bulmasına yardım ediyorum… Fakat ne yaparsam yapayım hiçbir şey yeterli olmuyor. Sanki ben destek oldukça o daha da bana bağımlı hale geliyor. Geçen ay annem “Kardeşinin moralini ancak sen düzeltebiliyorsun, biraz daha yanında ol” dedi. O cümle beni çok düşündürdü. Çünkü benim de işim, evim, kendi hayatım ve kendi sorunlarım var. Yine de üzerime düşeni yapmaya çalıştım. Geçen hafta kardeşim telefonda ağlayıp “Kimsem kalmadı sadece sen varsın” deyince içimde büyük bir baskı oluştu. Yardım etmezsem kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum, yardım edersem tamamen bana yaslanıyor. Bunu onunla konuşmak istediğimde “Beni bırakıyorsun” diye alınıyor. Ailem ise farkında olmadan beni suçlayan bir tavırda: “Sen güçlüsün, o değil” Güçlü olmak tüm yükü taşımam gerektiği anlamına mı geliyor? Bilmiyorum, şu an kendimi hem suçlu hem de tükenmiş hissediyorum. Kardeşimi gerçekten çok seviyorum, kötü zamanında yanında olmak istiyorum. Ama bütün ailesel yükün sadece benim omuzlarıma yıkılmasından rahatsız oluyorum. Onu kırmaktan da korkuyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum; “İyi olsa Allah’ın kardeşi olur deseler” de kardeş candır. Sırtını yasladığın en sıcak duvardır. Siz de kardeşinizin sırtını yasladığı bir duvar olmuşsunuz. Ne mutlu size… Güçlüsünüz, fedakarsınız, iyi kalplisiniz… Kardeşiniz sizden nasıl vazgeçsin? Ama her şeyin bir sınırı olmalı. Kardeşi kullanma boyutuna girmemeli, iyi niyet sömürülmemeli, o fedakar kardeşin de bir hayatı olduğu hem kardeşiniz hem aileniz tarafından düşünülmeli… Ancak pek düşünülmemişsiniz. Nasıl olsa o kuvvetli demişler, sizin üzerinize yüklemişler. O zaman artık siz kendinizi düşünmek, yükünüzü yavaş yavaş azaltmak zorundasınız. “Sen sarf ettiğin çabadan sorumlusun, sonuçtan değil” Bu sevdiğim bir sözdür çünkü mühim olan elinizden geleni yapmış olmanızdır. Kısacası desteği verdiniz, ondan ötesi diğer kişiye aittir. Toparlanmak kardeşinizin sorumluluğudur. Vicdanınız rahat; elinizden geleni yaptıysanız artık adım adım geriye çekilebilirsiniz. Kimseyi ömrünüz boyunca pışpışlayamazsınız. Herkes kendisini taşıyabilmelidir. Kardeşiniz bile olsa bir yere kadar onu taşıyabilirsiniz, himayeniz altına alamazsınız. Bu doğru da olmaz. Bu ona kötülük olur. Siz koltuk değneği oldukça o kendisiyle karşılaşamaz yüzleşemez. Kırılgan, hassas diye diye onu koruyarak güçlendiremezsiniz; zorlukları aşa aşa insan kendi gücünü görür. Her acıdan her zorluktan çıkışta kendine olan inancı, güveni artar ve güç kazanır. Buna izin verilmeyen bir kardeşiniz var suçlu o mu? Anne babanız mı? Bir düşünün. Anne babanız kardeşinizi küçüklükten beri “O hassas, kırılgan” diye diye koruya koruya güçlenmesine izin vermemiş olmalılar. Sorumlulukları onun elinden sizlerle almışlar sonuç ortada yine aynı şekilde davranmaya devam ediyorlar. Onları bir anne baba olarak bir yere kadar anlıyorum bir yerden sonra artık yaptıklarını çocuklarına zarar olarak görüyorum. Çocuğunuza bir yere kadar duygusal bakabilirsiniz. Baktınız bir yere varılmıyor o zaman artık duygusallığı bir kenara bırakmak gerekiyor. Ne kadar kardeş olsanız da “her koyun kendi bacağından asılır” denir bu her konuda böyledir. Herkes kendi hayatının kararlarını almalı, emeğini elinden geldiğince vermelidir. Çok başarılı, çok zengin olmak gerekmemektedir. “Ben hayatım için elimden geleni yaptım” diyebilmek gönül rahatlığıdır, bir başarıdır dolaysıyla huzurdur. Onun bu duruma erişebilmesi için siz yavaş yavaş kırmadan geri çekileceksiniz, onunla açık açık konuşacaksınız üzülür diye çekinmeyeceksiniz. Ona iyilik yapmış olacaksınız. Onu çok sevdiğinizi ama sizin de bir hayatınız olduğunu şimdiden sonra eskisi kadar yanında olamayacağınızı söyleyerek kendi sınırlarınızı çizmiş olacaksınız. Bu sınırı çocuklarını kullanmayı seven ailenize de çizmelisiniz. Anne babalar çocuklarının yükünü diğer çocuklarına taşıtarak kendilerini rahatlatmayı iyi başarırlar. İnsanlar yavrum kalpleri güzelse o güzel kalbin mükafatını yaşamlarında görürler. Sizin de göreceğinizden eminim.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com