Artık karı koca gibi değil de arkadaş gibiyiz

Merhaba Yeşim Hanım. Evliliğimiz yıllardır devam ediyor. Dışarıdan bakanlar için huzurlu, düzenli bir birliktelik gibi görünür. Aslında öyle de. Kavga etmeyiz, saygısızlık yok, evin içinde her şey olması gerektiği gibi… Ama ne zamandır içimde tuhaf bir sessizlik var. Sanki biz artık karı koca değil de iki iyi arkadaş hatta bazen sadece iki ev arkadaşı gibi yaşıyoruz. Son birkaç yıldır eşimle aramızda ne bir yakınlık ne de bir merak kaldı. Ne bana ne giydiğimi sorar, ne ben onun gözünün içine bakarım. Günlük sohbetler, alışveriş listeleri, evin ihtiyaçları üzerine… Her şey sanki otomatiğe bağlanmış. Bir keresinde farkında olmadan şöyle dedim: “Biz ne zaman son kez gülerek birbirimize sarıldık acaba?” Cevabını bulamadım. Geçenlerde bir arkadaşımın eşiyle göz göze gelişini izledim. Sanki yıllardır birbirlerini tanıyor değil de ilk kez görmüş gibiydiler. İçimde bir şey acıdı. Çünkü ben o bakışı unuttum. Bana da eskiden öyle bakılırdı. Bir kadın olarak kendimi hâlâ güçlü, canlı ve sevgiye açık hissediyorum ama sanki bu duygular yıllardır bir kutunun içinde saklı duruyor. Ne açan var ne merak eden. Bu anlattıklarımın bir ihaneti, gizli bir sevgiliyi ya da bir dramı yok. Her şeyin görünürde normal olması belki de en ağır yanı. Çünkü neyi kaybettiğini bile bile bir şey olmuyormuş gibi yaşamaya devam ediyorsun. Ben bir şey istemiyorum artık. Ne büyük sözler, ne tutkulu anlar. Sadece varlığımın fark edilmesini, o eski kadının hâlâ içimde yaşadığını biri görsün istiyorum. Ama her geçen gün biraz daha görünmez olduğumu hissediyorum. Bu bir bitiş mi, bir dönüşüm mü yoksa kadınlığın belli bir yaştan sonra hayattan çekilmeye zorlandığı o sessiz evre mi? Yorulmadım ama özlüyorum. Dokunulmayı, merak edilmeyi, göz göze gelmeyi de…


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum; kadın her yaşta kadındır. Kadın yaşlanmaz. Zaten günümüzde hiçbir kadın yaşlılığı kabul etmez de… Kadın kendine değer veriyor, seviyor ve özeniyorsa biri tarafından görülmesine ihtiyacı da yoktur. Bu sözüm kendine inanan, güvenen kadınlar için geçerli. Onun için kadın kendini önce kendi görmeli sevmeli. Severseniz ne yaparsınız? Değer verirsiniz, özenirsiniz. Bu kendiniz için de böyledir. Hem şunu da belirtmem gerek: Kadın cinsellikten ibaret değildir. Öyle lanse edilse de kadın cinselliği yaşamadan da kendini kadın olarak hissedebilir. Çünkü kadın güzelliktir, zarafettir, cazibedir, hassasiyettir. Bütün güzel duygular kadına bahşedilmiştir ve bütün hassasiyetlerin verildiği kadın haliyle ilgi, sevgi görmeyi, düşünülmeyi, eşi tarafından görülmeyi, arzu edilmeyi, şımartılmayı ister. Çünkü kadın ruhunu bunlarla besler. Ruhu beslenirse yeşertir, çiçek açarsa çiçek açtırır yani kadına ne verirseniz onu hatta daha fazlasını alırsınız. Size sanırım son senelerinizde arkadaşlıktan başka bir duygu yaşatılmamış. Geçen yıllar tabii ki kişileri aynı duyguyla, heyecanla bırakmıyor, insan farkında olmadan hem ruhen hem zihnen farklı noktaya evirilebiliyor. İşte bu değişimde birbirini kaybetmemek, hala bir takım duyguları yaşıyor olabilmek, arkadaşınızın eşiyle bakışmaları gibi kalabilmek iki tarafında kendine hayata ve birbirine olan özeniyle, cinsel olarak birbirlerini mutlu edebilmeleriyle alakalı. O anlamlı bakış aralarında hala canlı olan cinselliğin ışıltısıdır. Sizin evliliğinizde o bakışın olmaması ya da kaybolması sadece size ait bir sorun değildir. Eşinizin de yaşadığı bir sorundur. Siz de onu yeterince görmemiş olmalısınız. Karşılıklı çekinceler, açık olamamalar, kırılmalar, yıpranmalar ya da birbirini mutlu edilememeler kişileri birbirinden uzaklaştırır. Sizin evliliğinizde olduğu gibi arkadaşça bir boyuta getirir. Eş olmaktan uzaklaşılmış bir halde aynı evde arkadaş bile olmadan yaşanabilir. Sizin yaşadığınızda bu durum haliyle kadınlığınızın kaybolduğunu düşünüyorsunuz. Kadınlık kaybedilmez şayet siz kendinizden vazgeçerseniz kadınlığınız kaybolur. Geçen yıllar yani yaş kadının kadınlığını yok etmez sadece dönüştürür o da daha iyiye, daha güzele diye düşünüyorum. O yüzden eşiniz sizinle ilgilenmese de siz kadınlığınızdan vazgeçmeyin, kadınlığınızı sakladığınızı söylediğiniz o kutuyu açın ve kendinizi o kutudan çıkarın. Giyinin, süslenin, kendinize özenin kimsenin eşiniz bile olsa sizi yok etmesine müsaade etmeyin. Önce kendinizde var olun. “Dokunulmayı merak edilmeyi göz göze gelmeyi özlüyorum” demişsiniz. Bu da eşinizin ayıbı sizin değil. Kendi ilgi alanlarınıza yönelerek hayatınızdaki eksiklikleri doldurmanızı ve bir psikolojik destek almanızı öneririm.


Artık bu mevsimin başka bir bahara ihtiyacı var. Sizin de öyle sevgili okurum; baharınızı kendiniz yaratacaksınız. Kadının özelliklerinden biri de yaratıcı olmasıdır. Muhteşem kadınlara selam olsun…


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.