Eşimin kalabalık ailesi beni sevmedi

Öncelikle selamlar abla, ben 5 yıllık evliyim. İlk evlendiğim zamanlar eşimle çok iyiydik, hep dışarı çıkartırdı beni, gezerdik ama sıkıntı ailesi; üvey annesi, öz annesi, babası yani kalabalık bir aile. Hep sorun, stres, geldiğimden beri hepsinden de çektim ama yine de katlandım. Eşim inanmazdı, sonradan o da anladı ailesinin beni sevmediğini, kabul etti. Çoğu zaman onlara kızdı. Ben eşim için her şeye katlanırken, gel gör ki bir yıl öncesinde bir arkadaşına uyup beni aldatması çok zoruma gitti. Bir de ben gurbete geldim, bütün ailemi bırakıp ona geldim. Beni aldattığı zamanlar bir kızım vardı, 3 yaşında. Sonra düzelir, eve bağlanır diye bir çocuk daha yaptım maalesef, iki kızım var şu an. Daha sonra o ortağıyla ayrıldı, baya tartıştık, onu yakaladım. Eve gelmezdi, açık açık yapardı. Anlatsam bitmez, çok çektim bu 5 sene içinde. Neyse ki bıraktı o pis işleri ama güvenim kırıldı, ona olan sevgim tükendi. Ağzıyla kuş tutsa yine de yaranmaz bana. Sizinle paylaşmak istedim. Bana ne önerirsiniz?


Yeşim Tijen’in cevabı:


Gençlik böyle bir şey işte... Gurbete gelin gidip yeni karışacağınız bir aileyle bir başına kalmayı, dil bilmemeyi, yabancı bir ülkeye adapte olmayı insan ancak gençken göze alabiliyor. Çünkü insan gençken düşünmeyi, sorgulamayı bilmiyor. İnsan gençken kaderinin elinde bir oyuncak adeta, zaman geçtikçe yaşadıklarıyla, yediği tekmeler canını acıttıkça kafası dank etmeye başlıyor. Düşünmeyi, sorgulamayı, bilmeyene acıyla öğreten bir eğitmen oluyor. İşte bundan sonra kaderin elinde oyuncak olmak diye bir şey yok. Aklınızla hayatınıza el koymayı biliyorsunuz. Bu aklını kullanmayı öğrenmek herkese nasip olmayan bir durum. Siz de şimdiki aklınız olsaydı dilini bilmediğiniz gurbet ellere, huyunu suyunu bilmediğiniz kalabalık bir aileye gelin gitmek istemezdiniz diye düşünüyorum. Tabii bunlar için şimdi çok geç ama geç olmayan bir şey var: Yaban ellerde kendinizi var etmeniz, kendinizi koruyabilmeniz, bunlar sizin elinizde. Yani aklınızda. Oradaki hayatınıza kimse sizin kadar katkıda bulunamaz. Katkı ruhu, aklı güçlendirmekle olacak. Bu da hiç zor değil, sevgili kızım...


İnsan nerede yaşıyorsa, orayı benimseyip içine sindirirse ancak o zaman yaşadığı yer yuvası olur. Kendi de mutlu bir insan olur. Benimsemediğiniz, eğreti olduğunuz her yerde mutsuzlukla arkadaşsınızdır. Sizin kendiniz için yapacağınız çok şey var. Bir tek eşinizin ailesine bağımlı değilsiniz, olmamalısınız. Yabancı bir ülkede geçirilen 5 sene uzun bir zaman. Ufak ufak etrafındaki insanları gözlemleyip çevre edinerek, çekinmeden konuşmaya çalışıp o ülkenin dilini öğrenmeye çalışarak hayatınıza katkıda bulunabilirsiniz. Bunlar için hiç geç değil, sevgili kızım. İnsan bir yerden başlamak zorunda ve her şeyden de önemli olan insan bazen kendini aşmak zorunda. Sizin de kendi içinizden kendinizi çıkarma zamanınız gelmiş. Kendinizi zorlayacak, gayrete getireceksiniz. Siz artık orada yaşayan biri olmuşsanız bir an önce oraya uyum sağlamaya çalışmalısınız. Uyum sağlayamayan insan mutsuz olur. Siz mutlu olmayı başarabilirseniz, mutlu bir eş olabilirsiniz. Mutlu olursanız çocuklarınıza daha iyi bir anne olursunuz. Biraz da her şey insanın kendi elindedir diye düşünüyorum. Aklıyla, hayal gücüyle, umutları, olumlu düşünceleri, hedefleriyle, sevdiği meşguliyetleri, becerileriyle insan hayata daha hevesli bakabilir. Siz hayatınıza olumlu baktıkça hayatınız güzelleşecek, dolayısıyla siz güzelleşeceksiniz. Gülen kadın güzel kadındır, sevgili kızım. Bundan sonrasında gülmelisiniz.


Eşinizin sizi aldatması, sizin bu durumu hala atlatamamış olmanız çok normal. Aldatılmak kolay hazmedilen bir durum değil, zaman ister. Yalnız eşinize değil, aldatılan siz olsanız da size de iş düşer. Bu konuyu kapatmayı bilmek zorundasınız yoksa hiçbir yere varamazsınız. Kendinizi yediğinizle ve eşinizi daha da uzaklaştırmanızla kalırsınız. Hazır eşiniz düzelmiş, hatasının farkına varmışken, hataların insanlar için olduğunun bilinciyle bu olayın üstüne bir sünger çekmelisiniz. İnsan isterse unutur, isterse ama. Neden şimdiye odaklanmıyorsunuz? Geçmiş, geçmiş gitmiş. Geçmişle insanın işi kalmamalı yoksa bugününe hakkını veremez. Halbuki hakkı verilmesi gereken bugündür. Onun için bir daha ne siz hatırlayın ne eşinize hatırlatın. İnsan isterse bunu başarabilir. Bambaşka umutlarla, heveslerle, güzel duygularla, iyi niyetle eşinize ve evliliğinize bakın. O zaman her şeyi farklı görmeye başladığınızı göreceksiniz. Aslında her şey düşüncededir. Düşüncenizi olumlu yönde değiştirirseniz, olumlu bakmaya başladığınıza kendiniz şahit olacaksınız. “Aaa ben neler hissetmeye başlıyorum? Kocamı hala seviyormuşum.” diyeceksiniz. Hani, ağzıyla kuş tutsa yaranamaz dediğiniz kocanız size yeniden güzel adam gözükecek. Kısacası eşte bir gayret varsa, yuvasına yeniden sarılmışsa insan eşinin yaptığı hatayı affedebilir. Yoksa ne mutlu olabilir ne mutlu edebilir. Yaşadığı bir ucube evlilik olur.


Böyle bir evliliğiniz olsun istemezsiniz diye düşünüyorum. Evlilikler kadının sabrı ve özverisiyle yürür. Yuvayı hep dişi kuşlar yapar ve o yuvayı tutar. Erkek kuşlar başka kuşlara öter durur. Bir iki havalanır ama bir yere gitmez, gidemez.


Eşinizin ailesiyle yaşadıklarınız hiç kolay değil. Kimseyle paylaşamadığınız bir ortamda yapayalnız, böylesi insanlarla muhatap olmak zorunda kalmış olmanız üzücü ama eşiniz size destek olmaya çalışmış. Ailesinin size yaptıklarını görmüş, “Onlar benim ailem. Sen iyi geçinmeye mecbursun!” dememiş. Bu da sizin açınızdan olumlu bir durum. Eşinizin ailesinin sizi istememesi, sevmemesi, size sıkıntılar yaşatması bir yerde emanete ihanet olmuş. Çünkü siz onlara güvenip gurbet ellere gelmişsiniz. 5 senede bir adım yol katedememişlerse bundan sonra gereğinden fazlasını yapmamalısınız. Sadece vazifenizi yapın. Eşinizin arkanızda olması bir kuvvet. Biraz daha sabredin. Ayaklarınız orada iyice yere basmaya başladığında sorun çıkaran insanlarla aranıza daha da mesafe koyabilirsiniz. Ne kadar az görüşürseniz o kadar az sorun yaşarsınız. Bu yazımı okuduktan sonra artık farklı bir kadın olmak zorundasınız. Güçlü, akıllı, olumlu düşüncelerle dolu, kendine ve hayatına inanan bir kadın olmak güzeldir. Tekrar söylüyorum: Gülen kadın güzel kadındır! Gülümseyin eşinize, çocuklarınıza, aynada kendinize...


Sevgiler, sevgili okurlarım...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yuva yıkanın yuvası olmaz
    CEVAPLA
  • Misafir Aldatılmak kadar iğrenç kötü bir olay yok. Çok zor bir durum sizin için.Neyse ki düzeldi ' demişsiniz, şayet düzeldiyse evliliğinize devam edin yok aynı şekilde devam ediyorsa eşiniz bu sefer ciddi ciddi ayrılmayı düşünün lakin sonrasını da düşünün?!
    CEVAPLA
  • Misafir bu kadın normal mi aldatmayı kabul et demek nasıl bir mantık kim yazar yapmış bunu
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.