Hiçbir şeyden zevk almıyorum
Bıktım artık, hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Bir olayı çok büyütüyorum ve kendi içimde kötü senaryolar kuruyorum, çok sessizleştim, yalnız kalmayı tercih etmeye başladım, hep bir düşünce, hep bir hayal kurma çabasındayım. İşime konsantre olamıyorum, uykumu alsam da hep uyuma isteği, yorgunluk, halsizlik, unutkanlık, iştahsızlık… Son 2 aydır uyku düzenim de alt üst oldu, kötümserlik, sürekli kaygı duyma, umutsuzluk var ne yapacağım bilmiyorum. Cevap verirseniz teşekkür ederim.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Yalnızlık güzeldir sevgili okurum. O yalnızlıkta kendinizle, hayatınızla baş başa kalırsınız, kendinizi şımartırsınız. Bunlar güzel ve özel anlardır keyfini çıkartmasını bilene ama bazen de yalnızlık insana batar, daha içe batırır, hiçbir şey tat vermez, huzur bulunmaz. Böyle anları birçok insan yaşar, sonra da kendi kendine çıkar da ama çıkmayıp sizin yaşadıklarınıza eklenmeye başlamışsa, bu durumu kendi kendinize atlatamayacaksanız, bir doktora görünmek gerekir. Önce kendiniz için elinizden geleni yapmayı bir deneyin sonra gerekirse bir uzmana başvurusunuz.
Yaşanan dışsal olayların bir de içsel tepkileri vardır. Olayları bitirememek, büyütmek gibi. Bazen de suçlamak, mesela kendisini, başkalarını… Bu durumda siz yaşadığınız o sıkıntılı anları büyüterek besliyor oluyorsunuz. Onları beslemek yerine, elinizden geleni yaptıysanız, olacağına bırakmayı denemelisiniz. Artık yapılacak bir şey kalmamış demek oluyor. O zaman bu sorunu beslememiş, kendinize karşı da sorun yaratmamış olursunuz. Sorun beslendikçe kendi kendinizden veririsiniz. Başaramamış, becerememiş duygusu içinde içsel olarak küçülürsünüz. Siz küçüldükçe kendinizi de hayatınızı da sevmezsiniz. Aynadaki görüntünüze bakarken bir yabancıya bakar gibi bakarsınız. Aynada görüntüsünü gördüğünüz kişi size hiçbir enerji vermez çünkü siz kendi kendinizle içsel olarak barışık değilsinizdir.
İçimizdeki Kahramanlar
Saçları örgülü küçücük bir kızken
Tanıştım Pollyanna ile herkes gibi
Oynadım durdum Pollyanna’yı hayatın pusunu yaşarken
Güneşli günlerimde olmuştur hatırlamasam da
Pusların arasında kaybolup giden
Aklım yaşlanınca bir de ne göreyim
Etrafımda Pinokyolar da var
Korktum ürktüm hayattan
Ama o küçücük kız değilim ki artık
Hem mücadeleci hem savaşçıyım
“Artık Heidi’yim” desem inanır mısınız ?
İçimdeki Pollyanna’yı da saklıyorum
Hayalim doğaya kucak açmak
Burnu uzayan Pinokyalar’dan uzakta
Çam ağaçlarının eteğindeki bahçeli evimde
Doğanın masumiyetinde huzuru aramak
Ve çok istersem biliyorum ki engel tanımayacağım
Ölümden başka engel ne ki insana?
Sizin içinizde yaşayan bir kahraman var mı?
Hangisisiniz bilmem ki?
Pollyanna mı, Pinokyo mu, Heidi mi?
Yoksa öldürdünüz mü içinizdeki çocuğu?
Hayat uzun oyun oynanmadan yaşanmıyor ki
Yeşim Tijen
Hüzünlü Valizler
Bu neşesiz, uykusuz ve mutsuz halinizle siz hangisisiniz, sevgili okurum? Pinokyo bile insan olmak için bunca çaba harcarken, insan olmanın kıymetinin farkındayken siz size bahşedilen bu hayatı neden bu kadar mutsuz hissederek yaşıyorsunuz? Duygusal problemlerinizin yaşamınızda ilerlemenizi etkilediğinin farkındasınız, “işimi yapamıyorum” demişsiniz. O zaman bunlara “dur” diyecek de sizsiniz. Kendi hakimiyetinizi elinize alacaksınız, ne yaparak mı? Olumsuz düşünmeyerek. Olumsuz düşünmek neye götürür? Karamsarlığa, kaygıya, endişeye. Bunlarla ne yaşarsınız? İşte bu yaşadıklarınızı yaşarsınız.
Düşünce, düşüncenin düşüncesidir. “Gözünü kapat ve gör” demişler. Ne güzel ifade değil mi? Ama biz görmeye, anlamaya çalışmaktansa zihnimizdeki olumsuzluklara teslim olmayı yeğleriz; oysa zihnimizin hakimiyeti elimizdedir, bilemeyiz. Yaşadığınız olaylar size çok şey söyler, bir dinleseniz. Kim olduğumuzu, yaşadıklarımızla, yaşadıklarımıza verdiğimiz tepkilerle anlarız. Siz de karşılaştığınız olaylarla, o olaylar size sizinle ilgili bilmediğiniz, fark etmediğiniz hangi sizi ortaya koyuyor, bunları görüp kendinizi tanıyın. Sonrasında kendinizi eksik bulduğunuz konularda iyileştirmeye ya da olduğu kadarıyla kabullenmeye, kendinizi öyle sevmeye yönelin. İnsansınız, hata da yapacaksınız, kötü şeyler de yaşayacaksınız. Kötü şeyler yaşanmadan, güllük gülistanlık hayat sade gençlik hayallerinde.
Kaç yaşındasınız, cinsiyetiniz ne, bilmiyorum, yazmamışsınız. Kısa bir mail, alışık olmadığım tarz ama size “kendinizi hiç yerine koymayın, sahip çıkın” diyerek bu satırlarımdan sesleniyorum. Siz kendinize değer vermezseniz düşüncelerinizde nasıl iyi hissetmeye başlayabilirsiniz, size soruyorum. Kendinizi sevmeli, değer vermelisiniz. Çok büyük işler başarmak, evet, güzeldir ama yaptığınız işi hakkıyla yapmak da önemlidir. Buradan hayatınıza bakmaya, bu noktadan kendinizi görmeye çalışın. Hayatı ciddiye alıp elinden geleni yapmalı, gerisini ise ti’ye almalıyız yoksa hayatla başa çıkamaz ki insan.
Mühim olan, başarı ya da başarısızlık değil, elinden gelenin en iyisini yapmak olmalıdır. Bundan dolayıdır ki zihninizdeki tüm kötü düşünceleri daha iyi daha huzurlu ve keyifli bir yaşam için öldürmelisiniz. Sürekli kendinizi, hayatınızı eleştirel gözle görmemelisiniz. “Ben sorunlarımdan daha güçlüyüm, beni yıkamazlar ki” diyebilmek, kişinin kendisine olan inancıdır. Bu inanç, bu sözle pekiştirilir. “Ben bittim” demek ise bir senaryo üretmektir. Hangisine inanırsanız öyle hissedersiniz. Yani hayat, insanın kendi yaşamındaki olaylardan çok, onun düşünceleriyle şekil alır. Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız, yaşamınızın güzel taraflarına bakıp onları bir de görmek zorundasınız yoksa çokça kişi kendini mutsuz hissederdi ama iyi tarafları görülüyor. Siz değişmedikçe dışınızdaki olayları da değiştiremeyeceğinizi bilmelisiniz. Olumlu düşünmek ve olumlu bakmak bu kadar önemli. Diğer yandan hayal kurmak güzel bir şey, iyi ki hayallerimiz var, onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Onların peşinden gitmek de güzel, insanı mutlu eder, gayret verip hayata bağlar ama hayaller, gerçekleştirebileceğimiz hayaller olmalı, boş hayaller insana sadece hayal kırıklığı getirir. Ve yalnızlık sizin için şu aralar sakıncalı. Hayata karışarak kafanızı rahatlatmalısınız.
Bu yazdıklarımdan sonra size sormak istiyorum. İçinizde hiç çizgi film kahramanı yok mu? Öldürmeyin onları, onlara ihtiyacınız var.
Sevgiler…
YORUMLAR