7 yıl oldu, unutamadım...
“Nerdeyse 7 yıl önce, bir ilişkim oldu. Başlarda her neyse yaşandı, benim de hatalarım olmuştur muhakkak fakat her ne olursa olsun hiçbir kadın umut verilip, gelecek vaat edilip, her şeyi yaşayıp sonra da yüz üstü bırakılıp hatta aldatılıp, olmuyor soğudum dost kalalım diyerek terk edilmeyi haketmez diye düşünüyorum. Zamanla insanın duygu ve düşünceleri değişebilir, bunu çok iyi anlıyorum Yeşim Hanım ama bir insan karşısındakine bir söz veriyorsa bunu yerine getirmeli. Nasıl hiçbir şey yaşanmamış gibi kendi yoluna gidebilir ki? Neyse, sonraki süreç benim için o kadar sancılı geçti ki anlatamam... Çok zor hayata tutundum. İlaçlar, doktorlar vs. Tabii bu süre zarfında o başka birilerini çoktan bulmuştu. Daha sonra, hani zaman her şeyin ilacı derler ya, baktım bir gün pek fazla aklıma gelmiyor, sanırım dedim unuttum ben bu kişiyi, acılarım yavaş yavaş külleniyor... Ne de olsa içim o kadar acımıyordu ve gözlerimdeki yaşlar artık biraz olsun dinmişti. Hatta başka birinden yeniden hoşlandım konuştuk, tabii onunla da olmadı. Aradan dört yıl geçtikten sonra mesaj attı. Artık aklından neler geçiriyorsa... Biraz yüz versem eskiye dönelim diyecekti, o kesin. Bense onunla ilgili hiçbir şey görmek, duymak istemediğimi söyleyip def ettim hayatımdan. Günler, aylar, yıllar geçiyordu Yeşim Hanım, ara sıra aklımı yoklasa da unuttum diyebiliyordum kendime ya da kendimi mi kandırıyordum bilemiyorum. Neyse, aradan yine yıllar geçti, geçen gün ona benzeyen birini gördüm veya o idi bilemiyorum Yeşim Hanım. Onu görünce beynimden vurulmuşa döndüm, sinir katsayım nasıl arttı anlatamam. Tabii bir o kadar da üzüldüm, dokunsalar ağlayacaktım. İçim o kadar burukmuş ki ona, o gün tam yedinci yıla girse de, yeniden gördüm, çok kırgınım hâlâ ona... Kaç gündür kendimi sorguluyorum, hani unutmuştum ben bunu, hani bitmişti, hayatımda olmaması gereken bir insandı o, hatta ve hatta yanımda dahi dursa ondan utanç duyacağım biri. Neden öyle hissettim; öfke, nefret, kırgınlık, utanç, üzüntü, özlem... Ben onun o kadar kötü insan olduğunu kendime yıllar önce kabul ettirdim Yeşim Hanım ama sanırım hâlâ kalbim ara sıra buna direniyor. Ah Yeşim Hanım, neden ben doğru erkeği seçemiyorum neden? Bunu kendime sorup hatalarımı, eksiklerimi düzeltmeye çalıştım, çalışıyorum hep ama olmuyor. Değer görmek, sevilmek istiyorum çok şey değil istediğim. Yıllar önce de sadece bunu istemiştim. Nasıl mutlu olabiliyor ki şu an? Hiç mi aklına gelmiyor bana yaşattıkları? Vicdan, merhamet, saygıdan yoksun insan olsa da birazcık olsa da bunu bana nasıl yaptı, nasıl yaşattı? Bir kadın olarak beni az çok anlayabileceğinizi umuyorum Yeşim Hanım, yardım edin lütfen bana. Nasıl çıkacağım ben bu durumdan? Bazen nefret duyuyorum ve bir o kadar kırgınım bazen de o ilk tanıştığımız zamanları ÇOK özlüyorum. Sevgiyle kalın... Şimdiden teşekkür ediyorum size.”
Yeşim Tijen’in cevabı:
İnsanın bazen düşüncelerine detoks uygulaması gerekiyor. Detoks nedir? Detoks, vücudun ihtiyacı olmayan ve vücutta deformasyona neden olan toksinlerin ve yabancı maddelerin vücuttan atılmasıdır. Vücut yapımız belirli bir oranda kendi çabasıyla bu toksinleri vücuttan atar ancak bu durumu hızlandırmak için başkaca şeylere de ihtiyaç duyulur. İşte sizin de düşüncelerinizi, hayata bakışınızı değiştirmek için kendinize bir nevi detoks uygulamanızı önereceğim. Zihinlere uygulanan detoksun adı meditasyon. Zihni olumsuz düşüncelerden arındırıyor. Yaşananalara bakışınızın önündeki kirlilik kalkar, bir görüntü hakim olur. Bu şekilde olabildiğince her şeye güzel bakarsınız, olumlu düşünceler içine girerek kendiniz yanlışlarınızla da severek kabullenirsiniz.
“Tutunduğun yerlerinden solarken hayat,
Bırakma atını mahmuzlamaktan,
Bırakma içindeki insan için derin uçurumlar arşınlamaktan...”
Hayat sizin için o kişi sizi terk ettiğinde bitmiş. Yalnız terk etmemiş, aldatmış, yalan söylemiş, sözlerini tutmamış ve sizi üzen ve yıpratan daha başka şeyler de var ama biri gidebilmişse sizi sevmiyordur. Siz de bu durumda onu sevmekten, ona takılı yaşamaktan vazgeçmelisiniz. İnsan yanılabiliyor, sevebiliyor ama unutabiliyor da. Bütün bunların hepsi insanın kendisinde birer yetenek. İnsan istesin, mucizeler belki anında değil ama kararlı olunursa kısa zamanda gerçekleşebilir. Bazen destek alarak bazen kendi gücüyle insan unutmayı da affetmeyi de başarabilir.
Dün nasıl geçmişte bırakılır? Bugüne dahil olarak. Dünde yaşanmış her ne varsa kendinizi ve yaşatanı affederek. Bugün yaşamınızda olanlarla bütünleşerek daha az düşünür ve üzülür, her gün bugünde var olabildikçe dünü geride bırakırsınız. Aklınıza geldiğinde kovalayarak, kendinizi olumlu düşüncelerle motive ederek, daha akıllı olduğunuza inanarak. Dünkü kişi değilsiniz. Siz yaşadıklarınızla değiştiniz, bilinçlendiniz. Ne yaptınız? Sizi aradığında istemediniz. Demek ki artık onu istemeyecek kadar kuvvetli ve akıllısınız, bunun güvenini duyun. Birçok insan hata yapa yap doğrulara ulaşıyor. Tek yanlışı olan siz değilsiniz. Doğrulara ulaşmak biraz da kendini tanımakta, bilmekte yatıyor. Yaşamdan ne istemediğinize değil, ne istediğinize odaklanarak düşünmeli, hayatınıza olumlamalar katmalısınız. Konuşmalarınızla dahi dünde olmayın, anda olun. Bilinçaltınızda kökleştirdiğiniz olumsuz düşüncelerin sizi negatif bir insan haline getirmesine olumlu düşünceleri ruhunuzda barındararak izin vermeyeceksiniz. Pozitif düşünce negatif düşünceyi daima yener.
Karşılanmamış ihtiyaçlar insanı yönetir, ele geçirir. Nedir bu ihtiyaçlar? Sevilmek, kabul edilme, onaylanma, iletişim, ilgi merkezi olma, ihtiyaç duyulma gibi. İşte sizi yanlışlara iten bunlar. Bunların sizi dürtmesiyle yanlışlara yöneliyorsunuz. O zaman yapmanız gereken ne? Bu ihtiyaçaları net bir şekilde ortaya koymak, görmek ve ona göre çözüm üretmek. Çözüm üretirkende kendi sınırlarını çizmek. Kişisel sınırları çizdiğinde o sınırlardan feragat etmemek, gerçekten ne istediğinizi bilmek; bunların farkında olunca daha az yanılırsınız. Önce kendinizi çözün, kendinizle bütünleşin sonra başkalarıyla ilişkilerinizi gözden geçirin. Kendinize güven oluşturunca her şey sizin için kolaylaşacaktır.
Meditasyon yapın. Karnınız çok tokken meditasyon yapmayın. Enerji o noktaya odaklanacak ve zihni arındırmak zor olacaktır. Meditasyon öncesi ılık bir duş iyi alırsanız daha faydalı olur. Üzerinizde de muhakkak eşortman gibi rahat giysiler olmalıdır. Bir mum ve tütsü yakmak konsantrasyonunuzu arttırır. Mümkünse bilgisayarınızı ve telefonlarınızı kapatın, kapınızı kapatın ve rahat bir ortam oluşturun. Müzik dinleyebilirsiniz ama müzik hareketli değil dingin, bilhassa başlangıç seviyesinde iseniz muhakkak sözsüz olmalı. Odanın ortamı; ılık, rahat ve ne çok ışıklı ne de çok karanlık olmalı. Dikkatinizi dağıtacak unsurlardan arınık olmalıdır. Diyaframdan nefes almanız çok önemlidir. Ritmik ve doğru şekilde diyaframdan nefes alınmalıdır. Metidasyonla yaşamınızda köklü değişikliklere başlamış olacaksınız; arınma, yenilenme, ardından umut... Niye bu kadar karamsar gençler? Halbuki gençken ne kadar ümit var. Niye kendinizi görmüyorsunuz, hepiniz birer ümitsiniz.
“Başarı zeki insanların zarif intikamıymış.”
Hedefleriniz olsun, ulaşmak istediğiniz şeyler. Aşkın dışında; iş, beceri vs. bunlarda hedefler oluşturup yaşamınızı bir amaca bağlamalısınız. Belki de kendinizi bile yeterince tanımıyorsunuz. Neleri iyi yaptığınızdan haberiniz yok. Neden kendinize yönelmiyorsunuz? Kendinize sorun, ben neleri yapmaktan zevk alıyorum, neleri iyi,neleri çok iyi yapıyorum. Çok iyi yaptığınız şeylerin üzerine yönelin. Kendinizde neler bulacaksınız bir bakın ve onu keşfedin. Bunların üzerine eğilin. Utanç içindeyim demişsiniz. Biriyle sevdiğiniz için birlikte olmuş olmak utanmanızı gerektrmiyor. Neden bu yükü hep kadın taşıyor? Adam sevgi sözcükleri, yalan dolanla kalp kazanıyor, umut vererek birlikte oluyor sonra da başını alıp gidiyor. Kadın sevmesinin bedelini utanç yüküyle taşıyor. Kadının duygularına hakim olmadığından baharına kış düşüyor. Sonra kendi içinde neden diye diye mücadele veriyor. Utanmayın sevgili okurum, başınız dik olsun. Kadınlar, istisnalar hariç, sevmeden erkeğin kollarına atlamaz. Kadınların da insan olduğu unutuluyor. Kendinize işkence yapmayı bırakın. Olanları kabul edin. Kendinizi ve o kişiyi affedin. Özgürlüğünüz bu affedişte, kabullenmekte. Ne yaşadıysanız yaşadınız ve hepsi geride kaldı. Geçmişi geçmişte bırakarak bugünün her anına odaklanmaya çalışın. Kendinize okuyarak meşgaleler, hedefler oluşturarak yaşamınıza katkıda bulunun. Hedefler çok önemli, onlara ulaşmak için göstereceğiniz çaba sizi ayakta tutacak. Ölmek ve ölmeyi istemek aciz insanların işi. Siz aciz misiniz? Olmamalısınız. Satırların arasında “Başarı zeki insanların zarif intikamıymış” diye bir söz paylaştım. Sizden unutmayı başarmanızı bekliyorum. Gücünüzü gösterin, yazdıklarımı uygulayın. Unutmayın hayat devam ediyor ve edecek de... Kim giderse gitsin, siz kendinizden gitmeyin, kendinize sahip çıkın. Acılarınıza yenilmeyin, düşüne düşüne acılar oluşturmayın, yaşadım bitti diyebilin. Hayat güzel, bu güzelliği görün. Ondan alacaklarınız var, almak için siz de ona bir şeyler vermelisiniz. Hayata hakkını verin. Nasıl mı? Değerlerinize sahip çıkarak, üreterek, çalışarak, öğrenerek, hep daha ileriye düşüncesiyle yerinde saymayıp kendinizi geliştirerek... Almadan vermek Allah’a mahsus. Hayata siz kendinizi geliştirerek katkıda bulunun. Sonra sıra ona gelecek. Döngü inanın bu şekilde. Güzel haberlerinizi bana yazın.
Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR