Ailemi bir türlü ikna edemiyorum

“Merhaba Yeşim Hanım,


Ben 24 yaşında üniversitesi mezunu bir bayanım. Hayatımda biri var, birbirimizi çok seviyoruz ve evlenmek istiyoruz ancak ailem buna izin vermiyor. Sebebi ise onun üniversite mezunu olmaması ve daha da önemlisi yurt dışında yaşıyor olması. Benim için bunlar ayrılmaya bir gerekçe değil. Çünkü bana göre okul en başta insanın dünyaya bakış açısını genişletir ve iyi ve geliri yüksek bir meslek sahibi olmasını sağlar. Bu özelliklerin ikisi de erkek arkadaşımda var. Belki yurt dışında büyümüş olmasından kaynaklı bilmiyorum ama gerçekten çevremdeki tanıdığım bir çok kişiye göre kişiliği daha oturmuş ve gelişmiş. Birbirimizle çok uyumluyuz ve çok iyi anlaşıyoruz. İş olarak kendine ait, geliri iyi bir işle uğraşıyor. Ailemse benim burada kalmam, gitmemem, burada mesleğimle alakalı bir işte çalışmam ve kendim gibi biri ile evlenmem konusunda ısrarcı. Evlilikten sonra erkek arkadaşımla anlaşamayacağıma, yurt dışında ailemden uzak kaldığımda ve çalışma imkanım olmazsa psikolojimin bozulacağına çok eminler. Bense evlilikle beraber master yapma ve devamında çalışma planı yapıyorum. Ancak bunun mümkün olmayacağına da oldukça eminler ve bir iki yıl sonra boşanıp geleceğime, geldikten sonra da burada kariyer olarak bir şeyler yapamayacağıma inanıyorlar. Ancak biz birbirimizi çok seviyoruz ve her anlamda çok iyi anlaşıyoruz. Ben istedikten sonra her şekilde başarılı ve mutlu olacağıma inanıyorum. Uzun zamandır ikna için çaba gösteriyoruz. Ancak bir adım yol alamadık. Ne yapacağım bilmiyorum. Artık daha fazla sabrım da kalmadı. Sizce ne şekilde hareket etmeliyim? Ailemin haklılık payı var mı? Yoksa kendi hayatımı inandığım şekilde mi yönlendirmeliyim?”


Yeşim Tijen’in cevabı:

Puslu bir İstanbul sabahından merhaba sevgili okurlarım. Güneş henüz yok, sabahın ilk saatleri, ben yazımın başındayım. Kedim Leo sabah bembeyaz tüyleriyle ortalıkta salına salınarak ben kalktım diye turunu attıktan sonra şimdi mışıl mışıl uykusunda. Günün çoğunu uyuyarak geçiriyor ve Leo’mla ben bir günü daha yaşamaya başladık. Uyandığında başlar mav mav, derdi yemek. O dışarı çıkmadığından aşktan haberi yok gibi ya da öyle davranıyor. Kapıyı açık bulsa soluğu dışarda alacak. Neyse konumuza dönelim. Bugün de konumuz aşk... Aşk herkes için çözümü zor bir bilmece. Sizin bilmecenizin cevap anahtarında karşıma siz çıkıyorsunuz. Çünkü bütün cevaplar insanın kendisindedir.

Ailenize sevgilinizle evleneceğiniz konusunda diretmeye çalışırken yeterince kararlı duramamış ve onların söyledikleriyle korkmuş, aklınızdaki acabaların da etkisiyle sesiniz biraz boğuk çıkmış olabilir mi? Çünkü kararlı olsanız karşı taraf bunu hisseder. Kararlı olsanız bana yazmazsınız. Hala acabalar aklınızda gidiyor, geliyor. Onlar da bu durumun farkındalığıyla sizi etki altına almaya devam ediyorlar.


Onlar için sevgilinizin bir anlamı var mı? Yok. Sizin için anlamı var. O zaman bu sevgiye hak ettiği kadar sahip çıkmalısınız. Aileniz size zorları sıralarken siz de kendinizce her şeyi kolay görmüşsünüz. Hiçbir şey ne düşünüldüğü kadar zor ne de kolaydır. Zorluklar dirayet varsa, sevgi varsa, sabır azim varsa (ben bugün potansiyeli vurgulayacağım,) potansiyel varsa bir bakarsınız kolay olur. Aileniz haksız mı? Tamamen haksız değiller. Üniversite eğitimini ben de çok fazla önemsiyorum. Eskilerin deyimiyle kesinlikle koldaki altın bilezik, her daim paraya dönüşebilir. İnsanın bir de potansiyeli, aklı ve şansı var. Buna da inanırım. Zekası ve azmi, bunlar da önemli. Sevgiliniz iyi kazanan biri de olsa yarınlar sürprizler getiriyor. Ülkelerin gidişatı, ekonomi her şey bir anda alt üst olabiliyor. Arkanızı yaslayacağınız bir diploma yoksa insanın hayatı alabora olabiliyor ama orası Türkiye değil, Avrupa. Orada durum biraz daha faklı işliyor. Yaşam standartları bizim ülkemizden yüksek, en basit işle uğraşan insan bile diğeri için değerli. Küçümsenmiyor kimse. Yapılan işe, insana değer var ve devlet vatandaşının arkasında sosyal yardımlarından tutun her konuda rahatlatıyor. Bu açıdan bakarsak sorun yok. Yabancı bir ülkede kendine ait bir iş kurup iyi bir gelire sahip olmayı başarabilen biri küçümsenmeyecek biridir. Başarılı olmuş biridir. Potansiyel sahibidir. Bunları görmezden gelmek olmaz.


Ailenizin takıldığı sanırım biraz da yalnız başınıza kalacak olmanız. Onlardan uzakta olacak olmanız ve kendinizi hedeflerinizden uzak tutmak zorunda kalma endişeleri... Ya yapamazsa, hayatının içinde kaybolursa... Çünkü yabancı bir ülkeye gideceksiniz. Tek başınıza, eşiniz yanınızda da olsa başlangıçlar yapacaksınız. Neye? Evliliğe, yeni bir ülkeye. O ülkenin şartlarına tamamen yabancı olduğunuz bu ortam haliyle düşündürüyor. Korkuyorlar çünkü, bugün yaparım diye düşündüğünüz hedefler yarın o yabancı ülkede entegre olmaya çalışırken o kadar da kolay olmayacaktır. Sabır ve azim isteyecek, odaklanmak isteyecek. Bu hedefler bu kadar önemli mi derseniz siz de bir potansiyel varsa gerçekten de çok önemli. Hiç kimse yerinde saymamalı, hep daha ileriye, kendini aşabilmeli. Bunlar ihtiyaç, karşılanması gereken ihtiyaçlar. Ruhun, bedenin sağlıklı işleyebilmesi bu ihtiyaçlara cevap verilebilmesiyle mümkün. Kişi bunu ne kadar erken anlasa o kadar yol alır. Hayatta ruhsal olarak tatmin, sevilmek, sevmek, onaylanmak, ihtiyaç duyulmak, başarılı olmak, iletişim kurmak, netlik, takdir edilme gibi duygularla yaşanıyor. Bunları kişiye göre çoğaltabiliriz. Şayet hedeflerinizi gerçekleştiremezseniz bu ihtiyaçlar sizi rahatsız edecek. Tatminsiz ve mutsuz bir şekilde ilerde pişman olacaksınız. Kapasitenizi yaşayamamak pişmanlık getirecek, pişmanlık da mutsuzluk demek. Aileniz yaşam deneyimleriyle bunu şimdiden görebiliyorlar ve sizi uyarıyorlar. Ya yapamazsan diye sizi uyararak korkularını yansıtıyorlar. Siz kendi hedefleriniz için ısrarcı ve sonuna kadar gitmeye niyetli olabilirseniz bir sorun olmaz ama ya bunu yapamazsanız yalnız başınıza, yanınızda eşiniz de olsa yalnız olacaksınız. Bu yanlızlık sizi amaçsızlaştırabilir mi? Eğer kararlı olursanız yabancı bir ülkede kendinizi yok etmezsiniz. Bu sizin elinizde ve sevgilinizin de desteği olursa “Hadi karıcım sen yaparsın, yapmalısın” derse güzel olmaz mı? Bu desteği görebilecekseniz bir sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum.


Öncelikle siz kendi içinizde doğru bir karar olduğundan emin olmalısınız. İçinizde o uzlaşıyı sağlayın. Siz emin olmadan bu durumu karşınızdaki insanlara yansıtamazsınız. Küçük değilsiniz, üniversite bitirmiş bir genç kızsınız. Sizi kimin mutlu edeceğini aileniz tahmin edebilir ama siz bunu bilirsiniz. Artık hayatı hükmen yaşayacak yaşlarda değilsiniz. Aileniz işin başka bir boyutunda, kızları uzaklarda olacak, ha deyince göremeyecekler. Bunun da etkisi vardır ama hayat zaten kimse için kolay değildir. İçinde güzel bir aşk varsa bir takım zorluklara göğüs gerilebilir diye düşünüyorum.


Aileniz keşke sizi olumsuzluklarla boğmak, yargılamak, korkutmak yerine can kulağıyla dinleseydi. En büyük ihtiyaçlardan biri de bu, dinlenmek. Dinlemeden, anlamadan yargılamak, kestirip atmaktan geriye size korkmak kalır. Korksanız da cesaret edebilmelisiniz çünkü korku insanın hep yanı başında olabiliyor. Korkularla büyütülüyor çocuklar. O zaman korkuyu aşmak gerekiyor. Siz de doğru olduğuna inandığınız hiçbir şeyden vazgeçmeyerek korkularınızı aşabilirsiniz yoksa hiçbir şeye ulaşamazsınız. Hayatınızda başarılı olmazsınız. Her şeyin başı cesarettir. Göze almaktır. Siz karar verebilmek için garanti arıyorsunuz. Garanti ne biliyor musunuz? Bir insanın insan olduğundan emin olmak. İşi olan, kendini yetiştirmiş biri sevgiliniz. Size düşen ne? Seviyorsanız ona ve kendinize güvenip göze alacaksınız. İstiyorum, kararlıyım, benim hayatım diyeceksiniz. Bunu diyecek cesaretiniz yoksa ya gerçekten emin değilsiniz ya da kendi hayatınızı yaşamıyorsunuz, biraz hükmen yaşıyorsunuz. Hakkınızda hayırlısı olması dileğiyle, sevgiler...


***


Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com


@yesimtijen

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çok zor durumdayım okulu bıraktım 20 yaşındayım meğer okumak benim için bu dünyadaki tek kurtuluşun ama çok pismanim calisip yeni uğraşlar yeni şeyler yaşayıp görmek istiyorum ama öyle bi ailem varki çok baskıcı ve sürekli evdeyim okumadoğum için 15 yaşında okulu bıraktım şimdi 20 yaşındayım 5 yıldır aynı hayat aynı düzen sıkıldım daraldim bunaldim köyde yaşıyorum şimdiye kadar tek bir kismet im bile çıkmadı şimdi diyeceksinizki daha Küçüksün gencsin evlilik senin neyine ama bizim buralarda evde kalmis muamelesi yapılır yermisinden sonra evlenmeden kızlar piskolayım bozuluyor artık açık...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.