Hayal kırıklığı nasıl atlatılır?
Bu hafta hepimizin ilk kez çocukluk yıllarında tanıştığı ancak o zamanlar daha kolay üstesinden gelebildiği bir duygudan, hayal kırıklığından bahsetmek istedim.
Her zamanki gibi önce bu duyguyu tanımlayarak, tarif ederek başlayalım. Birçok kaynakta hayal kırıklığının tanımını, “beklenen veya çok arzulanan bir şeyin gerçekleşmemesinden ya da beklentinin tam karşılanmamış olmasından duyulan üzüntü” olarak bulabilirsiniz. Burada dikkatimizi çeken iki önemli kavram var: Beklenti ve üzüntü duygusu...
Yazının başında çocukluk yıllarında tanıştığımız bir duygu olarak tarif etmiştim; bunun nedeni, beklentilerimizin bu yıllarda sadece “canımızın istemesine” göre şekillenmesidir. Yani o yaşlarda içimizde bir beklenti oluşurken bu beklenti hiçbir denetim/filtre mekanizmasına maruz kalmaz. Canımız gökkuşağı renklerinde uzun yeleleri olan tek boynuzlu bir ata ya da uçabilen bir yarış arabasına sahip olmak isterse, aileden birinin bize bunu doğumgünümüzde alabileceğini zannedebiliriz ve böyle bir beklenti içine gireriz. Gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki sınır henüz netleşmediği için bize böyle bir şeyin olmayacağını söylediklerinde, uzun bir süre neden olamayacağını da anlayamayız. Çünkü gördüğümüz çizgi filmlerde, okuduğumuz kitaplarda oluyordur... Bir süre sonra zekamızın diğer boyutları da gelişmeye başlar ve neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu ayırt etmeye başlarız. Ancak bu noktadan itibaren, sınırsız hayal gücümüzün bizi gerçekten olmuş kadar mutlu ettiği günleri unutmakta zorlanırız. Belki çocukken hayalini kurup da gerçekten olacağını zannettiğimiz şeyleri unuturuz, ancak hayal ettiğimizde hissettiğimiz mutluluk, kolay unutulur bir duygu durum değildir. Bu nedenle bir şeyi çok istemek veya gerçekleşmesini beklemek, artık biraz gerçekliğe uyumlanmış olsa da davranış repertuarımızdan çıkmaz. İleri yetişkinlik yaşlarımızda bile kendimizi şunu söylerken bulabiliriz: “Gerçekleşme ihtimali çok düşük, biliyorum ama...”
Bizi mutlu edecek olayları/davranışları/gelişmeleri istemek ve beklemek bizim doğamızda vardır. Ancak ne yazık ki, hayal ürünü olmasa bile tüm beklentilerimiz bizim istediğimiz biçimde veya yoğunlukta gerçekleşmeyebilir. Hatta hiç gerçekleşmeyebilir. Hal böyleyken, hayal kırıklığından komple kurtulamamanın kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Bu durumda hayatımızın belli dönemlerinde zaman zaman hayal kırıklığı yaşayacağımızı kabul etmeliyiz. Yine de bu duygu karşısında tamamen çaresiz değiliz! Çünkü aslında bu duygunun şiddetini ve etkilerini en aza indirmek bizim elimizdedir. Peki bu nasıl olur?
İşin en başında, düşüncelerinizi ve duygularınızı bilinçli bir farkındalıkla takip etmeyi öğrenmelisiniz. Neyi neden hissettiğinizi veya düşündüğünüzü keşfederseniz, bu kaynağın sizi hangi derin ihtiyaçlarınıza götürdüğünü bulursunuz. Elbette bu ihtiyaçların karşılanmasının tek yolu illa bir başkasının davranışı veya beklenen bir olayın/gelişmenin gerçekleşmesi olamaz. Asıl beklenti mutlu, huzurlu, güvende hissedebilmektir. Dolayısıyla ihtiyacınıza göre bunu kendi başınıza nasıl karşılayabileceğinize dair bir alternatif de düşünebilirsiniz. Buraya kadarki bölüm, kendi iç dünyanızla ilgilidir.
Bir de beklentilerin dış dünya ile ilgili olan kısmı vardır ki, burada da sağlıklı bir algı ve analiz becerisine sahip olmalısınız. Çevre şartlarını olanca gerçekliğiyle, fazla şahsi yorum yapmadan algılayabilmeniz ve sağlıklı sebep-sonuç ilişkileri kurabilmeniz, beklentileriniz için önemli bir filtre görevi görecektir.
Son bölüm de olası kaçınılmaz sonda hissedilecek üzüntü ile ilgilidir. Bu duyguyu bastırmaya ya da görmezden gelmeye çalışmadan olduğu gibi, tüm saflığıyla yaşamanız gerekir. Üzüntü, son damlasına kadar tüketilmeden geçmeyen bir duygudur; en ufak bir köz kalırsa küllerinden yeniden doğabilir... Dolayısıyla bir hayal kırıklığı yaşadıysanız, üzülmeye de hakkınız vardır. Bu aşamada üzüntünün hızlı bir şekilde öfke, hırs, nefret gibi daha yakıcı duygulara dönüşmemesine dikkat etmelisiniz. Dikkat edilecek ikinci önemli nokta, üzüntü depresyona dönüşmeden kendinize yeniden güç/yaşama sevinci kazandıracak aktivitelere yönelerek, yeni ufuklara yelken açma cesaretini toplamaktır. Hayal kırıklığı az, yaşama sevinci bol günler dilerim...
YORUMLAR