Hangi birine yetişelim?

Bu hafta özellikle çift terapilerinde çok sık karşılaştığım bir sorun üzerine yazmak istedim. Çünkü artık bu sorun münferit olarak çiftlerin, bu çiftlerdeki birkaç kadının kendi çabasıyla değil, tüm toplumu kapsayacak geniş çaplı bir politika ile çözülebilecek seviyede...


Meseleyi anlatmaya çok temelden başlayayım: Kadın ve erkek, en basit haliyle insan canlısının farklı bedenlere ve dolayısıyla farklı kapasitelere sahip birer çeşididir. Yıllardır hakkında kitaplar yazılan, araştırmalar yapılan bu farklılıkların başında kadın bedeninin, insan neslinin devamında önemli bir rol üstlenmesine yönelik tasarımı gelir. Bir kadın bu doğuştan gelen kapasiteyle, hayatının ikinci on yıllık döneminin başında, adet görmeye başlayarak yüzleşir. Adet görmenin üreme organlarının çalışmaya başlaması, yani başka bir minik insanı uzun süre kendi içinde taşıyıp koruyarak zamanı geldiğinde dünyaya getirmesi ve yine uzun süre onunla en yakından ilgilenen kişi olmasına hazırlamak anlamına geldiğini öğrenir. Toplumlar (devletler) açısından bakıldığında bu kapasite önemlidir; bireysel açıdan bakıldığında ise erkeklere nazaran daha yüklü bir sorumluluktur. Kadın bu kapasitesi nedeniyle çok gündem olur; hatta bu sorumluluğu kendi iradesi ile alan/almayan/alamayan kadınların üzerinde psikolojik bir baskı oluşur.


Toplumsal yaşamda hem bedeninin sinyalleriyle hem de bu tür baskılarla/içsel hesaplaşmalarla sürekli yüzleşen kadınlar, bir de ekonomik değer üretme sistemine katılarak çalışmaya başlarsa üzerindeki baskı daha da büyür. Günümüzde çocuk dünyaya getirip ona/onlara en iyi şekilde bakım vermek, sevgiyle-şefkatle kucaklayıp güven ve destek zemini sunabilmek dünyanın neresine giderseniz gidin, uygulamada ağırlıklı olarak kadınlara vakfedilen bir sorumluluktur. Sadece bazı gelişmiş ülkeler bunu hem kadının hem erkeğin sorumluluğu olarak algıladığını gösteren yasal düzenlemeler yapmaktadır.


Hal böyle iken hem çalışma yaşamında aktif olan hem de anne olan kadınlar, genelde iki yönlü psikolojik baskıya maruz kalmaktadır. Bir yandan çocuğunun özellikle manevi ihtiyaçlarını en iyi biçimde karşılama çabası, diğer yandan iş yaşamında potansiyeline uygun olarak kendini gerçekleştirme ve başarılı olma isteği... Tabii ki bu iki boyuta bir de insan olarak kendisine sunması gereken şefkati, sevgiyi ve bakımı da katacak olursak, günün 24 saati bütün bu boyutlar için yetersiz kalır. Avcı-toplayıcı yaşam düzeninden kalma bir anlayışla kadına ait olduğu hissettirilen yaşam sorumlulukları, günümüzde çalışma yaşamında da aktif olan kadınlar düşünüldüğünde (anne sıfatını almış olsun veya olmasın) artık her iki cinsiyete de eşit derecede hissettirilmelidir. Bu bilinci yaratmak için daha kapsamlı çalışmalar yapılmalı (kamu spotları, TV programları, vs.), hem eğitim sisteminde hem de yasal boyutta düzenlemelerle desteklenmelidir.


Artık ekonomik şartların da giderek zorlaşmasıyla, özellikle anne olan ve çalışan kadınlar üzerindeki baskı çok artmış durumda. Üstelik sosyal ve ekonomik statüsü çok yukarıda olmayan kadınlar için bu durum çok daha vahim seviyelerde. Her toplumda fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin yetişebilmesi için bir an önce kadınlara gereken destek verilmelidir; hem eşleri hem de kamu otoriteleri tarafından... Toplumların geleceği ile ilgili bu kadar önemli bir misyon yüklenmiş kadınlar, bu baskıyla kendi imkanlarıyla baş etmeye çalışıyorlar ancak artık durum bireysel mücadele seviyesinin çok ötesine geçmiştir. Tabii ki birçok ev/aile sorumluluğunun kadına atfedildiği geleneksel anlayış ve tavır, kısa bir sürede değişmeyecektir. Ama bu eşiğin atlanması toplumsal bir politika olarak ciddiye alınır ve bu yönde kapsamlı çalışmalar başlarsa, süreç hızlanabilir ve gelecek nesiller daha sağlıklı ailelerde yetişebilir. Bütün kadınların daha sakin, kendilerine ve çevrelerine karşı daha şefkatli olabildikleri bir yaşam dileği ile...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ????????????
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.