TEOG yerine "yeteneğe göre eğitim" modeli

Bu köşede, bulunduğum her ortamda TEOG ve türevi tüm sınavların çocukları mutsuz ettiğini yazdım, anlattım. Öğrenci ve veliler için sancılı geçen TEOG sorunuyla ilgili beklenen açıklama geztiğimiz günlerde geldi. TEOG sınavının kalktığı açıklandı. Ancak bu bir mutlu son mu? Muamma. Nasıl bir sistemin getirileceği net değil.


Yetkililerin kararını destekliyorum. Ancak, her ne kadar ‘öğrenciyi mutsuz edecek sınav sistemi olmayacak’ açıklamaları yapıyor olsa da, açıklamaların geneli dönüyor dolaşıyor yine bir sınav sistemi etrafında dolanıyor gibi. Dolasıyısıyla, mevcut duruma şimdilik temkinli yaklaşıyorum.


Elbette başarıyı ölçecek bir değerlendirme yöntemi olmalı. Bu noktaya itiraz yok. Bazı araştırmalar gösteriyor ki, öğrencinin yıllarca aldığı eğitimi veya bilgisini test usulüyle, iki saatlik sınavla v.s ölçmek bilimsel olarak ne kadar ‘isabetli ve tutarlı yüzdeler’ vermiyor. Ve ortaya mutsuz öğrenciler çıkıyor.


O nedenle önerim; öğrencinin geleceğini ‘SINAV’ odaklı değil, ‘ YETENEKLERİNE’ göre belirlemek…


Okullarda müfredat “EZBERLE ÇOCUĞUM İŞARETLE E DOĞRU SEÇENEĞİ” modeliyle değil, “GERÇEKTEN ANLAYAN, ARAŞTIRAN, SORGULAYAN’ öğrenci yetiştirmeyi hedeflemeli.


Bu konuyu biraz ironi yaparak şöyle örneklendirmek istiyorum.


-“Sevgili öğrenci, aşağıdaki doğru seçenekleri cevap anahtarına işaretleyin.


Süreniz 40 dakikadır. Başarılar dilerim.”


- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ‘Atomun tanımına uygundur”, “Ankara Anlaşması nerede yapılmıştır”, “Ülkemiz enlem ve boylam koordinatlarında yer alır” , “Aşağıdaki hangi seçenekler Mitokondrinin görevleri arasına girer…..”


-Çalışkan öğrencimiz, bir gece önceden son tekrarlarını yapmıştır. Atomun tanımını şiir ezberler gibi ezberlemiştir. Ankara Anlaşmasının tarihi bir nefeste söyleyecek kadar unutması mümkün değildir. Mitokondri mi… Ooo, konu kapanmıştır bile. Doğru seçeneğı iki saniyede bulur. Tam olarak ne anlama geldiğini kavramayamasa da, tanımını, görevini, adı soyadı gibi ezbere öğrenmiştir.


Ortaokul lise yıllarından hatırlayacaksınız. Sorular ise üç aşağı beş yukarı bu niteliktedir.


Dolayısıyla, ‘ezberleyen’ bir öğrencinin doğru cevabı bulması çok kolaydır.


-5 soruya 5 net cevap vermiştir.


SORUM ŞU: BU ÖĞRENCİ SİZCE BAŞARILI BİR ÖĞRENCİ MİDİR?


Ezberle işaretle sınavdan çıkınca öğrendiklerini unut. Birçok uzmanın defalarca dile getirdiği gibi ‘başarı oranı yüksek ve mutlu öğrencileriyle’ model ülke gösterilen Finlandiya’da öğrenciye, sorgulama, tartışma, bilimsel yöntemlerle eleştirme karşılaştırması istenen açık uçlu sorular yöneltiliyor.


Öğrencinin bilgisini ise birkaç saatlik sınava, 5 seçenekli sorularla değil sorgulama yeteneklerini ölçen açık uçlu sorular yönelterek değerlendiriliyor.


Biz ne yapıyoruz. İlgisi, yeteneği araştırmadan onlardan ‘kavrama ve muhakeme’ fırsatı vermeden, yalnızca ezberlemelerini, ezberlediklerini yazmasını, doğru seçeneği 5 şık üzerinden yuvarlak içine almasını istiyoruz.


O nedenle TEOG kaldırılsa da yerine neyin getirileceğinden çok ‘bu anlayışın’ kavranması gerektiğini düşünüyorum. Sınav odaklı değil, bilgisini, yeteneğini ortaya çıkaran farklı model arayışımız olmalı.


Hatırlayacaksınız daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım.


Öğrenciye yetenek ve farklılıklarına uygun bir eğitim verilmiyor, tek tip bireylere dönüşmesi hedefleniyor adeta.


Onlardan aynı zamanda, aynı çıtadan atlamaları isteniyor.


Tıpkı bir maymun, aslan, kartal ve tavşanı aynı çıtadan atlatmaya çalışmak gibi…


Ardından çıtadan atlayamayan kaybediyor.


Sistem ‘Başarılı olamadın, seni eliyoruz’ diyor ve birey yok sayılıyor.


Kaçımıza yetenek ve ilgi alanları soruldu? Hatırlayalım, kaçımıza ilkokulda, ortaokulda, lisede neye yetenekli olduğumuz soruldu?


Ya da farklılıklarımız keşfedilmeye çalışıldı, kaçımıza “yetenek ve ilgi alanlarımızı keşfedecek” testler yapıldı?


Belki çok azımıza…


Ancak büyük bir çoğunluğun cevabı, ‘hiçbirimize’ olacaktır.


YETENEK HARİTASI ÇIKARTILSIN!


Peki çözüm nedir? Diyorum ki;


Eğitim bir ülkenin en büyük özvarlığı, zenginliğidir,.Bu zenginliği keşfetmek için tıpkı yeraltı kaynaklarını belirlemek kadar önemli.Geleceğin bilim adamları, mucitleri, sanatçıları olacak çocuklar 'fark edilmedikleri ya da işlenemedikleri için kayıp bir değere dönüşüyor".


ÇOK ACİL, EN HIZLI ŞEKİLDE, akademik bir ölçme-değerlendirme nitelikli bir araştırmayla Türkiye’deki çocukların yetenek haritası çıkartılmalıdır. Hangi ilçede, şehirde, ilde hangi çocuk, hangi alana (sözel, sayısala, dil v.s) yatkın, oranları, yapılacaklar v.s belirleyen, ölçen testler yapılıp bir data oluşturup eğitime kazandırılmaları gerekiliyor.




Konuya bir sonraki yazımda devam etmek üzere sevgiyle kalın..



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.