Zamanın gölgesinde yaşamak
Yeni bir yıla yeni umutlarla merhaba demeye hazırlanıyor insanlık. Benzer bir yazıyı yazmıştım birkaç yıl önce. Yeni umutlar, yeni düşler, yeni bir sayfa, yeni arkadaşlar. Yeni olan nasıl bir umuttur insanlar için. Eskiyi bir anda düşünmeksizin ardında bırakma motivasyonun kaynağı ne olabilir. Yıllar önce yazdığım yazıdaki gibi: “Bir yıl daha hızlıca bitti” demeye başladık birbirimize. Bizi şaşırtan zamanın hızı mı? Zaman dediğin, biz insanoğlunun kontrol edemediği bir kavram mı gerçekten? Ömür dediğin nedir peki? On binlerce dakika, saat, günlerin toplamı mı? Ya da bir yanılsama mı?
Elimde o gün basılmış, 2019 yılı bir takvimi vardı. Şimdi 2022 ajandası… Değişen nedir peki? Aklımdaki takılı çengelli sorular mı? Ve aslında fark ettim ki; biz aslında "ömür" dediğinin bugün olduğunu, kısacık, bir nefes alıp vermek kadar kısa olduğunu unutuyoruz.
Peki ya ertelediklerimiz... Vakitsizlik bahanelerimiz. Zaman kime, niye yetmiyor ki? Öyleyse; zamanın kontrolü kimde o vakit… İnsan neden zamanın efendisi olduğunun yanılsaması içinde. Öyleyse; nedir bu telaş? Yarının sahibi olmadığımız bir zaman diliminde, ileriye dönük yıllık planları yapmak niye...
Ev, iş, okul arasında mekik dokumalar, toplantı, görüşmeler, yarını bile pas geçip on yıl sonrasının kariyer planlamaları yapma çabası... Kısaca sorum şu aslında: Hayatımızı biz mi yönetiyoruz? Yoksa kontrol hiçbir zaman bizde değil miydi aslında? Sabah kalkıp 'işe gitmek istemiyorum', 'okula gitmek istemiyorum', 'bu telefona yanıt vermek istemiyorum', 'bu toplantıya katılmak istemiyorum' deme hakkımızı neden kullanamıyoruz? Peki; zamanın sahibi biz isek eğer; bu sorular neden yanıtsız kalıyor? Anda kalmak yerine neden zamanın ardında, arkasında, gölgesinde yaşamayı seçiyor insan...
2019 yılında bu köşede yazdığım yazının bir benzerini yazma motivasyonumu neden aynı… Değişen nedir? Toprakla buluşmuş kentli olmayı tercih eden ya da vazgeçen insanlardaki "dinginliği" hangi vakit kaybettik o zaman?
Okumak için yeni satın aldığın kitabı, izlemek istediğin bir film için ayrıca vaktinin olmamasına ya da okuyacak enerjinin olmamasının sorumlusu 'zamansızlık mı' gerçekten? Sürekli ertelediğin bir hafta sonunu, toprakla buluşarak ağaca, yaprağa, çiçeklere dokunmamıza kim engel oluyor acaba?
Ya da yıllarca çalışıp, almak istediklerini, yapmak istediklerini ertelerken, kısacası ömrünün en güzel yıllarını emeklilik günlerine saklamanın sorumlusu zamansızlık mıdır acaba… Sayısız örnek vermek mümkün. Elimde 2019 yılının ajandasına bakarken bu sorduğum soruları 2022 yılı ajandasına bakarken değişmediğini fark ettim.
Oysaki hayat bir nefes alıp vermek kadar kısacık. Ve biz âdemoğlu insan, zamanın efendisi olduğumuz yanılsamasıyla, vakitsizliğin içinde "kaybolmuş" bedenlere dönüşmüş, 'anı yaşamak' yerine 'zamanın gölgesinde kalmayı' tercih ediyor birçoğumuz… Bu nedenle; ömür dediğin bugün olduğunu unutmadan yaşamak, yapacaklarımızı, umutlarımızı ertelememek lazım yarına. Zamanın gölgesinde kalmadan, her daim anda kalmak, bugünde kalmak dileğiyle...
YORUMLAR