Seni çok sevdik Sırrı abi...

Hrant Dink’i ve ölümünün ardından eşi Rakel Dink’in okuduğu sevgiliye mektubu nasıl unutamadıysak, Sırrı Süreyya Önder’i ve ölümünün ardından kızı Ceren Önder Kandemir’in babasına okuduğu mektubu da unutamayacağız sanırım.


Konuşma metinleri değil, mektuplar…


Rakel Dink eşinin katillerine seslenirken: ‘‘Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim...’’ diyordu. Ceren Önder Kandemir ise babasına öfke duyanlara, babasının sözleriyle karşılık veriyordu: ‘‘Yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu, sakın içinde nefret biriktirme,’ diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın, ben hiç görmedim. Herhalde kalbine...’’


Sırrı Süreyya Önder…

Acılarla, haksızlıklarla ve zulümle geçmiş bir ömre bu kadar sevgiyi ve neşeyi nasıl sığdırabildin?

Siyasetin kirli ve kibirli dünyasında nasıl bu kadar temiz ve halka yakın durabildin?

Bencilliğin bunca teşvik edildiği, övüldüğü ve ödüllendirildiği bir çağda nasıl bu kadar fedakâr ve diğerkam kalabildin?

Bilginin çoğu zaman kibri doğurduğu bir zamanda; onca bilgiyi böyle derin bir mütevazılıkla nasıl taşıyabildin?



Hapishanede kaldığı dönemde kendisine işkence yapan Raci Tetik’le, Ekim 2012’de Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu öncülüğünde bir araya gelen Önder, konuyla ilgili Mehveş Evin’e verdiği röportajda: “Üzüntü duyduğunu bilseydim, topluma dönük kendi kişisel alanımda helalleşmeyi düşünebilirdim. Ama bırak onu, 'oğlum olsa ona da yapardım' noktasında duruyor. Böyle bir körleşme içindeler” diyordu.


Raci Tetik’te tıpkı Sırrı Süreyya Önder gibi yetim büyümüştü. Ancak o, bir işkenceciye dönüşmüştü. Peki, onları böylesine farklı kılan neydi? Şartlar ve koşullar mı, yakınlarında bulunan insanlar mı, yoksa acıyı yaşama, taşıma ve dönüştürme biçimleri mi?


Sırrı Süreyya Önder verdiği bir röportajda: ‘‘Hayat bir türküye sığacak kadar kısa’’ diyordu. Kaç insan türkü tadında yaşayabilir ki? Sen yaşadın. Şimdi o türkünün ezgileri bize ilham, renk ve ışık olsun, dilerim.






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.