Çocuk ve futbol
Çocuğuma karşı tamamen beklentisiz olmam mümkün mü?
Kendime her daim hatırlattığım ve üzerine sık sık düşündüğüm bir sorudur bu.
Genel olarak bizim hoşumuza gitsin ya da gitmesin; ona kendisi olabilmesi için özgür bir alan açmak, eylem ve davranışlarını eleştirilme ve yargılanma korkusu olmadan sergileyebilmesini sağlamak, zihnimize yerleşmiş o kolektif çocuk imajından ve gelecekte olmasını tahayyül ettiğimiz ‘‘örnek ve başarılı’’ yetişkin imajından, kendi zihnimizin ve toplumsal zihnin hapishanesinden kurtulmak…
Oğlumun son zamanlarda futbola olan ilgisini fark ettiğimde; bu soru yine zihnimi meşgul etmeye başladı: ‘‘Çocuğuma karşı tamamen beklentisiz olmam mümkün mü?’’
Çünkü futbolu sevmiyorum ve sanırım içten içe onun futbola gösterdiği ilgi beni rahatsız ediyor.
Fakat benim böyle hissediyor olmam; onun futbola olan ilgisini yok saymam, görmezden gelmem anlamına gelmiyor.
Her daim dile getirdiğim ve çok inandığım bir şey var ki; o da çocuğun bir yetişkine daima ayna olması ve şayet yetişkin o aynaya dikkatle ve korkmadan bakabilirse; kendisine dair birçok gerçeğin o aynadan tüm çıplaklığıyla yansıması. Bu durum; yetişkinin, kendisini iyileştirebilmesinin ve bu vasıtayla da ebeveynliğinin de her geçen gün daha da iyileşebilmesinin en eşsiz, en biricik yoludur kanaatimce.
Birlikte oynadığımız futbol görünümlü oyunları saymazsak; oğlum futbol maçlarını izlemeden ve futbol sohbetlerini dinlemeden büyüdü neredeyse. Fakat kalabalıklara karıştıkça; futbolu tanıdı ve sevdi.
Onun futbola olan sevgisini fark ettiğimde; futbola dair olumsuz hislerimi gözlemlemeye ve hislerimin kaynağına yönelik düşünmeye başladım.
Çocukluğumda farklı oyunlar oynamak istediğimiz alanlarda futbol maçlarının oynanması ve kafamıza çoğunlukla bilinçli olarak isabet ettirilen futbol topları, bu oyunu sevmeme ihtimalimiz göz ardı edilerek; futbolun sadece erkekler tarafından anlaşılabileceği ve oynanabileceğine dair söylemler, izlemek istemememize rağmen maruz kaldığımız futbol maçları, erkeklerin maç izlerken, kadınların onlara hizmet ettiği ev ortamlarına şahitlik etmek, futbol maçları izlerken gösterilen agresif tavırlar ve edilen küfürler, futbolcuların çoğunlukla tüketim ve zevk odaklı yaşam tarzları, yaşama dair herhangi bir şeye en ufacık bir ilgi göstermeyen bazı erkeklerin konu futbol olduğunda dikkat kesilmesi ve olumsuz haberlerin gündemden eksik olmadığı bir dünyada futbolun da tıpkı diziler gibi insanları uyuşturmanın bir yolu olduğunu düşünmem ve fanatizmin, kapitalizmin gölgesinde kalan futbol…
Futbolun sadece erkeklere özgü bir spor olduğu düşünülen o günlerden, kız çocuklarının da erkek çocuklarla birlikte futbol oynadığı ve en az erkekler kadar kadınların da futbolu sevebildiğine, kadın futbol takımlarının da sahalarda boy gösterdiğine şahitlik edebildiğimiz bugünlere…
Her şey değişip, dönüşebilir.
Düşüncelerim netleştiğinde; futbol hakkında yeniden yazacağım.
Düşünürken; bir futbol aşığı olan Albert Camus’un şu sözleri de hep hatırımda olacak sanırım: ‘‘Hayat ve ahlak hakkında bildiğim her şeyi futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.’’
YORUMLAR