Bir bahar temizliği...

Bahar temizliğim epey uzun sürdü. Ama uğraştığıma da değdi.


Çünkü, bir zamandır ihmal ettiğim pek çok şeyi, elden geçirmek gereken bir zamana gelmiş gibi hissediyordum kendimi.


Bana yük olan, her gözüm değdiğinde ‘yahu galiba burada bir yamukluk var, bir fazlalık’ dediğim her şey için ideal mevsime ulaşmışım meğer.


Aslında önemsiz gibi görünen çok şey biriktirmiştim heybede. Hiçbiri de kocaman şeyler değil aslında ama birikti mi bir arada büyük geliyor insanın gözüne.


Herkesinkiler gibi işte.


Kimin, zamanında dolaplara tıkıp epeydir gözden geçirmediği, dertop edilmiş yığınları yok ki?


Eksiklerse her zaman bir köşede tamamlanacakları zamanı zaten sabırla beklemekte... Onlarsız da olabildiğimi gördüğümden beri gönlüm huzurlu. Olanlara şükretmeyi öğretti bana hayat handiyse...


Gözümde büyümedi değil bu temizlik ama bir köşesinden de başladım işte...


Bir kez niyetine girince, elimi ilk attığım yerden hemen söküldü sıkışan her şey feraha dönmeye...


Aylardır, hatta bazıları yıllardır ‘beni ne zaman azat edeceksin’ diye gözümün içine bakan türlü türlü sıkıntılar, blokajlar,


bir türlü vazgeçemediğim ama bana sürekli sızlayan yaralardan başka bir şey vermeyen sözde yakınlıklar, özde bağımlılıklar,


o bağları neden bir türlü kopartmadığıma dair beynimi uzun zamandır kemiren soru işaretlerim, soru işaretlerim ve soru işaretlerim,


‘bu cümleleri defalarca kurdum, bir kez daha kurmasam da olur’ diye düşünürken bir yerlerden uçup gelen ve o kelimelerin sonuna yerleşen ünlemlerim,


hep virgül, hep virgül hadi yine bu sefer de bir virgül daha derken bir türlü koyamadığım noktalarım,


her şey ama her şey derlendi, toparlandı, temizlendi... oh...


yıllardır hep ‘biri gelir tamir eder’ sandığım, oysa hepsi sadece beni bekleyen öfkelerim, hayal kırıklıklarım,


yorgunluktan halim kalmayıp, ‘ biri bir gün siler ‘diyerek tek başıma akıttığım çipil çipil göz yaşlarım, ağıtlarım,


üzerinden çok zaman geçmiş olmasına rağmen hala söylenmeyi bekleyen sözcüklerim, suskunluklarım,


bir gün elbet bitiririm dediğim, yarım kalmış eskizlerim, taslaklarım,


hiç giyilmemiş ve bambaşka bir insanınmış gibi duran, belli ki asla giyilmeyecek kostümlerim, fazla yaklaşmasınlar da zarar vermesinler diye insanları şaşırtmak için kullandığım türlü türlü maskelerim,


hepsini ama hepsini derledim, toparladım, temizledim, paketledim, gönderdim... oh...


Tek başıma bana kalsa belki yine beceremezdim de, Hızır yetişti imdadıma...


‘Lütfen bana yardım eder misin?’ demeyi bu kez becerdim.


Teleğinin ucunda bir yelle birlikte esti geçti bir gece, sonra sabaha karşı yine uçup gitti, geldiği gibi sessizce... Sessizce.


Sabah bir uyandım ki tertemizim, her yer pırıl pırıl, tüm yüklerden kurtulmuşum, ışıl ışıl yüzüm gözüm. Gülümsedim.


Bütün gidenlerden kalansa bir kuş gibi pıtır pıtır atan kalbime gömülü minik bir sızı...


Ömrümün güzel yazı.


Hoşgeldin...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir sedef, kalemin hep güzel, bu bir başka türlü güzel...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.