Bu içerik Çocuk, Yetişkin ve Aile Terapisti Psikolog Ayben Ertem tarafından kaleme alınmıştır.
Özgür çocuklar yetiştirmek, onların hayal güçlerini, özgüvenlerini ve kişiliklerini özgürce geliştirmelerine imkân tanımak anlamına gelir. Ancak “özgürlük” kavramı, disiplin ve rehberlikten tamamen uzak bir ortam yaratmakla karıştırılmamalıdır. Çocukların sağlıklı ve dengeli bir biçimde büyümeleri için onlara hem keşfetme özgürlüğü sunmak hem de güvenli sınırlar çizmek son derece önemlidir. Bu, özellikle günümüzün dijital dünyasında, teknoloji kullanımında çok daha belirgin bir hâl aldı.
Özgürlük ve disiplin dengesi nasıl olmalı?
Öncelikle ebeveynler, “bırakalım çocuk ne isterse yapsın” yaklaşımının çocuğun bireysel gelişimi için tam anlamıyla doğru olmadığını bilmelidir. Çocuklar, kendilerini koruyacak, hata yapmalarına izin verirken aynı zamanda yol gösterecek bir rehberliğe her zaman ihtiyaç duyarlar. Bu rehberlik, onların özgüven kazanmalarına ve sorumluluk bilincine sahip olmalarına yardımcı olur. Sınırlar olmadan büyüyen çocuklarda ise iç disiplin eksik kalabildiğinden, hayal kırıklıklarına, düzensizliğe ve özgürlük kavramını yanlış yorumlamalarına sebep olabilir.
Teknoloji kullanımı
Günümüzde teknoloji, bilgiye erişimi kolaylaştırdığı gibi, ölçüsüz kullanım ya da uygun olmayan içeriklerle çocukların güvenliğini tehdit edebilecek bir alan hâline de gelebiliyor. Bu nedenle ebeveynlerin, çocukların internet ve dijital cihazları hangi amaçla kullandıklarını ve ne kadar zaman geçirdiklerini takip etmeleri çok mühimdir. Tamamen serbest bırakılmış bir çocuk, kısa vadede özgür hissetse de uzun vadede dijital ortamlarda zararlı içeriklerle karşılaşabilir veya bağımlılık gelişebilir.
Kontrol ve sorumluluk
Kontrol; her detayı denetlemek ve çocuğa nefes alacak alan bırakmamak değil, çocuğa kendini ifade edebileceği, başarısız olma hakkının da bulunduğu güvenli bir ortam sunarken, kritik alanlarda (örneğin teknoloji, sosyal medya, arkadaş seçimleri, temel güvenlik konuları) onun yanında ve gerektiğinde müdahale eder konumda olmaktır. Burada önemli olan, çocuğu “sıkı bir gözetim” altında tutmakla sağlıklı bir kontrolü birbirine karıştırmamaktır. Ebeveynin zaman zaman “neyi, neden kısıtladığını” çocuğa anlayabileceği şekilde açıklaması, bu kontrolün kabul edilmesini kolaylaştırır.
Model olmak
Çocuklar, en iyi öğrenmeyi ebeveynlerinin ve yakın çevrenin davranışlarını gözlemleyerek yaparlar. Dolayısıyla “Benim çocuğum çok fazla telefonda vakit geçirmesin” diyen bir ebeveyn, kendisi sürekli ekran başında olduğunda inandırıcılığını kaybeder. Teknoloji başta olmak üzere, sosyal ilişkiler, iletişim biçimi, özgürlük kavramı gibi alanlarda anne babalar çocuğa rol model olmalı; hem kendi davranışları hem de sözleriyle tutarlı olmalıdır.
Ebeveynlerin, “özgür çocuklar yetiştirme” iddiasıyla her konuyu tamamen çocuklara bırakmaları, gelişim süreçlerinde riskli durumlar yaratabilir. Öte yandan, uygun sınırlamalar ve rehberlik, çocukların özgüvenlerini törpülemek yerine güvenli ve anlamlı bir özgürlük alanı sunar. Özellikle teknoloji konusunda ebeveynlerin kontrollü davranması, çocukların sorumlu teknoloji kullanımını öğrenmesi bakımından çok kıymetlidir.
Sonuç olarak çocukları özgür bıraktığımız ölçüde güvenliğini sağlamak, rehberlik etmek ve gerektiğinde kontrollü bir şekilde müdahale etmek, sağlıklı bir yetiştirme yaklaşımının temelini oluşturur.
YORUMLAR