Ya sonra
Ölüme dair yazmaya çalışmak sanırım çok boş. Çünkü ölen ölümü anlatamıyor, ölmeyen ise zaten hiç bilmiyor. Sonuçta ölüme dair ne söylense boş aslında.
Ama ya kalanlar.
8 yaşındaki bir çocuğun babasının bir anda hayatından neden gidiverdiğini anlaması ne kadar da zor. Hele böylesi acılı bir şekilde.
6 yaşında, dayısının cenazesini herkesten ayrı bir köşede ağlayarak izleyen o küçücük kalp için o yalnızlık hissi ne kadar kalıcı olacak acaba? Etrafında yüzlerce insan olduğu bir anda bile bazen bugünkü yalnızlığını tekrar hissedecek mi? Bazen hiç farkında bile olmadan.
Elinde oğlunun birkaç gün sonraki sünnet davetiyeleri ile göçüp giden bir adamın çocuğu olmak, yıllar sonra bile zihinlerden çıkmayacak bir fotoğraf karesi olmak demek aslında. O küçük insan belki de ömür boyu o fotoğrafın içinde hapis hissedecek kendini.
4 aylık oğluyla hastane kapısında bekleyen genç anne, karnındaki 3 aylık bebeğinin babasının çıkanlar arasında bir türlü bulamayıp acısıyla karnındaki bebeyi oradan oraya sürükleyen genç kadın.
Ve tüm bunlara dair bizlerin yapabileceği her şey aslında çok sınırlı. Bir şey yapacaksak çok önce yapmalıydık.
Şimdi yardım kampanyaları zamanı. Herkes çok duyarlı görünüyor. Çocukları okutalım, ailelere maddi destek verelim, psikologlar gönderelim, yaralara merhem olalım diye bir seferberlik hali başladı.
Aynı Van depreminde olduğu gibi toplumun kenetlenmesi, birbiri için bir şeyler yapmak istemesi tabii ki çok olumlu.
Ama benzer dönemleri yaşamış pek çokları gibi benim de aklımda aynı sorular.
Bu ne kadar sürecek? Soma ne zamana kadar akıllarda kalacak? Aslında hala tam sayısını bilmediğimiz 302 kişinin ölüm yıldönümleri dışında Soma’da neler olacak? Gerçekten bir şeyler değişecek mi? Acılarını sarmak için seferber olunan bu ailelerin kapısını kim, ne zamana kadar çalacak?
Kafamızda tüm bu sorular olmasaydı bunun bir kaza olduğuna inanabilirdik belki. Ülkemizde insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu yaşayarak biliyor olmasak yine çok üzülürdük ama teselli olacak bir yanımız da olurdu.
Ama biliyoruz ki bu kez gerçekten bir şeyler değişmezse bir kaç ay sonra o acılı ailelerden birinin televizyonda ağlayarak ‘ giden gitti ve bir süre sonra Soma eski haline döndü, çocuklarım perişan’ deme ihtimali çok yüksek.
İşte bu ihtimal bazen ölümü tarif eden tek şey olabiliyor bizim için.
YORUMLAR