Dijital kölelik ve kişisel anksiyetem
Merhaba sevgili kardeşim,
Yazdın mı içinden geçtiğin zorlukları, kâğıda döktün mü NÖTR kalamadığın alanları? Valla ben on beş gündür aralıksız sabah yazıları yazıyorum (bu pratiği harika bir atölyeye borçluyum, onu da bir ara yazacağım) O kadar iyi geliyor ki… Zihnim nelerle dolu, görüyorum. Çünkü düşünmeden, elimi kâğıttan kaldırmadan üç dolu sayfa yazıyorum her sabah. Zihnin çöplüğüne bir güzel seyahat! Ve fark ettim ki, kafam bu aralar fena halde DİJİTAL KÖLELİK distopyasıyla dopdolu. Al sana bir itiraf işte! Endişeliyim… Hala içimde müthiş bir savaşçı arketipi tüm gücüyle savaşıyor. Yazıp, çizip savunmalar sıralamak, kendi hayali ve tezi için ikna çabalarında bulunmak istiyor.
İşte bu yüzden bu yazıyı biraz beklettim. Nefsimden çıkmasın yakıtı dedim. ÖZ’ümle SÖZ’üm BİR olsun dedim kardeşim. Biliyorsun ben ve birlikte çalıştığım herkes bir Yeryüzü Cenneti ütopyasının peşinde hizmetli. Bu da beni diğeriyle karşı karşıya getiriyor. Bu bir taraflılık hali olduğundan zaman zaman içimden taşan öfkeler oluyor. Karşıt senaryonun yani dijital kölelik distopyasının gerçekleşme ihtimali beni endişe bozukluğuna sürüklüyor. (Birini ütopya diyerek masumlaştırıp, güzel hayaller kurduruyor, diğerine distopya diyerek kötülüyorum, fark et! Ben farkındayım çünkü.)
Böyle anlarda ne mi yapıyorum?
Önce derin bir nefes alıyorum, sonra kendime soruyorum:
Sadece gözlemci olarak kalmak, okuduğun, düşündüğün şeylere çok fazla enerji akıtmamak nasıl mümkün? Farklı görüşleri, çatışan fikirleri aynı oranda anlamaya çalışmak için ne yapabilirim?
Bunu yapınca otomatikman geniş bir alan açılıyor, içimdeki çatışma son buluyor. Her düşünceyi ilginç birer bakış açısı olarak değerlendirebiliyorum. Sakinliyorum. Beni esir alan kötücül olduğunu düşündüğüm (çünkü ben öyle düşünüyorum, bir başkası için belki de iyi, bilemem) gelecek senaryoları bir bir kayboluyor. Kalbimde açılan genişlik alanıyla, geleceğimi yaratabileceğimi biliyorum. Ben güçlendikçe, etrafımdaki enerji alanının genişleyeceğini biliyorum. Güvensizliğim azalıyor ve yine büyük bir KENDİNE İNANÇ enerjisi yükseliyor.
Burası çok kıymetli kardeşim. Hayallerime açıldığım, genişlediğim yer... Sana da öneririm. Her gün ama her gün hayal etmeye zaman ayır. Kendin için, insanlık için düşlediğin şeyleri bir bir gözünün önüne getir. Gerçekmiş gibi yaşa. Yaz hatta! Biliyorsun zihin gerçekle, hayali ayırt edemez. Tekrarlarla öğrenir ve bir güzel gerçeklik yaratır. Burası çalışman ve azimli olman gereken yer, hatırla lütfen! Ve sonunda da en çok hayal edenlerin rüyaları çekim alanına girer. Kitlesel yaratım bu yüzden önemlidir. Ben de hep BİR’in ve BÜTÜN’ün hayrına diye dua ederim.
Canım Nihan kafandaki korkunç senaryo ne, canavarını tanıyor musun?
Biraz bana da empati yapabil diye sana eğitimini alıp, uzun yıllar içinde yer aldığım bilişim teknolojileri alanından bahsedeceğim. Bundaki niyetim, teknolojideki son gelişmeleri ve bu gelişmelerin felsefik olarak insanlığı yol ayrımına getirdiği noktayı tarafsız bir yerden anlatmak. Buradan benim kafamın nerelere doğru açılabildiğini görmeni istiyorum. Tabii bunun için çabalaman gerekecek, hazır olarak vermeyeceğim hiçbir şeyi.
Teknolojideki son gelişmeler o kadar sınırsız ve son elli yılın hayallerini aşar bir hale geldi ki tam bir eşikte duruyoruz. Robotik teknolojisi, genişletilmiş sanal gerçeklik, hologram teknolojisi ve de M2M iletişim birçok teknoloji takipçisi gibi benim ilgi alanlarım. Bir bakıma hayranım, bir bakıma da endişeliyim.
Haklı olarak teknoloji sever ve bilimin gidebileceği, sınırsız alanı düşleyen birçok zeki zihin, zaman zaman benim hayalimdeki doğal dünyayı tehdit ediyor. Nedeni de, o eşikte doğal insan neslinin sonuna gelmiş olma ihtimalinin bir köşede duruşu ve robot teknolojisinin yaygınlaştırılarak filmlerden/dizilerden gördüğün karanlık bilim kurgu dünyasının gerçekleştirilme ihtimalinin varlığı sevgili kardeşim.
Çünkü öyle bir zaman dilimine giriş yaptık ki önümüzdeki on yılda bugün bildiğin bir sürü meslek ortadan kalkarken yüzlerce yeni iş tanımı hayatımıza girecek. Fütüristtik yazıları okuyorsan neden bahsettiğimi biliyorsun.
Robotların sağlık, çevre, savunma ve aklıma gelmeyen sayısız sektörde kullanılmaya başlayacağı gerçeği beni geriyor. Çünkü böyle bir gerçeklik tasarımında “doğal insanın yeri nerede?” sorusu kafamı kurcalıyor. Şu an içinde yaşadığımız KONTROL ve BASKI’yı daha çok anlıyorum. Zihnimde bu senaryoyla ilgili çok kayıt var, bence bu senaryoyu düşleyenlerin de öyle. Ve işte pandemi, hepsinin üzerine tuz biber ekiyor bazen. George Orwell in müthiş romanı, 1984’ü anmadan geçemeyeceğim. Meraklandıysan, benim gibiler niye gergin diye düşünüyorsan ve okumamışsan hemen al lütfen bu romanı. Vakit kaybetmeden oku!
UMUT hiç yok mu?
Hiç UMUT olmaz olur mu? Tabii ki var ve her AN senin tarafından tekrar yaratılmayı bekliyor canım kardeşim. Ama UMUT bulmak, onu yayabilmek için okumalarını doğru yapmalı, bilgilenmelisin. Tehditleri, fırsatları, gelişim alanlarını ve kendi güçlü/güçsüz yanlarını bilmelisin. Bunun için kişisel gelişim yazıyorum ya ben. Gölgelerini bul, tanı onları; canavarını gör istiyorum. Bak kendiminkini yazdım.
Derin düşünürsen şayet içinde çok fazla sistem eleştirisi var, bugüne isyan var, özgürlük arayışı var. Var da var ama yerim dar hepsini yazamıyorum.
Şimdi etkili olana odaklanıyorum. Umudunu büyütmek ve umuttan, sevgiden oluşan bir dünya yaratabilmek için önce ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek gerekir. Aşağıya yazacağım araştırma alanlarında bilgilen istiyorum. (Araştırma yapabilmen için anahtar sözcükler bırakacağım) Hap bilgiyle hiçbir yere varamazsın. Hakikat bilgisinin içinde açılması için temiz bir niyetle bilgilenmeli, bilginin doğruluğunu teyit etmeli ve sentezler yapabilmelisin. Bunun için de farklı disiplinlerden okumalısın. Ne kadar emek, o kadar anlayış ve idrak…Bunu sana bir başkası veremez kardeşim, lütfen fark et!
“Yapay zeka ve robotlar- taşınabilir çipler- beden ve zihin kontrolü- transhümanizma, big data- blockchain tabanlı veri yönetim sistemleri-M2M teknolojiler- hologram teknolojisi- yenilenebilir enerji sistemleri, dijital para ve merkezi yönetim- ulus devletlerin sonu- sağlık sektöründe robotik- tek dünya devleti-üst akıl-yeni paradigma”
Bilgilendikten sonra ne yapacağım? Ya senin gibi endişeli olursam?
Hatırla evren sonsuz alternatifler sunar bize ve hangi potansiyelin gerçekleşeceği ile ilgili insanlığın kararı her zaman özgür irade dünyasının büyük bir parametresi olmuştur. Eğer sen de bilinçli bir yaratıcıysan okuyup anladıklarını, kalbinle idrak ettiklerini herkes için en hayırlı olacak şekliyle gerçekleştirmek için ne yapman gerektiğini bilirsin. Ve işte o zaman ROBOT lardan ayrılırsın. Yoksa demedi deme sonumuz dijital kölelik…Sistemli, merkezi kontrol ve totaliter rejimler.
Haa bir de benim henüz düşleyemediğim ikisinin ortası harika bir yer olabilir, hatta sonsuz sayıda başka alternatif… Hadi onu da sen düşle olur mu? Çeşitlilik işte bu yüzden güzel, farklı fikirlerle büyümek, doğruyu güzeli bulmak ve her defasında insani değerlerde buluşmak… Benim bilemediğimi senin bilmen ve bizim birlikte büyümemiz… Bir de “Cahillik mutluluktur” diyenler var ama sen onlardan değilsin. Sen arayanlardan, hakikatin peşinde kendini TAM etmek isteyenlerdensin. O yüzden buradasın. Bilenin, bilmeyene zekâtı var, hissediyorsun. Tam da bu yüzden çok seviliyorsun CAN kardeşim.
Bu sefer kendi korkularımdan yola çıkarak dünyayı değerlendirmeye çağırdım seni kardeşim. Umarım sen de kendi karanlıklarınla yüzleşir, daha güzel bir dünya için insana yakışır, doğayı ve doğalı ön plana koyan bir tutum sergilersin. En güzelini düşler, önce kendinle başlar, sonra etrafına ışık olursun.
Seni seviyorum,
İnsanlığa inanıyorum
Kardeşin Nihan
YORUMLAR