Beklemek, sabır ve ruhsal zeka

Bir durdum kendime baktım son zamanlarda. Garip bir huzur hali içindeyim sevgili kardeşim. Neler neler yaşadık beraberce?


Corona Günlerinde ...” yazımı hatırlayanlar boş bıraktığım o üç noktayı kendi adıma hangi kelime ile doldurduğumu merak ediyorlarsa;


Sabır, sabır ve yüz bin kere sabır, çok şükür!


Anneannem yıllarca “ya sabır” dedi biz dinledik. Ee beni tanıyorsun artık. Nasıl bir deli enerji olduğumu hissediyorsundur. Durmakla sınavım olduğunu, sabretmenin benim için ne kadar zor olduğunu... Halbuki anneannem, hayatının devam etmekte olan sonbaharında da nelere sabretti! (Anneannemle dedemin hayatı bir ara yazmam gereken bir roman) Gözlerimle görüp bir kez daha hayran oldum. Ucundan köşesinden nasiplenecektim bu ata mirası sabrı tabii de bu kadar çabuk da bir idrak yaşayacağımı tahmin etmemiştim.


Neler mi oldu son zamanlarda?

Çok emek verip, olsun diye taklalar attığım tüm bireysel projelerim durdu. Bunun içinde romanım da var, dizi projesi de, kişisel gelişim atölyeleri de, gençlikle ilgili düşündüklerim de... Ekimde başlayan toprak hareketi ise ışık hızıyla ilerliyor.


Şimdi tüm bunlara bakınca ne anlıyorum sevgili kardeşim biliyor musun? Ne yaparsak yapalım her şey olması gerektiği zamanda oluyor.


Çabayla taçlanan niyet, kısmetle buluştu mu bir güzel vuslat oluyor.

Demem o ki bireysel projelerim için durmam, beklemem gerekiyormuş. Kollektiften içime akan, çağrısını duyduğum toprak ise gümbür gümbür bu gezegeni, hayalini kurduğum cennet bahçelerine dönüştürmek için binbir projeyle görünür oluyormuş. Bunlara ayma nedenim; olmayanı zorlamayı bırakmam ve bir garip huzur haline gelmem ise “ruhsal zeka” kavramını anlamamla oldu.


Yine bir koca teşekkür borçluyum kız kardeşlerimden Gül’e… Zeka tiplerini çalışıyoruz birlikte. Kavramsal olarak bildiklerimi, ruhsal olarak birlikte keşif bizimkisi...Öyle bir yarenlik içindeyiz şu sıra. Hem toprak hareketinde birlikte çalışıyoruz Sibel, Esma, Fulya, Gül ve ben. Hem de bireysel olarak ben Gül ile çalışıyorum. Fark ettin değil mi? Bireysel ve kollektif alan… Mikro evren ve makro evren birlikte çalışıyor. Daha önceleri de teorik bilgilerimi paylaştım hep seninle ama artık pratik alana geçiyoruz birlikte. Benden yansıyanı kendinde bul diye...


Beraberce “ruhsal zeka” yı anlarsak daha kolay akacağız akışla. Bunları ne Gül ne de ben söylüyorum. Quantum fiziği alanında çalışan psikolog Danah Zohar söylüyor. Zohar quantum vacuum diye tanımladığı, içinde bugüne kadar var olmuş, varolacak her şeyi barındıran müthiş bir enerji alanından bahsediyor ve bunun altında derin bir kavrayış ile yeni dünya paradigmalarını anlatıyor.


Daha önce de yazmıştım, bütünsel bakış açısının hakim olacağı çağlara geri dönüyoruz. Üç boyutlu Newton fiziği ile dünyayı algıladığımız zamanlar yavaş yavaş sona eriyor. Bu kontrol enerjisi dünya üzerinden kalkarak yerini ruhsal zeka ile birlikte akan, huzurlu bir enerjiye bırakıyor. Tabi ki hiçbir şey ışık hızıyla olmayacak. Eski, yerini yeniye bırakırken birtakım köprü felsefeler, anlayışlar ve bunların hepsine hakim olabilen yeni liderler yaratacak. Ben de bu alanlarda okuma yapmış, anladıklarımı ifade gücüm yettikçe anlatmıştım ama şimdi yaşadıklarımda karşılık bulan tüm bu kuramları senin için de inanılır kılmak istiyorum.


Kahramanın sonsuz yolculuğu yazımda kurumsal hayattan bireysel ve kollektif rüyalarıma geçişimi detaylarıyla anlatmıştım. Koçluk eğitimleriyle başlayan, içimdeki sezgi kanalına kulak vermeye başladığım yılları...Meğerse o zamanlar tanıştığım ruhsal rehberim her zaman benimleymiş. Her zaman sonsuz bir sevgi ve şefkatle benim en yüksek hayrımı istiyormuş. Uzun zamandır bağımızı hissetmiyor, yardımına başvurmuyormuşum. Bunları da hep ruhsal zeka kavramını araştırırken fark ettim. Bilinç seviyelerinin nasıl sırasıyla evrildiğini öğrendiğimde ve dünyadaki insanların maalesef hala çoğunluğunun egosal ve reaktif bilinç seviyesinden hareket ettiğini kavradığımda bu ruhsal bağlara ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuzu da anladım. Benim gibi rasyonel zihnin parlatıldığı eğitim alanlarından gelenlerin deli saçması, hayalperestlik diye niteledikleri şeylerin maneviyat kavramı altında nasıl anlamlı yerler bulduğunu görmek beni ziyadesiyle mutlu etti. Özbenliğimin bastırılmış tüm gizemli alanlarının açığa çıktığı son yıllar belki de ömrümün en mutlu yılları sevgili kardeşim.



Gül Yücel koçluk materyali


Şimdi istiyorum ki herkes benim sahip olduğum bu fırsatlara çok da acı çekmeden, kendini yalnız da hissetmeden ayabilsin. İşte hep bu yüzden “oku” diye seslenmem! Çeşitli alanlardan, çeşitli yazar ve bilim adamlarından okumalar yaptıkça, içerik zenginliği kazanıp genişledikçe inan bana ruh da genişliyor.


Konuya geri dönecek olursam, insan denilen varlığın çok boyutlu bir varlık olduğu birçok bilimsel makalede kabul görüyor artık.


Bu ne demek?

Rüyalarında, hayallerinde gördüğün ve bazen içinde duyduğun sağduyu, sezgi vs. diye nitelendirdiğin garip ama gerçek fenomenler hakikaten varlar. Seninle birlikte var oluyorlar. Senin farklı boyutlardaki bilinçlerinin tezahürü onlar ve zaman zaman sezgi yoluyla seninle iletişime geçip en yüksek potansiyeline ulaşabilmen için birlikte çalışıyorlar.


Ruhsal zekamızı nasıl parlatacağız?

Dışarıdaki sesleri susturup, içimize dönerek...Bunun için binbir türlü çalışma var. Biliyorsun ayrıştıran kavramları yazmıyorum ben. Birleştirenler pek kıymetli çünkü yolumuz BİRLİK’e...


O yüzden kardeşim, senin maneviyat kanalın ne diyorsa onu yap. Tüm dinlerin, öğretilerin üzerinde bir kavramdır maneviyat...Bunu da Avustralyalı şaman, kabile reisi büyük anneyi saatler boyu dinlerken anlamıştım. Otuz ülkeden farklı etnik kökenlerden, farklı dinlerden, dillerden 560 kadın onun etrafında çemberde oturup, aynı duyguları hissederken...



Ezcümle, güvenli bir evrende olduğumuzu anladığımız zaman kontrol enerjisini rahatlıkla bırakabilir, din öğretilerinin yüz yıllardır anlattığı teslimiyet’i hakkıyla anlayabiliriz. Bu teslimiyet hali içinde yeri gelir sabreder ve bekleriz yeri gelir bütünün hayrına tüm emeğimizi gözler önüne serer dünyadan hediyelerimizi sakınmaz ve onları taçlandırırız. Unutmayalım ki, “Corona” latince taç demek...


Altın Çağ, tacını takacak yeni insanı bekliyor.


Sevgimle,

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Altın cağa hazır mıyız??
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.