Üç maymun gibi
Hayat her zaman insanın istediği ve planladığı gibi gitmeyebiliyor. İşte geçen hafta öyle bir günde, neler neler umarken birden ortalık karardı ve o karanlıkta kayboldum bir süre. Sonra baktım böyle olmayacak, silkelendim, toparlandım. Bir ben değildim zaten, benim gibi çok kişi vardı biliyordum.
O çok sıkıntılı günümde üç maymunu hatırladım. Görmüyorum, duymuyorum, söylemiyorum dedim içimden, rahatladım. Neden mi?
GÖRMÜYORUM: Evet, görmeyeceğim. Bakmaya değer güzellikte bir şey olmayınca uzun uzun seyretmemek gerek çirkinlikleri. Yoksa içimi karartır, ruhumu sıkar. Benim kafamda bambaşka şeyler var ve ben onlara odaklanmak istiyorum. Bugün manzaram kötüyse moralimi bozmama gerek yok. Hiç bir şey sonsuza kadar sürmez. Ben görmek istediklerimi çok iyi biliyorum, gerekirse beklerim.
Mesela inadına temiz yürekli,dürüst, mert insanları görmek istiyorum kalabalıklarda. Sonra, kolay kolay pes etmeyen, şartlar ne olursa olsun sevgi dolu ve doğru insan olmaktan vaz geçmeyen insanları... Ben iz bırakmış liderleri, her şey bitti sanılırken kazanılmış zaferleri görmek istiyorum gözlerimi çirkinliklere yumup. Atatürk’ün o zeki,keskin bakışlarını görmeliyim mesela en umutsuz zamanlarımda ve bana güç vermeli.
DUYMUYORUM: Kapıyorum kulaklarımı. Dahil olduğum sohbetleri de, televizyon programlarını da özenle seçmeye kararlıyım. Sinirlerimi bozmayacağım. Televizyonun uzaktan kumandasında en sevdiğim düğme belli mesela. Ekrandakinin ağzı oynuyor, ama ses birden yok oluyor ya, pek eğlenceli oluyor o halleri.
Neden ruhumu daraltayım? Bunun kime faydası olacak? Dinleyecek o kadar güzel şey varken... Mesela Uğur Dündar konuşsun, dinleyeyim. Ya da Fazıl Say piyano çalsın. Rahmetli Müşfik Kenter’in sesinden bir şiir dinleyeyim. Bana insan olduğumu, gücümü hatırlatan, ilham veren, yol gösteren, umut veren, mutluluk veren şeylere kulak kabartmalıyım. Gerisi gürültü kirliliği.
SÖYLEMİYORUM: Çünkü bazen konuşmak boş. Mesela morali bozukken bazı insanlar “Biz bittik artık”, “Bundan sonra iflah olmaz hiç bir şey” gibi sözler söylerler ve hava birden daha da bulutlanır. Umutsuzluğu giyerler üstlerine, yakışmaz ama çıkarmazlar da... İşte ben onu yapmak istemiyorum.
En zor zamanlarda bile mucizelere inanmayı seçiyorum. Her şeyin bir anda değişebildiğini, gün doğmadan neler doğacağını, çıkmayan candan umut kesilmeyeceğini söyleyemeyeceğim ortamlarda ağzımı açmıyorum, boş bulunup açmışsam da acele kapıyorum. “Söz gümüş ise sükut altındır” hesabı, bön bön bakıyorum.
Zaten konuşmak değil de bir şeyler yapmak gerekiyor zor zamanlarda. Herkesin üstüne düşen bir şeyler oluyor. Ben böyle şeylere kafa yormak istiyorum. Üç maymunun üçü de ayrı akıllıymış kanımca. Korktuklarından, çekindiklerinden, pes ettiklerinden değilmiş bence o halleri. Her şeyin bir zamanı olduğunu bildiklerinden oturmuş bir karar almışlar gibi geliyor bana. Hayat çok güzel ve her şey mümkün zira. Elbette inişler çıkışlar olacak. Kişi duruşunu belirlerse ve başı her zaman dik olursa çok konuşmasa da olur sanki.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR