2 Ocak Yengeç’te Dolunay: Evim neresi?
2 Ocak günü saat 05:23’te Yengeç burcunda yeni yılın ilk dolunayı gerçekleşecek. Önceki ve sonraki birkaç gün boyunca etkisi hissedilen dolunay zamanları davet vermek, sergi açmak, kutlamalara katılmak ve katılımın kalabalık olmasına öncelik vereceğiniz herhangi bir etkinlik düzenlemek için uygundur. Dolunay evresinde insanlar genel olarak heyecanlı, tepkili, öfkeli ve gergin olabilecekleri için organize edilen etkinliklere gösterilen ilgi yoğun olsa da her zaman olumlu yönde bir ilgi mümkün olmayabilir.
Ay’ın ortalama 28 günlük döngüsüyle kadınların menstrüasyon döngüsü paraleldir. Bu yüzden de Ay’ın değişen yüzleri tarih boyunca dişi, doğurgan, gebe, s ürekli değişen, gizemli ve sırlarla dolu bir sembol olarak benimsenmiştir. Ay, tahılın ekmeğe, kanın süte dönüşümüdür.
Dolunay fazı Ay ve Güneş’in sembolik karşıtlığıdır. Astrolojide Güneş yaşamın fiziksel yönünü ve bilinci Ay ise geceyi ve bilinçaltını simgeler. Bu yönüyle Ay, gecenin güneşi gibidir.
Her insanın içinde bir parça kadın bir parça erkek, biraz karanlık, biraz aydınlık, biraz da vahşilik vardır. İnsan biraz toprak, biraz ateş, biraz da denizdir. Bir tutam tuz, bir tutam kül ve rüzgardır. Zodyak’ın bütün burçlarından bir parçayı nüvemizde taşırız. İçimizde dışımızdakini taklit eden bir evren vardır. Kimse sadece siyah ve beyaz, iyi ya da kötü, hep doğru ve hep yanlış değildir. Karşıtlıklar yani gölgemiz olmadan var olamayız. İyi de kötü de insandandır. İnsan bazen bu karşıt güçlerle birlikte, bu güçlere karşı ya da bu güçlerin bir parçası olarak kendisini gerçekleştirir.
Dolunay evresi son iki haftadır yaşamış olduğumuz gelişmelere dair bir sonuç dönemidir. İki haftadır öncelik verdiğiniz, başladığınız, yüzleştiğiniz, düşündüğünüz, hissettiğiniz, haberdar olduğunuz, ifade ettiğiniz veya dile getiremediğiniz her neyse, dolunayın bu meseleye dair soru işaretlerini ortadan kaldıran, netleştiren, sisleri dağıtan bir etkisi vardır. Dolunay maskeleri yakan bir ateş gibi karanlığı aralar ve hakikati ortaya çıkarır.
Yengeç dolunayı temelde kendini güvende hissetme ihtiyacıyla ilgilidir. Eğer güven duymadığınız durumlar ve insanlar söz konusuysa, kaybetme ve reddedilme korkusu rüyalarınıza ve gündelik hayatınıza yansıyabilir. Dolunayda başkaları tarafından doyurulmayı, ilgi görmeyi beklemektense, kendini beslemenin –yemek dışında – farklı yollarını bulmak gerekir. Yengeç dolunayı evresinde sindirim sistemine bağlı ve hormonsal rahatsızlıklar artabilir. Aşırı şekerli gıdalara, kafeine ve alkole toleransımızın düşük olacağı bu evrede neyi tükettiğimizi doğru seçmemiz önemli. Zira midenin mutlulukla yakından ilgisi var.
Duygu Ustası Yengeç
Yengeç duygu merkezli düşünen ve harekete geçen bir burçtur. Tıpkı yöneticisi Ay gibi Yengeç’in duygu durumu da sürekli değişir. Doğum haritasında Yengeç dolunayının gerçekleşeceği ev, hangi konularda korumaya/korunmaya, güvenceye almaya, muhafaza etmeye, sığınmaya, maddi manevi doyuma ulaşmaya ihtiyaç duyduğumuzu açıklar. Evim ya da ailem dediğimiz insanlar ve yerler yine bu eve bakılarak yorumlanır. Örneğin 10. Evde Yengeç burcu varsa kişi çalıştığı yeri evi gibi görmeye eğilimlidir. Hatta evinden çalışan, evini ofis haline getiren, aile şirketi kuran veya aile işini devam ettiren biri olabilir. Dolunay 10. Evde kişiye kariyer konusunda hassasiyet, kendini garantiye alma ihtiyacı ve gerekliliği verebilir.
Dolunay haritasında Güneş ve Plüton arasında, bir hafta boyunca etkili olacak yakınlaşan bir kavuşum açısı var. Aile mirası konusunda ya da parasal yatırımlara dair endişeler verebilen bu açı, bir şirket, kurum ya da iktidarla ilgili iflas ihtimaline karşın artan psikolojik gerginliğin işareti sayılabilir. Bilhassa baba, patron, lider genel olarak otorite figürleriyle aranızda parasal yönde gerginlikler oluştuğunda size zarar veren bir güç savaşına girmemenizde fayda olabilir.
Yengeç burcundaki dolunay bizi kabuğumuzdan çıkmaya ve ailevi, toplumsal ilişkilerimiz aracılığıyla hayatımızla ilgili sorumluluk üstlenmeye zorlayan duygusal bir aşamadır. Ev ve iş arasında önceliklerimizi belirlememiz gerekebilir. Başkalarından sürekli bir destek beklentisi içerisine girmeden, kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak için çabalamak en doğru tercih olacaktır.
Evim neresi? Sorusunun yanıtını tehlikeden uzakta, güvende hissettiğimiz, ihtiyaçlarımızı giderebildiğimiz yerlerde ararken genelde ev dediğimiz yerin aslında karşılıklı beslendiğimiz, sevgi, dürüstlük, ilgi ve destek gördüğümüz insanlarla ilişkilerimiz olduğunu gözden kaçırabiliyoruz. Evim neresi sorusunun ardında çok kırılgan bir gerçeklik var. Zira ait olduğu yerin arayışındaki herkes aslında bir ailenin gereksiniminden yola çıkıyor. En kusurlu olduğumuz zamanlarda bile yanımızda olacak, arkamızı kollayacak ve bizi asla seçim yapmak zorunda bırakmayacak kadar çok sevecek insanlara ihtiyaç duyuyoruz. Aileyi aile yapan şey evlilik, doğum sertifikası ya da boşanma kağıtlarında tanımlanan, birleşen veya bu anlaşmalar bozulduğunda yok olan bir şey değil. Aile olan insanları birbirinden ayıracak ya da insanları bir aile haline getirecek ipler yüreğimizin içinde. İnsanlarla aramızdaki bu ipler koptuğunda kan bağına rağmen artık bir aile olmayabiliriz. İçine doğduğumuz, böylelikle içimize doğan seçme şansımızın olmadığı ve diğer taraftan seçtiğimiz ailelerimizi araya binlerce kilometre mesafe koyarak ardımızda bırakabiliriz. Fakat tüm bu insanlar kalbimizde, zihnimizde ve vicdanımızda yaşamaya devam ederler. Çünkü biz sadece bir dünyada yaşamayız, bir dünya da bizim içimizde yaşar. Bu yüzden de ev bir yer değil, seçtiğimiz ve sevdiğimiz insanlardır.
Yeni yılı büyük dileklerle değil, umutla karşılıyorum. Çünkü ancak yüreğimizde yeşeren umudun gücüyle yaşam çiçeklenir.
Cesaret ve umutla
YORUMLAR