Basit yaşama sanatı
Hayatınıza biraz Zen katmaya ne dersiniz?
Zen yaşam denince aklınıza ne geliyor?
Benim ilk aklıma gelen dinginlik. Bu yüzden bir Zen Budist Rahibi olan Shunmuyo Masuno’nun yazdığı Basit Yaşama Sanatı kitabını ayrı bir merakla okudum. Kitap basit yaşama üzerine 100 öneriden oluşuyor.
Aslında bu kitabı geçen yıl eve ilk kapandığımız dönemde okumuştum ama şu aralar okulların açılması ve hayatın yoğunlaşmasıyla bir daha üzerinden geçeyim dedim. Okurken de size özellikle aktarmak istediklerim çıktı. Bu yüzden değerli 100 öneri arasından 5 tanesini sizin için seçtim. Birkaç alıntıda kısa ama anlaşılır şekilde size aktarabilmek için anlamı bozmadan 2 cümleyi birleştirdiğim oldu.
- Özellikle işlerin en yoğun ve en karmaşık olduğu dönemde her zamankinden 15 dk erken kalkmayı deneyin. Omurganızı esnetin, yavaşça nefes alın. Dinginleşin. (Benim notum: Vaktim yok dediğimiz zamanlarda inadına kendimize vakit ayırmayı hatırlatıyor. Amaç kendi kabımızı doldurabilmek, sakince ilerleyebilmek)
- İhtiyacınız olmayanları elden çıkarın. Basit yaşamak aynı zamanda fiziksel ve zihinsel yüklerinizden kurtulmak anlamına gelir. Bağlılıklarınızı kopardığınızda hayatınıza yeni bir bolluk ve bereket akacak. (Benim notum: sadeleşin, sadeleşin, sadeleşin)
- Masanızın üzerini temizleyin. Günün işlerini bitirmeden evvel masasının üzerini temizleyip toplayanların beyni daha dinlenmiş oluyor. (Benim notum: Bu konuda hep aklıma yıllar önce okuduğum bir alıntı gelir. Bu alıntıda yazar masası dağınık bir çalışanı neşteri vs dağılmış bir cerrahla karşılaştırır ve sorar: O cerraha güvenmiyorsanız bu çalışana neden güvenesiniz?)
- Sadelik işe yaramayan şeyleri ayıklamaktan ibarettir. Bir şey gerçekten lazım mı karar verin, eğer lazımsa ona iyi bakın. (Benim notum: Vivienne Westwood’u hatırlayalım: Az al, iyi seç ve uzun süre kullan)
- Değişimin güzelliğini bulun. Her şey daimi bir akış halindedir. Bu değişimlerde korkacak hiçbir şey yoktur. İçindeki güzelliği ve umudu görün. (Benim notum: Değişime açık olun. Bazen sade yaşamın önündeki en büyük engel kendimiz oluyoruz, 'yeni bir ben nasıl olur?' diye çekinebiliyoruz.)
Siz de kitaplarınızı paylaşıyor musunuz? Birinin okuduğu sayfalarda gezinmeyi mi yoksa yeni alınmış bir kitabın taze kokusunu mu daha çok seviyorsunuz?
YORUMLAR