Bahar, çiçek ve doğayla uyum…

Baharın geldiğini nasıl anlıyorsunuz?


Hırkayla dışarı çıkıldığı zaman mı? Birkaç çiçek açmış ağaç mı? Yoksa yol kenarındaki sarı sarı parlayan hindibalar, papatyalar mı söylüyor baharın geldiğini?


Doğadan, yeşillikten ne kadar uzak olursak olalım, aslında içimizde bütün bu döngüleri takip eden bir mekanizma var. Biz nasıl işlediğine dikkat etmesek bile o işliyor. Ruh halimiz, sağlığımız, düşüncelerimiz; tam anlamıyla etkileniyoruz bu doğal döngülerden.


İstanbul’da yaşadığım zamanlarda, mevsimlerin değişimiyle ilgili küçük işaretler beni öylesine heyecanlandırırdı ki…


Bir leylek görsem, bir çiçek koklasam, bir yaprak düşse önüme iki gün anlatırdım! Bu aşırı heyecan mevsimleri takip etmeye müsait olmayan şehir hayatının bir tür yan etkisiydi aslında. Onlarla ne yapacağımı bilmediğim işaretler gördüğümde elim ayağım birbirine karışıyordu işte…


İki yıldır küçük şehirde yaşıyorum. Yavaşladım, acelem yok, evimin balkonundan tarlalar gözüküyor.


Şimdi bir yerlerde oturup, hiçbir şey yapmadan bu geçişlerin, mevsimlerin ve zamanın tadını çıkarabiliyorum. Böyle anlıyorum dünyadaki değişimlerle paralel giden kişisel değişimimi ve dönüşümümü. Etkilendiğimiz döngülerin farkına varınca bu değişimleri kontrol edebilmek, dahası bunlardan en verimli şekilde faydalanabilmek çok daha kolay oluyor.


Ama fark ettiklerim arasında en ilginç olanı, bu döngüyle olan doğal uyumumu fark etmekte çok geç kalmış olduğumdu.


Ben şehirdeyken de, kalabalıktayken de, iş hayatındayken de mevsimler, ay ve diğer her şey, tüm doğa, zaten etkiliyordu benim yaşantımı. Zaten bir uyum içerisindeyiz, öyle ya da böyle.


Dinlememişim yeterince. Şimdi belki de ilk kez böylesi bir keyifle baharı izliyorum.

Bahar ayları demek filizlenmek, çoğalmak, çiçek açmak demek. Bütün dünya, bütün canlılar buna uygun davranıyor da biz hangi akla hizmet kendimizi dışına tutuyoruz bu döngünün?


**

Fark edin. Basitçe başlayın. Bir bitki alın, balkonunuza, bahçenize, apartmanın önüne; bir yerlere ekin. Sonbaharda çiçeklerine veda edin ve tohumların düşmesine izin verin. Kış boyunca tohumların düştüğü bölgeyi koruyun ve bir sonraki baharda yeniden büyümesini izleyin. Yavaşça. Hepsi tam zamanında olurken kendi zamanınızı düşünün.


**

Şehirde olmak demek doğadan uzak olmak demek değil. Doğanın doğrudan parçaları olarak onunla sürekli etkileşim halindeyiz. O hayal ettiğimiz minik bahçeli eve yerleşmeden önce de doğayla uyum içinde yaşamayı başarabiliriz. Sadece biraz yavaşlayabilmek gerek, yoksa mevsimler ve döngüler bize her şekilde kendini fark ettirmenin bir yolunu bulacaklardır.


Rüyalarımızda, içimizde isim veremediğimiz bir yerlerde vahşi doğamız bizi izliyor ve kıstırıldığı köşede biraz daha beslenebilmeyi bekliyor sadece. Basit bir saksı bitkisinde, bir sokak kedisinin gözlerinde ya da şehir kalabalığını seyrettiğiniz bilmem kaçıncı katın penceresinde; onu görebilmek için baktığınız her yerde size seslenmeye hazır olacak.


Siz yeter ki dinlemeye hazır olun.


Neleri gözden kaçırdığınızı, kendinizde en çok neleri ihmal ettiğinizi; bilmek istediğiniz kim bilir daha neler söyleyecek size…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.