Gelin-kayınvalide çekişmeleri



Bir yaz gecesi aile üyeleri evlerinin damında uyuyorlarmış. Anne, oğlu ile kabullenmekte zorlandığı gelininin birbirine sarılarak uyuduğunu görünce çok rahatsız olmuş. Bu durumda dayanamayarak onları uyandırmış ve bağırmış: “Bu sıcakta nasıl birbirinize sarılarak yatabiliyorsunuz? Bu sağlıksız ve tehlikeli.” Damın diğer köşesinde ise kadının kızı ve damadı birbirlerinden en az yarım metre uzaklıkta uyuyorlarmış. Anne onları yavaşça uyandırarak, “Yavrularım, bu serin havada nasıl bu şekilde ayrı ayrı yatarsınız? Neden birbirinizi ısıtmıyorsunuz?” demiş. Bunu duyan gelin oturmuş ve yüksek sesle dua eder gibi şunları söylemiş: “Allah’ım sen nelere kadirsin! Bir damda bu kadar değişken iklim!”


Gelin-kayınvalide çekişmeleri asırlardır hemen hemen tüm kültürlerde kedini gösteren bir durumdur. Evlilik gerçekleştiği zaman, ailelerin bu yeni durumu ve aileye yeni katılan fertleri kabullenmeleri zaman almaktadır. Genellikle faklı yaşam tarzları ve aile geleneklerinden gelen iki kişinin birbiri ile uyumlanması, kişiliklerinin dengelenmesi yeterince zorken, buna aile büyüklerinin istekleri, kişilik yapıları da eklenince ortaya çatışmaların çıkması kaçınılmaz hale gelmektedir. Hatta pek çok evlilik bu nedenle bitmektedir. Çatışmalar kaçınılmazdır, ancak çözümlenebilmeleri mümkündür. Gelin ve kayınvalide çatışmalarını çözümsüz gibi kılan şey aradaki güç kullanma savaşıdır. Genelde iki kadın arasındaki bu güç savaşları evlilikleri olumsuz etkilemeye başlar. Güç kullanmak, iletişimi yok eder. Birbirini kabul edememe, karşı tarafı anlayamama, kendi dediğini bir şekilde zorla kabul ettirmeye çalışma, kendi değerlerinin doğru olduğuna inanıp, onları karşı tarafa empoze etmeye çalışma en çok kullanılan güç kullanma biçimleridir.

Güç kullanma durumlarında, her iki tarafta da, kızgınlık, kırgınlık, düşmanlık, nefret, utanç, hayal kırıklığı, korku, kaygı, huzursuzluk, değersizlik, ruhsal çöküntü, inatçılık ve yarışma gibi pek çok olumsuz duygu oluşmaktadır. Kişiler de bu duygularla baş etmek için, isyan, direnme, meydan okuma, karşı koyma, gibi pek çok olumsuz davranışları sergilemeye başlamaktadır. Bir erkek için hayatında en önem taşıyan iki kadın arasındaki bu çatışma gerçekten onu zorlayacak bir durum yaratır. Dengenin kurulması erkekten beklenir. Ancak başka iki kişi arasında olan bu çatışma ve güç yarışının üçüncü bir kişi tarafından dengelenmesi imkânsız gibidir. Erkeğin müdahaleleri olsa da bu gene de taraflardan birinin kendi haksızlığa uğramış hissetmesiyle birlikte uzun vadede çözüme ulaşmaz.

Gelin kayınvalide çatışmaları için çözüm önerileri:

*Hiçbir zaman eşinizi, siz ya da annesi arasında bir tercih yapmasını gerektirecek bir konumda bırakmayın. Onu tartışmalarınızda hâkim rolüne sokmayın. Haklıyı haksızı ayırt etmesini istemeyin. Hiç bir erkek böyle bir tercihi yapamaz. Bir tarafta eşi, bir tarafta annesi vardır. Böyle bir durumda erkek arada kalmakta ve baskı hissetmektedir. Bu da sizin ilişkinize olumsuz olarak yansıyacaktır.


*Geçmişte olup bitenleri bugününüze yansıtmayın. Pek çok kişi geçmişte uğradığı haksızlıklarına odaklanarak, bugününü yaşayamamakta, kendini ve eşini, hatta çocuklarını da olumsuz düşüncelerle etkilemektedir. Her gün yeni bir gündür ve her gün aslında yeniden başlamak için size olanak tanır. Olumsuz düşüncelerinizi bir kenara bırakın ve yeniden başlayın.


*Her zaman yaptığınız davranışları tekrar ederek, değişik sonuç almayı beklemeyin. Kısırdöngüler yaratılmış ilişkilerin dışına çıkabilmek için farklı bir şeyler yapmak gereklidir. Bunları bulun ve onlara odaklanın.


*Güç yarışı yerine, kayınvalidenizle, eşit bir seviyede iletişim kurmaya çaba gösterin. Söylediklerini dinleyin. Dinlemeniz hak verdiğiniz ya da her dediğini uygulayacağınız anlamına gelmez. “Seni anlıyorum” mesajı çok yerde işe yaramaktadır. Siz dinlemeye başladığınızda bir süre sonra onun da sizi dinlemeye başlayacağını göreceksiniz. Hayatınızdaki insanlarla ortak olduğunuz düşünceler gibi farklı düşünceleriniz de olacaktır. Bunları yarış haline dönüştürmeyin. “Sen haksızsın, ben haklıyım, kimin düşüncesi doğru” yaklaşımları hiç kimseyi bir yere götürmez. Hayatın her noktasında farklı inanç ve düşünceler vardır. Olduğu gibi kabullenme, anlamaya çalışma ve dinleme önemlidir. Ve her ne olursa olsun ilişkilerinizi belli bir çerçevede tutun. İlişkilerde mutlaka sevgi ve saygıya dayalı sınırlar olmalıdır.


*Aile büyüklerinin çocuklarının evliliklerinin yolunda gitmesi için, artık yeni bir aile kurulduğunun farkına varması ve bu ailenin bir özeli olduğunu hatırlaması gereklidir. Çiftler aile büyüklerini kırmadan bunu onlara hatırlatmalıdır. Çocuklarımızın artık “bizim çocuğumuz” değil “farklı inançları, düşünceleri, yaşam tarzları olan birer yetişkinler” olduğunu kavramalıyız. Ve çiftler de birer yetişkin olduklarını ailelerine hissettirmelidir. Bunu onlarla iletişimizi bozarak yapmak zorunda değiliz. Kendinizi onlara ifade edin. Hissettiklerinizi anlatın. Cümlelerinizi “sen şöylesin, böylesin yerine ben böyle hissediyorum şeklinde kurun.” Eşinizin ailesi ile bir savaş meydanında değilsiniz.


*Birbirini dışlamak yerine, ortak hareket edebileceğiniz durumları belirleyin. Birbirinizin düşmanı değilsiniz. Ortak hissetmediğiniz fikirlerde ise, kendi hayatınızı ve fikirlerinizi yaşamaya devam edin. Bunları birilerinin gözüne sokmak zorunda değilsiniz. Eleştirildiğinizde buna aldırmamayı öğrenin. Hiç kimse birbirinin hayatını yaşamak zorunda değildir. Bu konuda kararlı tutumunuzu sürdürdüğünüzde, karşınızdakini kırmadan, onlarla çatışmadan doğru bildiğinizi yapmaya devam ettiğinizde, bir süre sonra onların da kabullenmek durumunda kalacaklarını göreceksiniz. Yeter ki sabır gösterin.


*Genelde en çok görülen çatışma durumlarından biri de çocuk yetiştirme konusundaki görüş ayrılıklarıdır. Çocuklarınızı büyütürken onlardan yardım aldığınız sürece bu çatışma kaçınılmazdır. Eğer çocuklarınızı kedi hayat görüşünüz doğrultusunda büyütmek istiyorsanız, profesyonel kurumlar (okul öncesi eğitim kurumları) ile işbirliği yaparak büyütün. Çocuğunuzun onlarla sevgi alışverişi olacağı ve olması gerektiğini unutmayın. Kendi kaygı ve korkularınızı, kızgınlıklarınızı asla çocuklarınıza yansıtmayın. Çocuğun bakım ve eğitim işlerini kendiniz profesyonelce çözdükten sonra, onlarla olan ilişkilerini de sağlayın. Bu asgari olarak sağlandığında fazla sorun çıkmaz. Ama çocuğunuzun tam gün sorumluluğunu ona verdiyseniz, o kendi düşünceleri doğrultusunda davranmakta haklıdır. Bu durumda da en fazla etkilenecek kişi çocuktur. İki farklı düşünce arasında bocalayan ve kafası karışan pek çok çocuk olumsuz davranışlara yönelmektedir. Siz çekirdek aile yapınızı koruyup, çocuğunuzun eğitimini profesyoneller ile gerçekleştirip, çocuğun çevresi ve akrabalık ilişkilerini de güçlendirmek için, zaman zaman buna yer verirseniz, her şey daha dengeli olur.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.