Çocuklarımıza sınır koymalı mıyız? Nasıl?

Çocuklar güven duyabilmek için, çevrelerindeki kuralları bilmeye ve anlamaya ihtiyaç duyarlar. Aslında bu hepimiz için de geçerlidir. Bir şey yaptıklarında neler olabileceğini, ne tepki alabileceklerini, nerede durmaları gerektiğini sürekli sınarlar ve bu yolla da öğrenirler.


Eğer çocuğumuza verdiğimiz mesajlarımız bu anlamda net değilse, yani “hayırlarımız, evet” manasına geliyorsa, durum onlar için iyice karmaşık hale gelir.


Düşünün ki bir eşya monte etmek istiyorsunuz ve elinizde bunun tarifi yok. Kafanız ne kadar karışır değil mi? Sürekli takıp çıkarıp denemek zorunda kalırsınız. Hiçbir şeyden emin olamazsınız. Sınırları etkili olarak belirlenmeyen çocukların da yaşadıkları buna benzer.


Çocuklar soyut düşünemediklerinden “net” mesajlara ihtiyaç duyarlar. Ama verdiğiniz mesajın arkasında değilseniz, sürekli fikir değiştiriyor, yöntem değiştiriyor ve istikrarsız davranıyorsanız, çocuk da aynen sizin bu “belirsizlik” mesajınızı algılayacağından, o da belirsiz davranır.


Çoğu anne babanın otorite kuramamaktan şikâyet ettiklerini biliyoruz.


Çocuklar aslında kurallara değil, onları net olarak anlayamadıklarından ve ortaya konuş biçimlerinden dolayı itiraz ederler.


Çoğu kez evde söz dinlemeyen çocuk, okulda dinler. Kurallara uyar. Bunun nedeni, okullarda belirli bir düzenin oluşu ve çocuğun da bunu rahat kavrayabilmesidir.


Çocuklarımıza koyduğumuz sınırlar, onların hareketlerini, öğrenme meraklarını, seçim haklarını, kişilik gelişimlerini engelleyecek biçimde olmamalıdır.


Çocuklarımıza seçenek sunarak onlar içinden seçim yapmalarını sağlamalıyız. Ama seçeneklerimiz de sınırlı olmalıdır. Örneğin, “Bu gün yumurta yeme günümüz, omlet mi, haşlanmış mı yersin? İkisinden birini seçebilirsin.” şeklinde göstereceğimiz yaklaşım, onun seçim yaparak, kendi kararlarını kendi verdiğini hissedebilmesine yardımcı olacaktır.


Ödül ve ceza yöntemleri çoğu kez işe yaramaz. Aileler dengesiz biçimde bu yöntemler arasında gidip gelirler. Bu da durumu daha karmaşık hale getirir. Tehditler, vaaz vermeler, öğütler, ikna etmeye çalışmalar etkisi olmayan yöntemlerdir.


Çocuğunuzun kişiliğini yok etmeden, kesin sınırlar koymayı ve davranışlarınızla bunun arkasında olmayı öğrendiğinizde, kurallar işlemeye başlayacaktır. Eğer bu gün yumurta yeme günü deyip, arkasından, istedi diye tost yapıp veriyorsak, çocuğumuza verdiğimiz mesaj, “konulan kurallar hiç de önemli değildir” olacaktır.


Odanı topla deyip, arkasından biz girip topluyorsak, aynı şekilde “benim dediklerim önemli değil, senin yapman şart değil, ben nasılsa yaparım” mesajı vermiş oluyoruz.


Onlarla inatlaşmadan, özsaygılarını yitirmelerine sebep olmadan, belirli şeyleri yapabilmemiz için bazı kuralların olduğunu anlamalarını sağlarsak, hayatı kolaylaştırmış oluruz. Onlar da bunları benimser ve uyar.


Önümüzde sonsuz sayıda seçenek varsa kafamız çok karışır. Çevremizde gördüğümüz çocukların çoğu, ebeveynlerinden daha fazla güç ve kontrol sahibidir.


Bu son derece rahatsız edici bir durumdur.


Çocuklar açısında da ebeveynlerine güven duymalarını engelleyecek bir tutumdur.


Çocuklar anne babalarının onlar için doğru kararları alabileceklerini, sürekli bir güven duygusu yaratabileceklerini bilmek ve yaşamak isterler. Bu da ebeveynin kararlı, tutarlı davranışları ile sağlanır.


Çocukların kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerekli sınırları doğru bir şekilde belirleyip, onları en iyi şekilde yönlendirmeliyiz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.