Dijital dünyada ebeveyn olmak

“Eğer Facebook bir ülke olsaydı Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın 3. büyük nüfusuna sahip olurdu” diye yazdım dün… Sosyal ağların içine doğan çocuklarımızın teknolojinin nimetlerinden faydalanması ama tehditlerinden uzak durmasının yollarını göstermek, zamane ebeveynlerinin öncelikleri arasında geliyor… Daha önceki hiçbir neslin uğraşmadığı bir problemler silsilesi var önümüzde… Yüz yüze iletişim, yerini dijital iletişime bırakıyor.

“Facebook Çağında Çocuk Yetiştirmek” kitabının yazarı James P.Steyer online iletişimin risklerini ilişkiler, dikkat-bağımlılık ve mahremiyet başlıklarında inceliyor kitabında… Yapılan araştırmalara göre dijital medya dikkatimizi birbirimize ve hatta kendi düşüncelerimize verebilme becerimizi etkiliyor. Sürekli bağlantıda geçen hayatlarımız insan ilişkilerine zarar verirken yaşadığımız duygusal stres her geçen gün artıyor…


Son 20-30 yıl içinde çocuklara konulan DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) tanısının artmasında dijital medyanın çocukların beyinlerini aşırı uyarmasının sebep olduğu belirtiliyor. Dünyanın önde gelen üniversitelerinin öğretmenleri, öğrencilerin sadece birkaç yıl öncesine göre konsantre olma, mantıklı düşünme ve bilgiyi analiz etme kapasitelerinin azaldığından şikâyet ediyorlar…

Az medya daha mutlu çocuk

Bu kadar çok negatif sonuca rağmen dijital yaşam gittikçe daha çok insanı kapsıyor ve bundan azade olabilmenin yolu da gözükmüyor. Steyer’e göre ebeveynler olarak sorumluluğumuz çocuklarımızın sanal ortamda doğru seçimler yapmalarına yardımcı olmak. Onların dijital hayatlarında olup bitenleri bilmeli, gördükleri ve karşılaştıkları görüntü ve mesajları mantıklı bir biçimde değerlendirmeyi öğretmeliyiz. Ayrıca küçük yaşlardan itibaren bazı medya ve teknolojilere erişimlerini sınırlandırmamız gerekiyor. Araştırmalara göre medyaya daha az zaman ayıran çocuklar okulda daha iyi notlar almakla kalmıyor, hayatlarından da daha memnun oluyorlar.

Çarpıcı araştırmalar



Stanford Üniversitesi’nden Clifford Nass’ın yürüttüğü bir araştırmada yaşları 8-12 arasında değişen 3500 kız çocuğunun medya kullanımları ve yüz yüze iletişim becerileri arasındaki ilişki incelenmiş. Sonuç olarak çok fazla mesajlaşmanın, sosyal ağlarda vakit geçirmenin kız çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimini olumsuz etkilediği ortaya çıkmış.

Bu araştırmadan ortaya çıkan başka bir sonuç ise Facebook’ta kızların kendilerini aşırı zayıf gösterme eğiliminde olmaları… Birilerinin kendisini beğenmesi üzerine kurulu bu baskı kız çocuklarında yeme bozukluklarına kadar varan psikolojik sıkıntılara sebep oluyor…

3000 çocuğun iki yıl boyunca incelendiği bir araştırmada video oyunlarına çok fazla zaman ayıran ergenlerin kaygı, sosyal korku ve depresyondan çok daha fazla etkilendikleri sonucu çıkmış… Başka bir araştırmada 1-3 yaş arasındaki çocukların gün içinde TV izledikleri her saat 7 yaşına geldiklerinde dikkat eksikliği sorunu yaşama risklerini yüzde 10 artırıyor.

İbretlik bir örnek:

Dijital medya sayesinde yeni kimlikler yaratmak ve bununla dünyada önünde ekran olan herkese ulaşmak da mümkün… Bazı durumlarda çok işe yarayabilen bu fonksiyon bazı durumlarda ise felakete yol açabiliyor… 14 yaşındaki Kiki’nin öyküsü bu felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor… Kiki 14 yaşında bir kız çocuğu, pek fazla sosyal hayatı yok, vaktinin çoğu evde, bilgisayar başında ve ebeveyn denetimi olmadan geçiyor. Kendine bir myspace sayfası yaratıyor Kiki. Bu sayfada kendi çektiği seksi fotoğraflarını yayınlıyor… Kısa sürede internet şöhretine erişiyor ama sanal dünyada yarattığı bu imaj kendisine saldırgan tepkiler olarak geri dönüyor…


Bu vesileyle tanıştığı bir adamla sevgili olan Kiki’nin fenomenlik macerası cinsel tacizle sona eriyor; ya da sona eriyor mu? Başkaları tarafından izlenmek, eğenilmek, takip edilmek gençler arasında önemli bir popülerlik simgesi… Onlar kendi başarılarını çektikleri ilgiyle ölçüyorlar… Bunun sonuçları hakkında ise hiçbir bilgileri yok… Veriler, çocukların ve gençlerin internet ortamında “sapık yetişkinler” tarafından değil daha çok kendi akranları tarafından zorbalık ve tacize uğradığını ortaya koyuyor…


Yazının burasına kadar geldiyseniz çoktan içiniz şişmiştir sanırım… İnanın bende de durum aynı. Şimdi çocuklarımızı bu nahoş etkilerden nasıl sakınırız biraz ondan bahsedelim.

0-2 yaş arasına dikkat

Bazı ebeveynler 0-2 yaş arasındaki çocuklarının teknolojik cihazları kullanma becerilerine hayran oluyorlar… Çocukların tabletler, bilgisayar ya da cep telefonu kullanırken çekilen videolarını Youtube’a koyarak bu konudaki gururlarını paylaşıyorlar…


Lakin 0-2 yaş arasında teknolojiyi kullanıyor olmak çocuğunuzun zekâsını göstermiyor sevgili anne babalar; tam tersi onun geliştirme potansiyeli olan becerileri baltalanıyor…


Bebeklerin beyinleri canlı ve insani etkileşimle öğrenmek üzere tasarlanmış ve ekranlara bakmak beyindeki bu düzeneğin gelişmesine engel oluyor… Küçük çocuklar ekranlardan hiçbir şey öğrenmiyorlar, hatta öğrenme hızları yavaşlıyor. Dijital cihazların bebeklerin beyin gelişimini artırdığına dair bir inancınız varsa eğer bu inanç milyonlarca liralık ürünü sizlere satmak için uğraşan pazarlamacıların sayesinde gelişti…


Bebeğinizin beyin kapasitesini artırmak istiyorsanız ona tahta bloklar verin, taş verin, kum verin, tencere tava verin… Yalnızca onu TV’nin önüne oturmayın ya da eline başka bir dijital alet tutuşturmayın…


Büyüdüğünde utanacağı fotoğrafları yayınlamayın.


Bebekler daha ilk yaşlarına basmadan ebeveynleri tarafından birçok fotoğrafları sanal ortamda yayınlanmış oluyor. Dijital ayak izi de denilen bu parçalar bebek büyüdükçe onunla beraber gelişiyor ve bebeğin bir çeşit sanal tarihçesini tutuyor. Bebeğin hayatından komik ya da ileride utanç verici diye nitelenebilecek bir anıyı tüm internet camiasıyla paylaşmak için tek bir tuşa basıyorsunuz sadece. Lakin bir kere tuşa basıldıktan sonra o tuş bir daha geri alınamıyor. Siz sadece kendi arkadaşlarınıza yayın yaptığınızı zannederken dünyanın herhangi bir yerindeki bir kişi o anıyı bilgisayarına indirmiş olabilir… Çocuğunuz 17 yaşında geldiğinde utanç duyacağı anılarının dijital ortamda olması onun ergen ruh haline hiç de iyi gelmeyebilir.


James Steyer kitabında şunu belirtiyor: Teknoloji endüstrisinin önde gelen yöneticileri kendi çocuklarının fotoğraflarını internette yayınlamıyorlar…

NOT:

Yazının devamı ve diğer yaş grupları için öneriler yarın… Bugün evinize vardıktan sonra akıllı telefonunuzu kapatın, tabletinizi ortadan kaldırın, televizyonu da açmayın… Bugün çocuğunuza hiçbir bağlantı olmadan da yaşanabileceği konusunda örnek olmak için bir adım atın…


Missing converter: #yazar#1026312#Çocuklar, internet ve Mahremiyet yazısı için tıklayın!#

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.