Dil insanı yaratır!
Geçen hafta SHÇEK’e bağlı yetiştirme yurtlarında yaşayan çocukların bilişsel ve sosyal becerilerini ölçmeyi amaçlayan bir araştırmadan bahsetmiştim. Koç Üniversitesi Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı Direktörü Doç. Dr. Bilge Yağmurlu ve ekibi tarafından yürütülen bu çalışma hakkında Bilge Hanım’la konuşurken altı çizilmesi gereken başka başlıklar da çıktı...
Okul öncesi çocuklarda dil gelişimi bu başlıklardan biri. Yağmurlu, nörolojik gelişimin çok hızlı gerçekleştiği 3-6 yaş arasında dil becerilerinin gelişmesini, agresif davranışların azalarak öz düzenleme becerisinin ve sosyal yetkinliğin (bir grupla geçinebilme, işbirliği yapabilme ve bir grubun parçası olabilme, ilişkileri devam ettirebilme, olumlu sosyal davranışlar gösterebilme, paylaşma, ihtiyacı olan birini teselli etme gibi) artmasının öneminden bahsetti.
Kelime dağarcığı kilit rolde
Bu yıllarda beyin gelişimi için çevre ve etkileşimde bulunulan insanlar çok kritik. Çocuk, ebeveyni ya da bakıcısıyla geliştirdiği olumlu bir ilişkide daha çok pozitif konuşma şansına sahip oluyor. Bu konuşmalar sayesinde çocuğun kelime dağarcığı gelişiyor. Kelime dağarcığı gelişen çocuğun iletişim becerisi kuvvetleniyor. Kendini daha iyi ifade edebilir, karşısındakinin söylemek istediğini daha rahat anlayabilir hale geliyor. İletişim becerileri arttıkça çocuğun saldırgan davranış gösterme ihtimali azalıyor.
Araştırmadan çıkan sonuca göre okul öncesi dönemde çocuğun sahip olduğu kelime dağarcığı birçok alandaki gelişiminde kilit rol oynuyor. Çocukla ne kadar çok konuşulursa ve bu konuşmalarda ne kadar zengin bir dil kullanılırsa çocuğun dilsel becerisi o kadar ileri oluyor. Bilge Yağmurlu otizmli çocuklarla yapılan araştırmaların sonucunda zengin bir dille kurulan iletişimden bu çocukların çok fayda sağladıklarının ortaya çıktığını belirtti. Yetiştirme yurtları açısından düşününce bu kurumlarda çalışan bakıcı annelerin bu konuda da eğitilmesi; çocukla konuşurken nasıl bir dil kullanılmalıdır konularında yetkinliklerinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Masal anlatın!
Çocuklara küçük yaştan itibaren kitap okumak ve masal anlatmak bu gelişimi sağlamanın en önemli yollarından… Yağmurlu, masallar ve hikâyelerdeki yaratıcı dilin ve yaratıcı dünyanın çocuğun çok farklı şekillerde düşünmesini sağlayacağını, hayal gücünü geliştireceğini ifade ediyor. Bir masalın her anlatılışında farklı olacağını, yeni kelimeler içereceğini hatırlatıyor.
Televizyondan dil öğrenilmez!
Bunun yanı sıra aile içindeki günlük konuşmaları da zengin tutmak için çaba sarf etmeli. Anne-babalar okul öncesi çocuklarına “Günün nasıl geçti?” diye sormak yerine kendi günlerini anlatmaya başlarlarsa ve bu günün bir rutini haline gelirse bir zaman sonra çocuk da aynı şeyi yapmaya başlayacaktır ipucunu veriyor.
Birçok anne baba çocukların televizyondan ya da bilgisayarda seyrettiklerinden konuşma öğreneceğini düşünüyorlar. Öyle ki yabancı dilde programlar açıp, öğrensin diye çocuğu karşısına oturtanlar bile var.
Bilge Yağmurlu böyle bir şeyin hakikatte karşılığı olmadığını; çocukların televizyondan dil öğrenemeyeceklerini, becerilerinin ancak bire bir iletişim içinde gelişeceğini ifade ediyor. Aile ile yaşayan çocuklar bu konuda elbette daha şanslılar; peki biz aileler bu şansın ne kadar farkındayız?
YORUMLAR