Çekirdek aile tuzağı ve faturalar

Çekirdek aile dediğimiz anne, baba ve çocukların baş başa bir evde yaşamasına dayanan modele karşı mini bir isyan başladı. Sosyal medyada, okul öncesi ve okul çağında çocukları bulunan anneler “anne komünleri” hakkında konuşuyorlar birkaç gündür.


Bu konuşmalar ikili olarak çok sık karşılaşılan bir konu olsa da konunun hararetlenmesi Gökçe Altunay’ın bir blog yazısı sayesinde oldu. Altunay yazısında kadınlar ve erkeklerin bir arada yaşamaya uygun olmayan yapılarından dem vuruyor:


“Ben derim ki kadınlar ve çocuklar bir evde yaşasın, erkekler ister tek, ister diğer erkeklerle (orasına onlar karar versin) başka evde yaşasın. Nasıl fikir? Şahane! Niye? Erkekler ev paylaşmaya uygun insan türü değil. Şimdi ‘Ay benim kocam çok güzel salata yapar’, ‘Ah benimkisi bulaşık makinesini bana hiç bırakmaz’a girmeyelim rica ederim. Ne bu övünülecek bir şey mi? Sen (kadın) tek başına sil, süpür, topla, yıka, katla, ütüle, pişir, bir daha topla, çocukları yedir içir giydir, bir daha topla, sonra benim beyim salata yapar. Allah razı olsun. Genel olarak çorabını banyoya kadar götüremeyen bir cinsten bahsediyoruz. Dolayısıyla tekrarlamak isterim ki ev arkadaşı olmak için uygun değiller...”

Elbette bu yazıda sözü geçen saptamalar her erkek, her kadın için geçerli değil.


Bana göre düşünülmesi gereken önemli nokta, büyük aile (nineler, dedeler, halalar, çocuklarla beraber hep bir evde) yaşamının eksikliğinin bize çekirdek aile yaşamında ay sonunda ödenecek daha çok kalem hizmete sebep olması hakikati. Aslına bakarsanız zamane anne babalarının içine düştükleri en büyük tuzaklardan biri, 3 oda bir salon evleri. Nasıl mı?


Büyük ailede kadın, çocuğunu memeden kestikten sonra kendi işine gidebilir ve çocuğu için bir bakıcı tutmasına gerek olmaz. Zaten evde oturan aile büyükleri, evin içinde kendi toz ve gaz bulutunu oluşturan çocuk kümesine göz kulak olarak bakıcı ihtiyacını rahatlıkla karşılar.


Oyun gruplarına, anaokullarına oluk oluk para akıtmaya gerek olmaz. Çünkü çocuklar halihazırda kendilerine benzer yaştaki çocuklarla kaynaşırlar. Kuzenler, mahalledeki çocuklar vs. para ödemeye gerek kalmadan çocuk sosyalleşmesi için birebirdir.


Evdeki kadınlar (aile büyüklerinin yanı sıra bir mesleği olmayan halalar, teyzeler vs. de bunlara eklenebilir) kendi içlerinde temizlik, yemek vs. günlük işlerini bölüşerek bir güzel hallederler ve böylece temizlik için birine ayrıca para vermeye gerek olmaz.


Genç yetişkinler diyebileceğimiz anne babalar da hem işlerinden eksik kalmaz, hem evdeki daimi bakıcılar sayesinde bazı geceler kendi yaşıtlarıyla sosyalleşebilir, hem de kapılarını kapattıkları zaman baş başa kalabilirler. Akşamları gelemeyen gündüz bakıcısına ek olarak tutulan gece bakıcısı ablalar böylece tarih olur.


Gökçe de yazısında kadınlar evini şöyle kurguluyor: “Kadınların evi deyince de aklınıza sığınma evleri gelmesin elbette. Biz bu evlerde kadın kadına yiyor, içiyor, muhabbet ediyor, evde yapılması gereken işleri bir elden yapıyoruz. Yalnız kalmıyor, hissetmiyor, bu yüzden bıdı bıdı yapmıyor(!), nevrotikleşmiyoruz(!). Çocuklar da diğer çocuklarla ve mutlu, enerjik, dur şimdi işim var demeyen analarla büyüyor, daralmıyor, mutlu oluyor.” Fazla mı hayalci oldu dersiniz? Bundan 30 yıl öncesine gidelim o zaman.


Ben çocukken, anneannem ve teyzemin beraber oturdukları bahçeli bir evleri vardı. Okulda olmadığımız bütün zamanlarımız bu evde geçerdi. Annem bizi aldığı gibi oraya götürürdü. Bahçede biz mahallenin tüm çocuklarıyla oynarken, kadınlar onlarca kere çay demleyerek salça yapar, dikiş diker, evle ilgilenirlerdi. O zamanlar evliliği, “kadınlar ve çocuklar bütün gün bir arada olabilsin diye erkeklerin işe gittiği” bir kurum olarak algılardım...


Sonra zamanın ruhu geldi. Tek katlı bahçeli evler mahallesini koca koca apartmanlar nasıl işgal ettiyse, bahçelerde öteki çocuklarla geçen çocukluktan da öylece eser kalmadı. Herkes kendi evinde, kapısını kapattı ve laptoplarını kucaklara, kulaklıkları kulaklara takmak suretiyle yalnızlığa doğru ilerledi...


İlerlemek her zaman gelişmek midir, diye düşünüyorum.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.