Şiddet karşısında senin seçimin ne?

Ülkemizin kuzeyinde Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken güneyimizde İsrail-Filistin arasında kanımı donduran, gözlerimin dehşetle irileşmesine sebep olan görüntülerin açığa çıktığı büyük bir savaş yaşanıyor.


Şüphesiz ki, şiddetin en trajik hali savaş.


Devletler düzeyinde yaşanan diplomatik krizler, ekonomik ambargolar, siyasi ve politik gerginlikler, daha küçük topluluklarda ailelerde, arkadaş topluluklarında yaşanan söz düelloları, kavga, dayak, hakaret, mimiklerle yapılan gizli şiddet, bir diğerini yargılamak, davranışları analiz edip teşhis koymak, türlü türlü yorumlarla kişileri etiketlemek biçimindeki şiddetin her türlü halini geride bıraktıran şiddetin bir numaralı en trajik görünür hali savaş!


İçimdeki ses "yıl olmuş 2023, paylaşamadığınız nedir?" isyanıyla, "ülkeler masumları bombalıyor, minnacık canlar daha hayatta olduklarını anlayamadan ölüp gidiyor, sen neden bahsediyorsun?" arasında dengeli ifadeler bulmaya çalışıyor.


Ruhu huzurda olsun, Marshall Rosenberg’in Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili kitabında geçen İsrail-Filistin çatışmalarındaki arabuluculuk yaptığından bahsettiği satırları anımsıyorum.


Ukrayna-Rusya savaşında arabuluculuk yapmak için Uluslararası Şiddetsiz İletişim Topluluğu'ndan savaş bölgesine giden Barış Mühendisleri'nin varlığını anımsıyorum.


Devletlerin diplomatik düzeyde sürdürmeye çalıştığını duyduğum, hakikatli ve kalp bağıyla yürüttüklerini umduğum arabuluculuk gayretlerini hatırlıyorum.


Yine de içimdeki soru büyüyor: Bu savaşta her iki tarafın acıları, kayıpları, yasları nasıl diner? Bu şiddeti durduracak olan nedir?


20. yüzyılın ortalarında yaşanan etnik köken ve din ayrımlarından kaynaklı soykırımı yaşayan dedelerin, ninelerin torunları şimdi bambaşka bir acının içindeyken bedenimde korkuyu, endişeyi ağırlıyorum.


Ömrümün 43 yıllık geçmişine baktığımda, doğduğum günlerden hemen sonra Türkiye’de yaşanan darbe, terör olayları, İran-Irak savaşı, dünya çapındaki nice savaş, nice doğal afet, nice ekonomik krizde hayatta kalmış olmanın ve delirmeden yaşamaya devam etmenin mucize gibi göründüğünü fark ediyorum.


Ve diğer taraftan, aslında bu mucizevi hal binlerce sperm arasından bir yumurta ile buluşan ve benim doğmama vesile olan annem-babamdan ve onlarında ve onların da ve onların da doğmasına vesile olan atalarımın varlığından geliyor.


Bu yönden bakınca, bunca mucize tesadüf mü diyorum?


Bunca meselenin içinde modern çağda savaşı aklım almasa da atalarımın yaşadığı onlarca dram dolu hikayeyi anımsıyorum. İçimden güçlü bir ses yükseliyor: Böyle bir zamanda dünyada olmanın bir anlamı vardır. Belki sadece inanma istediği bu. Hayatımı anlamlı kılmak yaşamda var olma gayretimi artırıyor. Belki mucize dediğim şey koca bir yalan. Hiçbir zaman bilemeyecek olsam da kendime sorum şu: Ben neyi seçiyorum? Ben inanmayı seçiyorum. Sen de sorar mısın kendine? Senin seçimin ne?


İşte bana göre insan olmanın en güzel yanı: İrade de denilen seçim özgürlüğü.


Seçmenin bir özgürlük olduğunu, emirlere dayatmalara, mecburumlara kapılmadan bilinçli bir farkındalıkla yüzümü neye döneceğimi seçtiğim yerde kendime bir soru daha soruyorum.


Benim aracılığımla ne oluyor?


Burcu olarak vereceğim cevaplar sayıca çok.


Ben bu soruları/satırları siz de benimle düşünün diye yazıyorum.


Senin aracılığınla ne oluyor?


Savaşın dünyayı kararttığı şu günlerde bu karanlık hale duyduğun öfkeyle nasıl hemhal oluyorsun? Öfkeni büyütüp başkalarına yansıtman bir seçim. Öfkeni hissedip, yaşayıp, sağaltıp etrafına yaymaman yani şiddetin alevli ateşine bir odun da senin atmaman bir seçim.


Belki korkup donma fazına geçtin, kendini iletişime kapattın, evden çıkmaz oldun. Senin aracılığınla olan bu hal ailene yansıyor olabilir. Ne yapabilirsin? "Bu hali yaşama" demiyorum. Halini fark edip canlılığını desteklemeyi seçebilirsin, bunu hatırla istiyorum.


Belki bir arkadaşın savaştan duygusal olarak senin gibi etkilenmedi. Onun bu hali senin içinde rahatsızlık hissi uyandırdı. Ona karşı söylemlerini nasıl bir tarzda söyleyeceğini seçebilir misin?


Belki başka bir arkadaşının savaş sebebiyle yaşadığı etki yoğun ve içinde nefret hissediyor. Bunu ifade ederken, konforsuz duyguları yoğunlukla yaşarken bedende yaşanan fizyolojik değişiklikler sebebiyle ifadelerinde bilinçli seçimler yapamıyor olabilir. Sen ona göre daha merkezinde bir yerde isen onun bu haline farkındalıklı bir seçimle yaklaşabilir misin?


Yeniinsan Yayınevi'nden taze çıkmış, Uluslararası Şiddetsiz İletişim Topluluğu'nun sertifikalı eğitmenlerinden Ike Lasater ve John Kinyon’un yazdığı, Gizem Alav Şapçı ve Tuğna Elçin’in Türkçe'ye kazandırdığı Şiddetsiz İletişim ile Barışı Seçmek kitabında rastladığım Goethe’nin sözünü odağınıza bırakmak istiyorum.


“Her durumda, bir krizin tırmanıp tırmanmayacağını veya bir kişinin insanlıktan çıkarılıp çıkarılmayacağını belirleyen şey, benim yanıtımdır.”


Herhangi bir durumda, açığa çıkan zorluk, gerginlik, kriz anlarında tepki vermek yerine yanıt vermeyi seçebiliriz.


Cümleden anladığımı daha net ifade etmek istiyorum: gördüğüm savaş görüntüleri karşısında duyduğum rahatsızlık ve acıya (kaç-savaş-don) tepkisi vermek yerine seçimime göre şöyle yanıtlar vermeyi seçebilirim: “Bu görüntüleri ben gördüm, herkes de görsün” motivasyonu ile sosyal medyada yeniden ve yeniden paylaşmak yerine (bana göre savaş tepkisi) sosyal medya hesabımda paylaşmamayı bilinçli olarak seçerek yanıt verebilirim. Görüntüleri gördükçe donmak yerine, bilinçli olarak görüntülere bakmamak yanıtını verebilirim. Görüntülerin yoğun olduğu anlarda görüntülerle karşılaşabileceğimi düşünerek sosyal medya hesaplarına girmemeyi seçebilirim ("Bu kaçma tepkisi mi, bilinçli bir seçim mi?" farkındalığında olmayı önemsiyorum.) Nihayetinde benim öneri olarak çıkan ifadelerimden öte bambaşka bir seçim yapılabilir.


Ne demişti Goethe: bir krizin tırmanıp tırmanmayacağını işte bu yanıt belirliyor. Krizi tırmandırmayı mı tırmandırmamayı mı seçiyorsun?


Ve işte bu yanıt, benim aracılığımla ne olduğunu belirliyor.


Bugün dünyaya nasıl yansımak istiyorsun?


Keyifli keşifler...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.