Çatışma halleri

Yaşamı ile ilgili yaptığı seçimlerin başkalarına uymadığı zamanlar deneyimlemeyen var mı aramızda?


En az iki bireyin kendi niyetini gerçekleştirmek için birbirini engellediği, sınırladığı durumlar çatışma olarak tanımlanıyor. Çatışma kelimesi bana biraz büyük geliyor, büyük derken çatışma deyince aklıma hep silahlı çatışmalar geliyor. Tarifini yaptığım durumlar için, anlaşmazlık-uyuşmazlık demeyi tercih ediyorum. Mesleğim gereği günlük hayatın içinde sıklıkla karşılaştığım, insanların deneyimini yakından gözlemlediğim ve kişisel yaşamımda da deneyimlediğim durumlar çatışma/anlaşmazlık ve uyuşmazlık halleri.


Çatışmasız bir hayat hayali kuranların hoşuna gitmeyecek bir bilgi paylaşayım; çatışma günlük hayatın kaçınılmaz bir parçası. Her birimizin biricik olduğu gerçeğinden hareket edersek, aynı durumlar karşısında farklı düşüncelere sahip olmak, aynı durum karşısında bedenlerimizde farklı duygular ağırlamak, canlılığımızın kaynağı ihtiyaçlarımızla kurduğumuz farklı bağlamlar, olanı algılama biçimlerimizin farklılığı çatışmaların temelindeki unsurlar. Her birimizin değerleri, inançları, kaynakları paylaşmakla ilgili fikirleri, ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili seçimleri farklı. Bununla beraber, çatışmayı sadece bu farklılıklar açığa çıkarmıyor. İçine düştüğümüz haklılık-haksızlık oyunu, "Benim dediğim olsun, ben en iyiyi bilirim" iddiası çatışmayı doğuruyor. Kendi fikrinin doğruluğuna inanan kişi, diğerini doğruluğunu iddia ettiği karara çekmeye çalışıyor ve sıklıkla deneyimlediğimiz çatışma durumları yaşanıyor.


Oysa, insanlık binlerce yıldır böyle çatışmaların içinden geçimeyi deneyimleyen insanlar sayesinde devam ediyor. Düşünsenize, sen haklısın-ben haklıyım çatışmasında ölen binlerce insan olduğu gibi, sağduyulu düşünen, "bu sorun başka nasıl çözülür?" diye bakış açısı geliştiren insanlar olmasaydı binlerce yıldır yaşamaya devam edebilir miydik?


Çatışmayı ele alış biçimimiz, çatışmanın içindeki yıkıcı ya da yapıcı potansiyeli belirliyor. Çatışma yapıcı olarak ele alındığında, gelişmek, büyümek, olgunlaşmak ve olanı değiştirmek için bir fırsata dönüşebiliyor.


Peki hayatın içinde kaçınılmaz bir durum olan çatışmaları yıkıcı bir hale gelmeden nasıl ele alacağız ki çatışma büyüme ve gelişmeye alan açan bir deneyime dönüşsün?


Hukuki olarak müzakerecilerin, arabulucuların geliştirdiği birçok çatışma çözümü modeli olmasına rağmen, o modelleri ikili ilişkilerde kullanmak zorlayıcı olabilir.


Diplomatik olmayan, mahkeme düzeyine taşınmamış çatışmalarda benim en çok destek aldığım model Şiddetsiz İletişim'in araçlarını kullanıldığım yöntem.


Bir örnek üzerinden anlatmayı deneyeyim.


Örneği evli ve tek çocuklu bir çift üzerinden vereceğim. Bu çiftin anlaşamadığı konu da çocuğun bakımı üzerinden olsun. Eşlerden erkek olan “çocuğa anne bakar ve işinden istifa et, çocuğumuza bak” desin. Eşlerden kadın olan “yıllarca okudum, kariyerimden vazgeçemem, çocuğuma annem baksın.” desin. Bu çatışma konusu içerisinde sadece bu iki yolun mümkün olduğunu, başka bir yolun hiçbir koşulda kabul edilemeyeceğine tutunan kişiler için, bu çatışma boşanmaya kadar varabilir. Oysa ki; konu özünde ortak çocuğun sağlıklı, sevgi dolu ve güvenli şekilde yetiştirilmesi ise çok daha farklı yollar denenebilir. Annenin bir süre ücretsiz izin almasından, anneanne-babaannenin dönüşümlü bakmasına, annenin belirli saatlerde çalışmasından, anne babanın çocuğun bakım günlerini paylaşmasına kadar ve benim aklıma gelmeyen ve duruma-kişiye göre değişecek başka çözüm yolları bulunabilir. Bununla beraber, çözüme geçmeden, eşler birbirlerinin ihtiyaçlarının benzerliğini fark etseler, ihtiyacı karşılama stratejilerine tutunmaktan uzaklaşabilir ve başka seçeneklerin varlığına yakınlaşabilir. Bu örnekte eşlerin ortak ihtiyaçları biricik çocuklarının bakım, güvenlik, büyüme gelişme ihtiyacının karşılanması.


İletişim kurduğumuz kişilerle yaşadığımız çatışmalarda da böyle oluyor: İki kişinin ihtiyacı aynıyken, o ihtiyacı karşılamak için seçtikleri stratejiler farklı olduğu için kıtlık bilinci ile gelen çaresizlik hissi çatışmayı büyütebiliyor. Kişiler seçtikleri stratejilerden özgürleştiklerinde ortak ihtiyacı karşılamak için farklı olasılıklar bir bir belirmeye başlıyor.


Bu yazdıklarımın ışığında yaşadığın son anlaşmazlığa bakmak ister misin?


Çatışma/anlaşmazlık dediğin konuda ortak ihtiyacınız olabilir mi?


Bu ihtiyacı karşılamak için başka hangi seçimleri yapabilirsin?


Yaşadığın bu anlaşmazlığı bağlantıyı destekleyen bir deneyime nasıl dönüştürebilirsin?


Keyifli keşifler...


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.