Yaşa, yaşat…
Burası yarı yayla sayılır, 500 metre civarlarındayız. Yaz içinde, yurt genelinde sıcak ve nemli hava dalgası esiyorken pikeye geçiş yapmışlığımız var ara sıra, onun dışında yorganı hiç kaldırmadık şimdiye kadar. Her yılın gidişatı başka başka, artık buna alıştık, anneler günü zamanları, Mayıs başında pişip boncuk terler dökmüşlüğümüz ya da Mayıs sonunda soba yakıp hırkayla gezmişliğimiz de var, yine de böylesini görmedik. Mayıs ortası Temmuz-Ağustos sıcakları geldi oturdu üzerimize. Burası böyleyse sahiller nasıl oldu düşünemiyorum.
Önce bir salaklık oluştu tabii, her yıl bahardan yaza geçişte olur, kafada bi ağırlık, elin kolun kalkmaması, ufak bişeyler bile yapsak hemen oturma hatta uyuklama isteği, bi kaç gün sonra alışılır, bu yıl biraz ani geçiş oldu diye herhalde, o salaklık hali kederliymişim de neden kederlendiğimi bilemiyormuşum gibi hissettirdi, bezgin ve mutsuz oldum başta.
Ne kadar böyle hissetsek de bahçedeki çocuklar hizmet bekler, sulama seferberliği başladı, fakat su az akıyor, borular tıkanmış olmalı çer çöp ve kireç kalıntılarından.
Her yıl bir su boruları temizliği harekâtımız olur kalabalıkla, ama bu sefer, uzun yıllardan sonra ilk defa bu kadar sakin burası. Allah’tan Orhan arkadaşımız ara ara bahçeye yardıma geliyor, onunla yukarıya, su dağıtım vanasının durduğu, köyün ilk evlerinin olduğu yere çıktık, biraz temizlik yaptık, akşam çökünce olduğu kadar deyip bıraktık mecburen, bir zaman sonra su eğimin verdiği tazyikle boruların içini temizlemiş olsa gerek, birden çoğaldı, fırsat bu fırsat deyip sulamaya başladık Selahattin’le, orası şurası derken sıcağın başladığı ilk gece sabahladık, ben sulama yaparken Selahattin de varlığıyla bana destek oldu, çay kahve yaptı sağolsun.
Gece sulaması yine lütuflarını sundu şükür, deve dikenlerinin muhteşem çiçeklerinin, zakkumların, güllerin yanından muhteşem kokularını içime çeke çeke geçtim, örümcekler yer yer dikenlerin, fesleğenlerin yapraklarını toparlayıp aralarına yumaklar örüp içlerine yumurtlamışlar, yavrular çıkmış bisürü, yüzlercesi ağa asılı duruyor, onlarla bakıştım, bitkilerle konuşup dualar ettim, küçücük fidanken Marmaris’in Turgut köyünden getirdiğimiz sığla kocaman bir ağaç oldu artık, üç yıl önceki kuraklıkta yaprak sarartmıştı, şimdi yemyeşil maşallah, kökleri derinlere inmiş artık belli, onu saygıyla selamladım. Yeşil çekirgeler ve dahi bilumum kınkanatlılar da arz-ı endam etmişler bir anda, gece kelebekleri dolaşmaya başlamış. Bahçede yabani tahıllardan çeşit çeşit, bolca var, kafa fenerimin ışığında oldukça heybetli görünüyorlar, bazıları neredeyse boyum kadar. Sabaha karşı biten ayın iyice küçülmüş dilimi göründü doğu ufkunda, yarasalar uçuşmaya başladı, sabah kuşlarının konseri de cabası.
Hava gece bile bana mısın demedi, sıcak sıcak rüzgarlar esti ara ara, bitkilerin bazısı şok yaşamış, dış yaprakları kavrulmuş, ormanda yürürken laden çiçeklerinin kenarları bile kavrulmuştu, onlar bile zorlanmış demek ki, bahçedekiler ne yapsın. Kediler ve köpekler de ortalıktan kayboldular sıcaktan, evlerin altındaki mutlak gölgelere sığındılar, akşamüstüne doğru gölgeler oluşmaya başlayınca su içmeye çıktılar, Tostos oğlan kendini bi ara mutfağa atmış, adını söyleyince ağzını oynatıp cevap veriyor güya ama ses çıkmıyor, o hale gelmiş kediciğim, köpek gibi dili dışarıda geziyor yazık.
Geçen yıl su sistemini iyileştirmenin ucuna gelmişken birikimimizi ve dostların desteğini elektrik sistemini iyileştirmeye yönlendirmiştik biliyorsunuz, yeni sistemle elektriğimiz bayağı bir bollaştı, çok rahatladık, bu yıl da inşallah su sistemini halletmeye niyetliyiz, hem bitkiler rahatlasın hem de bizler rahatlayalım.
Çok şükür ki son iki gündür geceler rahatlamaya başladı, yarın artık normale dönecekmişiz, hava tahminleri öyle diyor, genel hayatın normal dışılığı havalara da mı yansıdı ne, tuhaf bilinmezlik halleri bi yerlerden kendini göstermeye devam ediyor. Sanırım geçtiğimiz hafta hem bizim kullandığımız hem de en çok duyduğumuz cümle bu oldu: Allah sonumuzu hayır etsin!
Kolay olmayan şu son birkaç ayı bu bahçede geçirdiğimiz için sonsuz şükürler olsun. Yollar hayırlısıyla açılıncaya kadar, elimizden geldiğince flora’yı yaşatmaya devam edeceğiz.
Saç sefadan tırnak cefadan uzar derler, bizde ikisi de uzuyor, ondan zaar :))
Mevsim normalleri üzerimize olsun.
YORUMLAR