Git…

Tatile çıkmak istediğimi söylediğimde bana gülüyorlardı, “Sen önce zihninde bi tatile çık” diyorlardı, anlıyordum ne demek istediklerini ama idrak anca oluştu. Gönül rahatlığıyla bu kadar uzun süre ayrı kalınca anladım ki “flora’dan tatile çıkmak” diye bişey varmış, hastane bile otel gibi geldi. Gönüllülerimizin ve eş-dostumuzun el-gönül ve iş birliğiyle flora’da yaşam devam etti, desteklerimiz sürüyor, böyle yaşar ve hissederken kendimi içinden çekip çıkarmak mümkün görünüyor artık.


Önce ne zamandır beklediğim İstanbul ziyareti var, bi sizleri görüp kucaklaşayım, bi annemin elini öpeyim, kardeşimi koklayım, ata mezarlarını ziyaret edeyim ve eş dost toplaşmalarında sohbetler edelim. 20 Mart’a kadar oradayım. Dileğim, geri geldiğimde flora’ya tatile gelmiş gibi bi varoluşla mekânın keyfini çıkartıp ilhamlarımı dermek, hamakta uzanmış kuş seslerini dinlerken göğe bakmak ve gelen ezgiyi seslendirmek gibi mesela.


flora’da hareket biz yokken başladı, Kerem yürüyüş yollarımızı suyu süzen cinsten kırmızı toprak sererek yükseltmiş, eğimden dolayı evin altına doğru akan suyun yönü değişmiş ve önü kesilmiş oldu. Arkadaşlarımız düzenli odun üretimi de yapmışlar sağ olsunlar, dallar, çırpılar her şey tamam. Kendi evleri gibi bakıp gözetmişler flora’yı, ne büyük mutluluk benim için.

Hey gidi! Bizim ev şimdi gönüllü evi haline dönüştü, uzundur hayalini kurduğum şey gerçek oldu, şükür. Selahattin’le kendimize ayrı ayrı evler yapana kadar küçük evde yaşıyoruz artık, onu yerleştirip düzenlemeye başladık, balkonunu genişletip camekân yapma ve minik mutfak ekleme hayali kuruyoruz. İstanbul’da olduğum süre içinde de eski evimizdeki eşyaları elden geçirip hafifletme çalışmasına devam edecek Selahattin. Kitap tasnifi de gazımızı almışken devam! Yaşasın!


Sabrın sonu selametmiş! Geç olsun, kolay olsunmuş! Her şeyin zamanı varmış. Birilerinin gelip beni aradan çıkarmasını beklemektense ben kendimi çıkarıyorum dostlar, flora’da hafifletici olarak yer alacağım bundan sonra, fazla eşyaların tasnifi ve dağıtımı ile ilgileneceğim.



“Duyarım ve unuturum,

Görürüm ve hatırlarım,

Yaparım ve anlarım” diye bir Uzakdoğu atalar sözü var, kulağıma küpe ettim, yıllardır onunla geziyorum.


Elektriğimiz güneşten olduğu için önemli işlerimiz arasında güneşi gözetlemek var, invertörün göstergesine bakıp akülerin doluluk durumuna göre, buzdolaplarını çalıştıran düğmeye basmak gibi bir işimiz var mesela. Bu işi hep ben yaparsam, istediğim kadar hatırlatayım, tam anlaşılmayabilir ama, “nasılsa açılmıştır” diye herkes birden farzedersek, dolaptan kokular geldiğini fark ettiğimizde yine hep birlikte anlamış oluruz. Yoksa sadece tembih, kuru bilgi aktarımından ibaret olurdu. Şimdi artık gönüllülerimiz birbirlerine işleri anlatıp devrediyorlar, yazılı yönergeler hazırlayacaklar herkesin hayatı kolaylaşsın diye, flora’da daimi yaşayan bir arkadaşımızın gönüllülerle ilgilenebilmesi, mekân kolaylaştırıcılığı yapması ne güzel olur.


Çağım hafta içi uygun olduğunda gelip Sümeyra’ların evinde kalıyor ve evin taban tahtalarını çakıyor. Dün akşamüstü küçük eve giderken çekiç sesleri Selahattin’in davul seslerine karıştı, öyle güzel bir ritim çıktı ki olduğum yerde dans etmeye başladım. flora bana müziği hatırlatıyor, ancak birbirimizi duyabildiğimizde müziğin oluşabildiğini ve o müziğin içindeyken çiçeklerin, bitkilerin, canların ve tüm doğanın, evrenin güzelliğini, uyumluluğunu, deneyselliği, mükemmel olma gayretinin dışındaki yanlış yapabilme hakkını, kusurluluğun içindeki tamlık ve mükemmelliği, dolayısıyla kusursuzluğun da olmadığını gönlüme gönlüme çalışarak hatırlatıyor, şefkatle öğretiyor, mükemmeliyetçi yanımı da iyileştiriyor. Müteşekkirim ona da.


Nisandan itibaren etkinlik programımızı yapmaya başladık, güzel şeyler olacak yine, nice tanışmalar. Gönüllü organizasyonu, sosyal medya takibi, alışveriş listesi ve malzeme düzeni, yemek pişirme ve genel düzen ve bakım/temizlik işleri yapıyorum flora’da. Düşünecek olursak, üç ayrı kişi bunları rahatlıkla ve keyifle yapabilir.


Bu yazımın ulaştığı herkese yeni bir çağrım olsun:

  • Doğada yaşam hayalleri kuruyor ve onunla sadece zaman geçirmenin ötesinde bir bağ hissediyorsanız,
  • Topluluk yaşamı düşlüyorsanız, yardımlaşmanın ve dayanışmanın, iletişimin her türlüsünü -tabii ki müziği de kastederek söylüyorum- özgürce yaşayabileceğiniz bir ortamda kendinizi keşfetme yolculuğuna gönüllüyseniz,
  • Hayallerinizle deneyimlediğinizin ne kadar örtüştüğüne de bakabilmeniz için burada kocaman bir alan var.

Geçenlerde bambaşka bir şeyi araştırırken bir blogda ya da yorumda okudum, nerede hatırlamıyorum, mealen şöyle diyordu yorumcu: “Neden parçalı bulutlu derler hava için, kısmi güneşli deseler ya!” İçimde güneşler açtı bu yorumla!


Bazı şeyleri fark etmem ve anlamam yıllarımı almış olsa da kabulüm, başka türlü öğrenilmiyor belki de. Her şey benim onu algıladığım ve yorumladığım biçimiyle var oluyor, bir başka açıdan bakış, algıda küçük bir sıçrama, başka türlü bir yoruma evriliyor, algılarım açılıyor, hissettiklerim daha önce hissettiklerimden çok başka, hayatım sürekli değişiyor. Yepyeni bir hikâyeyi ilk ağızdan dinler ya da yaşanmış bir hikâyenin filmini izler gibi heyecanlıyım.


İçimden gelen git çağrısına kulak verdim, ihtiyacımı duydum, isteye dileye kendimi kafamda tatile çıkarmayı başardım, birkaç gün sonra yolculuk başlıyor.


Sizin de içinizden “git” geliyorsa, gelin ya da ihtiyacı olduğunuz bi arkadaşınıza haber salın, “git” deyin, kimlere kısmetse artık, flora hepimize şifa olsun.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.