Orman ruhu…
Bir garip zamanlar. Haziran’ın sonuna yaklaşmışız neredeyse, gündüzleri bol bulutlu, ara sıra sağanak yağmurlu, geceleri de çoraplı, hırkalı, yetmedi üstüne polar battaniyeli.
Her yıl bi değişik ona ne şüphe de, bu yıl daha bi değişik. Buralarda tuhaf bulup anlamlandıramadıkları durumlar için “bi denişik” dediklerini hatırladım yazarken, ne güzel de tarafsız bir anlatımmış, şu dil nasıl da canlı ve bilge bir şey. Bu yıl bitkilerin çiçek açmaları, meyve vermeleri bi değişik, kimi 20 gün kimi bir ay erken gerçekleştirdi bu açma-verme hallerini, Malta erikleri Haziran’da olurdu, daha Mayıs bitmeden olup bittiler bile, üzümler renk almaya başladı, Ağustos’ta olgunlaşırlardı oysa, her şey erkene gelmeye başladı, uyanışlar, erken uyanışlar…
Geçen yıl küçük evde kendimle baş başa kalmaya başladığım ilk zamanlarda bilgisayar başında çalakalem yazmıştım Allah ne verdiyse, çok iyi gelmişti, şimdi bir aydır yeniden kendi evimdeyim bir nevi, ev-odamda misafir bile ağırlıyorum ikinci yatakta, iki kişilik yatakta ise malum bendeniz, rahatladıkça rahatlıyorum, şimdi yine onca zaman sonra, burada yazdıklarım dışında -odanın içinde bilgisayarla baş başa kalmaya hazırlanıyorum, yazıya başlamak için ne şahane bir zaman, ay geceyi aydınlatmaya incecik bir hilalken başlıyor, gün be gün ayın da ışığın da büyüdüğünü görmek muhteşem, Dolunay'a üç kala olmasına rağmen bahçe ışıl ışıl şu an, çardaktan gelip odaya girmeden önce balkonda oturup bahçeyi, kendimi dinliyorum bir süre, ruhum yeni bir hale hazırlanıyor, çekirgeler nazikçe sohbetleşiyorlar, günün hareketliliğinden sonra sakince oturmak iyi geliyor, tamamlanınca içeri giriyorum, çoğu yazımın taslağı ormanda defter kalemle yazılıyor, evde ise yazmak bir başkaymış, ev beni kuşatıyor, anne karnı gibi hissettiriyor, güvenli alan, orman da güvenli ama zaten o anlamda demedim, şu an burada yazabiliyorsam yapacağım işleri bitirmiş olmanın rahatlığıyla oturuyorum demek, ormana gittiğimde ise eve dönme diye bişey oluşuyor, bilmem ki, bi değişik işte. Bilmem ki, anlatabildim mi acaba?
Ben bi değişiğim ki zaten, sanki o bir uçtan bir uca salınmalarım geçmiş, neredeyse sabit bi mutluluk, bi huzur halleri gelmiş bana, şarkı söylemeye yeniden başladığımdan mıdır nedir diye gülüşüyorum kendimle, bir aydır şarkılı günler geçiriyoruz, her fırsatta ateş başlarında şarkılar söyleniyor, Annacığım gitti ama şarkıları kaldı burada, inşallah yeniden birlikte söyleriz o güzelim şarkıları, dünyanın dört bir yanından, yedi ikliminden seçme melodiler, bir kere dinleyince hemencik kalbe yerleşen cinsinden, şarkı sözlerinin yazılı olduğu bir kitapçığı var Anna’nın, Rainbow şarkıları, kitapçıktan birlikte söylediklerimizi not aldım, dosya bile yaptım, bildiğim başka şarkıların da sözlerini yazıp ekliyorum dosyaya, ne zamandır yapmayı istediğim bir şeydi bu,
Ben daha kendim olmadan orman olmaya niyetlenmişim meğer, şimdi anlıyorum ki bu evde kendimle kalmalarım, ruhumun karanlık gecelerinden geçerken can dostların desteği, hatta daha da ötesi kolumu kırıp da üstüne yüzdürme bahanesiyle beni tek başıma ilk kez tatile yollayacak kadar kudretli bir plan olmasaydı kendime gelemeyecektim, yapımda ve yayında emeği geçen herkese selam olsun, başta kendime, en zor anlarımda bile içimde umudumu hep canlı tuttuğum için, onu derinden hissedip ondan güç alıp beslendiğim için. Bu öyle bir planmış ki birimiz eksik olsa aynısı olmazdı, şu an seninle beni, benimle onu ve seninle onu, benimle bizi bağlayan, bizi birbirimize bağlayan kabloların uçlarından birileri yerlerde salınırdı, hâlbuki kocaman şifalı bir sarmaşığın birbirine sarılmış kalın gövdesi gibi olmuşuz artık, konuşmadan anlaştığımız zamanları yaşıyorum, birbirimizin içinden geçtiğimiz, canını hissettiğimiz zamanlar, artık bu hisleri tek başıma yaşamadığımı biliyorum en azından, onun için biz diyorum rahatça, kopmaz bağlarla bağlandığım canlar var, cümlelerimizin birbirine karıştıkları var, birbirimizi görüp duydukça, ihtiyaçlarımızı hissettikçe hem kendimizi hem de birbirimizi ciddi anlamda dönüştürdük, şimdi hayatlarımız tek tek kolaylaşıyor sanki. Şükürler olsun.
Her şey kendi ihtiyaçlarımı gözetmeyi öğrendiğimden beri hızla değişmeye başladı, her ne yapıyorsam rahat rahat yapabiliyorum artık, Işık gönüllü olarak geldi, şimdi o da katıldı aramıza, kendine bir ev yapma hayali kuruyor, daha önce burada yaşamaya niyetli bir çift arkadaş ev yapmak için alanı ufaktan hazırlamışlardı, sonra onlar gidince “bakalım kime kısmet olacak?” demiştik Selahattin’le, kime niyet kime kısmet dedikleri.
Flora’da başka bi haller, hareketlilikler var bu ara, gölgesine sığındığımız evin içinde sıkışan enerji çardak olduğundan beri dışarıya açılıp rahatladı, gece gündüz çardakta zaman geçiyor, hayat kolaylaştı, sulama borularımızı daha genişleriyle değiştireceğiz yakında ve bir de su depomuz olacak, çok istemiyoruz aslında paralı su almayı ama bir de şebeke suyuna başvuracağız acil durumlarda kullanmak için, meleklerimiz var diye boşuna demiyorum, seçim sonuçlarından sonra içimden şöyle geçti: “Hiçbir şey beni şaşırtamaz artık yaratımın mucizelerinden başka.”
Bahçe ormanla bir oldu, bahçenin kendisi orman olmaya başladı, kim yerlisi kim dışarıdan gelme birbirine karıştı ağaçların da çiçeklerin de, kuşlar hepimizin dallarını, arılar hepimizin çiçeklerini beğeniyor ayırt etmeksizin. Flora türler/kültürler ve disiplinler arası iletişimin gözetildiği, yaşandığı ve teşvik edildiği bir yer haline gelmiş çoktan, bu müzikli orman, bu özgür ve deneysel alan bana da Selahattin’e de şifa oldu sonunda, şimdi ortak yaşam alanımız haline geliyor, aramıza yeni canlar katılacak yakında, burada yeni yaşamların yeşermesini kolaylaştıran, destek veren canların varlığına da şükürler olsun.
Hava kökleriyle dallarından yere kök salıp kendini sürekli yenileyen, büyüten ve bu nedenle ölümsüz diye nitelenen asırlık Banyan ağaçları gibi tek başına orman olmayı başarıyoruz galiba, birlikte orman olma, birlikte nefes alıp verme ihtimalimize heyecanlanıyorum.
Kendime hoş geldim!
Yeniden!
Bu kez bi değişik orman kafası!
Fotoğraf: M. Timothy O'Keefe
Orman televizyonundan haberler şimdilik bu kadar, sağlıcakla kalın…
YORUMLAR