Kutlama zamanı…

Birlikte bir şeyler yapmayı sevdiğimi artık çoğunuz biliyor sanırım, her fırsatta yazıyorum, birlikte yapmayı sevdiğimi hatırladığım ilk eylemim folklor oynamaktı, ellerimizde mum dikili tabaklar, Çayda Çıra oynuyorduk. Hareketlerimiz öyle yumuşak ve sakindi, öyle yavaş ve narindi ki, hem birlikte hareket ediyor hem de mumları yanık tutmayı başarıyorduk. Sonunda mumları yavaşça yere koyuyor ve sonra arkasında ellerimizi çırparak gösterimize devam ediyorduk. Fotoğraflarıma baktım, hem yere hem birbirimize hem uzaklara bakıyoruz, hem de halay başımıza. En sonunda da el çırpmamız bir kutlama gibi.





Benim ibadetim çalışmak, meditasyonum bu; kendimi tamamen yaptığım işe veriyorum o anda. En güzel anda kalma yöntemim! Gözlem yapma, yöntem geliştirme, uygulama ve verimli, etkili çalışma konularına emek ve zaman ayırıyorum bolca. Eko-davranış diye adlandırdığım yöntem, bir anlamda kolektiften beslendiklerimin harmanlanması. Multitasking/çoklu görev denen, kendini paralarcasına, aynı anda pek çok şey yapmaya çalışanların düştüğü tuzağa düşmüş olmuyor muyum o zaman? Ne yapıyorum ben?


Yazı yazmak için erken kalkıp çardağın altına yollanıyorum, giderken kolumun altına defterimi sıkıştırıp yanıma su bardağımı, fotoğraf çekmek ya da ses kaydı yapmak için telefonumu ve de hırkamı alıyorum mesela, olayım bu.


90’ların başında yemek, restoran, hizmet işlerine giriştiğimiz zaman Marianne yengem sağ olsun hatırlatmıştı, “bu işlere kalkıştınız, çok yorulacaksınız bunu bilin, enerjinizi doğru ve verimli kullanmayı öğrenin, mutfağa giderken bakın etrafınıza, mutfağa gitmesi gereken bir şeyler varsa götürün, gelirken de gelecek şeyler varsa getirin, boşa yürümeyin yani” demişti, o zamandan beri her aklıma geldiğinde oynadığım bir oyun bu aynı zamanda: “Az çalışma oyunu” Dikkatimi yoğunlaştırdığımda yapılacakları eğlenceyle yapıp dinlenmek ve daha da eğlenmek için daha çok zaman ayırabiliyorum.


Oyuna bağlamayı bayılıyorum her şeyi, seviyorum bunu, yorulmuyorum o zaman, oyun arkadaşlarım da varsa değmeyin keyfime, kafamda dolananlar yorar beni, çalıştığımda bedenimdeki tatlı yorgunluğu seviyorum. Toplaşmalara bayılıyorum bu yüzden.


Bu akşam Nevruz ateşi yakmak üzere arkadaşlarla toplaşıyoruz, yöredeki canlar birbiriyle tanışsın, tanışmışken güzel işler, müzikler yapalım birlikte, bir kazan çorba pişecek bu akşam için, herkes birkaç kaşık döndürsün tencerede, dualarını söylesin pişene, tadı tuzu olduğumuz hayat çorbamızı pişirirken lezzetimizi verelim, çeşnimizi katalım birlikte pişirdiğimiz çorbaya, sonra tadına bakalım, tadını çıkartalım, güzel dileklerde bulunalım, ateşe tütün sunup yeryüzünün iyiliği için niyetlerimizi söyleyelim bugün.


Bağlar kurmak en sevdiğim(iz), insanları birbiriyle tanıştırmak armağanlarım(ız)dan biri, hayırlı, bereketli olsun, aşk olsun!


Gündüzle gecenin eşitliğindeki denge her anımıza yayılsın, ışık çoğalsın!


Anladım ki zoraki olunca multitasking/çoklu görev, gönüllü olursa eko-davranış!


Fukuoka’ya da Ruth Sout’a da Selahattin’e de selam olsun az çalışma oyunu şevkimi pekiştirdikleri için. Yeryüzü için yapacak ne çok güzel şey var, benim yolum biraz da buralardan geçiyor, oyunlardan, kutlamalardan.


Sevdiğim üç kadının da doğum günü bugün, Ekinokscanlar Özlem, Özgül ve Elif kadınlarımın varoluşları da kutlu olsun, ömürlerine bereket!


Gökler izin verdi, hava açık, etrafta çam ağaçlarının polenleri uçuşuyor. Dünya serçe günüymüş diye hatırlattı Berna, bu vesileyle bu minik dostlarımıza da selam olsun!


Hepsi birden.

Ve öyle oldu.





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.