Dantel…

Bilinmeyenin içinde saklı olan olasılıklardan birini çekip çıkardım, yollara düştüm. Son beş yıldır hayatıma damgasını vuran “armağan” kavramını açmak, “kutsal ekonomi” kavramını yaygınlaştırmak, parayla ilgili ”kıtlık” algımızı dönüştürmeye katkıda bulunmak için verdiğim bu karar beni şehirden şehire yolculuklara çıkarıyor. İçimde uzun zamandır yankılanan çağrıya kulak verdim, bu konuyla ilgili çemberler yapıyorum, yeni güzel insanlarla tanışıyorum, tanışıyoruz, büyük çember daha da genişliyor. Hamdolsun.

Cumartesi sabahı vardım Ankara’ya ve Berna beni otogarda karşıladı. Hava o kadar güzeldi ki kapalı alanlara giresimiz gelmedi, sabah sakinliğinde parktaki büfede sedir ağaçlarını seyrederek nefis bir kahvaltı ettik. Sonra eve yollandık ve sonunda Berna’nın tatlı annesiyle tanıştım. Yol yorgunluğuna yenik düşüp birkaç saat uyudum ve sonra İncek’te şahane bir bahçe içindeki evlerine gittik, Esra ve Deniz çoktan gelmiş merdivenlerde oturmuşlardı bile. Evden getirdiğimiz malzemelerle mükellef yemekler hazırladılar bir çırpıda, elimi hiçbir işe sürdürmediler. Asma çardağının altında akşamüstü saatlerinin güzelim renkleri eşliğinde beslendik, eve dönüş yolunda dolunayın heybetli doğuşu ile büyülendik.

Sunak dantelimi evde unutmuşum, akşam Asiye teyzenin ördüğü ince iş dantellerden ödünç aldım bir tane. Akşamına yatar yatmaz uyuyakalmışım, hiç yadırgamadım yatağımı hayret! Bir hayli huy değiştirmişim, ne güzel… Sabah altıda uyanıp tekrar uyumayı bile başardım. Ohhh evimde gibi rahat ve mutluyum. Sabah kahvaltımızda Bernacığım becerikli elleriyle yine bir çırpıda karnımızı da ruhumuzu da doyurdu.

Buluştuğumuz her mekanın enerjisi nasıl da farklı, Antalya’da Kaleçi’ndeki eski, avlulu evlerin başarılı bir restorasyon örneği ilk mekanımızdı, hepimiz atıştırmalık bir şeyler getirmiştik; Ankara’da ise bir arkadaşımızın vegan ev-kafesinde buluştuk, kafeye erken gidip bu toplantı için günler öncesinden mekanı ayarlayan kolaylaştırıcımız Hazal’la buluştuk, kızlar mekânı çembere uygun hale getirip adaçayı ve Palo Santo ile arındırdılar, sunağımız da oturma yerlerimiz de hazırlandı.

Ayça Avustralya’dan geldi, bu vesileyle onunla yıllar sonra buluşacağım için heyecanlıydım. Kapı çaldı ve Ayça çembere annesi ile geldi. Sürpriz! Çemberin anne enerjisi dantelle başladı, İnci teyze ile çoğaldı. Yeni tanıştığımız canlar ve tanıdık dostlarla hemen kaynaştık birbirimize. Ankara’nın gül mevsiminde o ılık pazar günü kafenin sıcak ve samimi ortamında yaptığımız çemberi hep hatırlayacağım, öğle yemeği molasında sevimli bahçedeki uzuun masamızda sohbetler eşliğinde yediğimiz nefis yemeklerimizi de.

Çemberde sadece parayı, parayla ilgili algımızı şifalandırmakla kalmadık, çoğumuzun ortak hayali olan “analı kızlı” çemberler de yapmak üzere niyetimizi tekrarladık evrene. Güzel niyetler birbirine eklenerek gelişti, armağan hikâyelerimizi anlattık birbirimize, duygu dolu anlar yaşadık, oyunlar oynadık. Evime çok güzel anılarla, kucağımda, çantamda armağanlarla döndüm. Hayalleri ve parayı birlikte mayaladık. Kolaylaştıran ve katılan herkese bir kez daha teşekkür ederim.

Hikâyeler anlatmak üzere yola çıktım. Hem eski hikâyeleri anlatıyorum hem de yeni hikâyeler biriktiriyorum. İnsanlar da birikiyor kalbimde, ne büyük bir yermiş insan yüreği, yeni her bir canla birlikte daha da genişliyor. Kalbimle birlikte benliğim de büyüyor ne mutlu… Yeni bir İnci teyzem oldu bu yolculukta daha ne olsun, hepimizin bir İnci teyzesi oldu.

Bunca yıllık hancılıktan sonra yolcu olmak ne güzelmiş… Benimle birlikte ekşi mayalar da yolculuk yapıyor.

Zamanında dantellerimizle mandalalar işlemişiz. Dantelin her bir halkası kusursuz evrenin bir noktadan başlayıp dalga dalga yayılmasının mikro örneği gibi, her bir sırada başka bir emek ile bambaşka bir biçime bürünerek büyüyen o yuvarlak danteller.

Temmuz’da Bodrum’a gideceğim, 25 yıl önce İstanbul’dan çıkışımızda ilk gittiğimiz yerdi Bodrum. Yine buluşalım, tanışalım, hikâyelerimizi, çemberlerimizi çoğaltalım canlar, yaşam dantel gibi işlesin bizi sihirli eliyle, binlerce yıldır bu topraklarda yaşamış olan kutsal ekonominin mayası canlanıp çoğalsın…