Hayalleri birlikte pişirmek…

Bir çembere oturdum, hayatım değişti. İlk çember deneyimimde kadın erkek on iki kişiydik, yıl 2012, yeryüzünün iyiliği için dua ettik. Dönüştürücü bir deneyimdi. Sonraki çemberimde ise on yedi kadınla birlikte oturdum bir dolunay vakti kış zamanı, yıl 2013. Çoğunu iki gün önce tanıdığım arkadaşlarımın her biri birer kız kardeşe, bacıya ve benim için sonrasında “tatlı cadı”ya dönüştüler, burnunu oynatınca dilediğini yapabilen cadılar misali.


O kadın çemberinde o kadar şifalandım ki, bahar gelince Flora’da da bir -kendi aramızdaki söylemiyle- “Cadı cemi” yapmaya niyetlendim, toplantının bitiminde kalbime geleni tatlı cadılarıma ve can kadınlarıma dillendirdim. O dillenen hayal, bizlerin enerjisiyle, bizim kalbimizdeki tutuşturduğu ateşle birlikte kaynamaya başladı. Ve o ateşin gücü Flora’da bahardaki üç günlük toplaşmamızı gerçek kıldı. Bir hayali birlikte pişirdik.


Sonradan anladım, diğer toplaşmalar da böyle pişmişti. Biri kalbine düşeni dillendirmiş, diğerleri de onu yüreklendirmiş ve güç vermişti bu hayale. Hayal hepsinin hayali olunca gerçekleşmişti.


Çemberlerde oturdukça, her bir canla ortaklaştığım parçalarımla karşılaşmış gibi oluyorum. O ana özel kozmik bir kardeşlik duygusu yayılıyor içime. Yarattığı enerji alanından olsa gerek, sanki sonsuzlukta bir kürenin içinde uzayda yolculuk eder gibi hissediyorum kendimi, kendimle birlikte o çemberde oturan herkesi.


Bazen nefesini tuttuğunu fark eder ya insan, bazen de adım atamaz, kalakalır olduğu yerde. Bir çemberde oturmanın heyecanıyla yükselen enerji şifalandırıyor, sarıp sarmalıyor, yüreklendiriyor ve adım attırıyor. İşte o bir adım başka dünyalara açılan kapılara bereket oluyor.


Can kadınlarımdan bir diğeri Ankara’dan Serap’la da İstanbul’da bir başka çemberde tanıştım 2014 başlarında. O andan beri akarız birlikte. Uzun sohbetlerimiz olur telefonda, birbirimizin içinde yolculuk yapıyormuşuz gibi hissederim, laf lafı açar, bir nehir akar içimizde, biz de o nehrin içinde sörf yaparız. Yaşadığımız eşzamanlılıklarla izleri takip ettiğimiz bir yolculuğun içindeyiz Serap’la. Heyecanlanıyorum.


Ah o heyecan, en büyük ortak paydamız! Kadın çemberlerini çoğaltmak ve yurdun her köşesinde şifalı kadın çemberleri yapmak üzerine oldu son sohbetimiz. Ve bu çemberleri doğada da yapmak, hatta Flora’da. Hu huu, tra la laaa, ah bu benim de hayalim ne zamandır, bayılırım, son seferinden tadı damağımda kaldı! Ohhh, ne güzel gelmiş kalbine, aramışsın beni Serapcım.


Serap’la kadın çemberi ortak hayalimiz pişedursun, biz şimdi bu hayali gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan bir başka hayalimizi pişirelim, bir hafta boyunca çok amaçlı kapalı bir mekân ve çardak hayali ile yatıp kalkalım diye konuştuk, bakalım neler çıkacak?


Şimdi okuyanlardan bir dileğim olacak. Hayalimize ortak olur musunuz? Kendinizi rahat bir halde hayal edin öyleyse, günün en sevdiğiniz zamanı, rahat bir yastık üzerinde bağdaş kurmuş, ağaçların, çiçeklerin, kuş seslerinin arasında oturmuşsunuz yuvarlak bir çatının altında, gözleriniz kapalı, uzaktan nergislerin, sümbüllerin kokusu çalınıyor burnunuza. Hayallerinizi düşünüyorsunuz. Neler yapmak istediğinizi ve aslında her bir hayalinize ortak olan, aynı hayali besleyen, pişiren daha pek çok can olduğunu. Hayaliniz sırtınızda yük değil, onu -Şifa Yurdu’nu kırk taşıyıcı çubuğun taşıdığı gibi- yükleri paylaşarak hafifletiyorsunuz. Hayal hepinizin hayali oluyor. O hayale “benim de hayalim bu” dediğinizde, ortak olduğunuz hayal bir adım daha atıyor sonsuz olasılıklar okyanusunda. Pişmeye başlıyor.


Sonra bir çardağın altındasınız ve az önce mutfakta kazana el verip hazır ettiğiniz lezzetli yemekten bir parçayı özenle tabağınıza yerleştiriyorsunuz. Masaya oturuyorsunuz, tabaktaki renklere bakıyor, kokluyorsunuz, yiyebilirsiniz artık. Bu bir ziyafet sofrası, çok kalabalıksınız ve yemek çok güzel. Dostların varlığıyla zenginleşmişsiniz.


Teşekkürler desteğiniz için.


Oldu bilelim bence. Nasıl olurunu evrene bırakalım. Pek çok şeyimiz böyle gerçekleşti. Hiç tahmin etmeyeceğimiz yollardan geldi destekler ve çözümler.


Ne çok canla ne çok ortak hayalim var! Seda ile Peru’ya gitme, Hande ile yoga ve kadın kampı yapma, Esra’yla, Elif’le dans, Asil ve Bahar’la karavanla gezme ve video çekme, Dilara ve Öznur’la dikiş dikme, oyyy ne çok! Selahattin’le İzmir’e, Kapadokya’ya, sonra belki Samsun’a gideceğiz, kendi öykülerimizi anlatacağım daha.


Şimdi hayal ateşimi beslemek üzere bir önbahar dinlenmesi ayırıyorum kendime. Sonra hayalleri birlikte pişireceğimiz bir kamp yapacağız.


Ben bu yazıyı çorba yaptım, bahara da Flora reçeli yapacağız haberiniz olsun.






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.