Kar temizliği…

Kendime söz verdiğim gibi dolaplarımızı temizlemeye giriştim. Başladım bir yerden, sonra baktım Selahattin de bana katıldı, elbirliğiyle giriştik parçalı temizlik hizmetine. Her gün iki dolap açılıyor, içindekiler dışarı çıkarılıyor, raflar da tek tek tozları alınıp silindikten sonra içindekilerden eskimişler olanları ayırılıyor. Kalacak olanlar yeniden yerlerine temiz temiz yerleştiriliyor. Bir taraftan da İstanbul’dan getirdiğim yeni çarşaflar, havlular, örtüler, kurulama bezleri eskilerinin yerini alıyor.


Dolapları temizlerken eğer dolaplar ya da raflar yerinden oynatılabiliyorsa oynatıp, olduğu yeri de süpürüp siliyoruz. Elimde arap sabunlu bezlerle hızımı alamayıp arkalarındaki duvarları da siliyorum, rast geldiğim camı çerçeveyi de elden geçiriyorum. Elimin uzanabildiği yerlerde tavandaki örümcek ağlarını topluyorum, tabii örümceklere her zamanki gibi “bugün temizlik var, saklanın, sonra yine yaparsınız ağlarınızı” anonsunu yaparak. Silindikçe, temizlendikçe ferahlıyorum, ferahlıyoruz.


Birden döngüleri hatırlıyorum, hani 7 yılda bir her bir atomumuza kadar yenileniyormuşuz ya, ben de 7 kere 7=49’u bitirip 8’inci döngüme girmiş bulunmaktayım ya, yine birden hatırlıyorum ki yıllardır ellenmemiş şeylere değiyor ellerimiz, haydi diyorum değsin eller, değişsin her şey, yine ve yeniden, dokunulmamış yer kalmasın! Temizlik sırasında bu belki o an olamıyor tam anlamıyla. Tam anlamı ne demek ki? Yani elim her yere uzanamayabiliyor, “bağzı” şeyler yerinden oynatılamıyor o an belki, ama olsun, olduğu kadar…İçimdeki temizlik de tüm gücüyle sürüyor. Gelsin yeni döngümün armağanları, ne güzelmiş yaş almak!


Elim işte, gözüm de işte de, kalbim anılarda bu ara. İstanbul’dan getirdiğim çerçevelerin içine aile büyüklerinin fotoğraflarını yerleştirmiştim -yavaş yavaş atalar köşemiz oluyor- geçen gün masanın yanındaki rafta duran o fotoğraflar beni aldı, başka bir rafa götürdü, bebeklik- çocukluk fotoğraflarımın olduğu albüme. Gidip yerinden aldım da bir iş çıktı o anda, bakmaya fırsatım olmamıştı. Bir temizlik molasında dinlenip su içerken gözüm o albüme atlayıverdi kuantum çekirgesi edasıyla, bakmaya başladım. A aaa! İlk yaş günümde çekilen fotoğraftaki halı şu an ayaklarımızın altında! Bir yaşında üzerine oturup akraba abilerim ablalarımla poz vermişim. İşte o halının üzerinde şu an ayaklarım! Vay ki ne vay! Halının hafızası vardır kesin! Üstelik o halıyı bir hafta önce İstanbul’dan getirdim, annem artık bana vermek istediğini söylemiş, temizleyip hazırlamıştı. Benden büyük bu halı!!!


Başlıyorum halıyla sohbete. “Eh, hoş gelmişsin yeni evine sevgili halı, anlat bakalım, neler söyleyeceksin?... Sen düşünedur, ben seni de ilk fırsatta arap sabunuyla silip sirkeyle parlatayım da, hafızanı şöyle bir boşalt ormana, gel biz sana başka ve yepyeni güzel anılar biriktirelim. Biz yaşıyoruz çoktandır, şimdi sen de şahit ol ve sen de mucizelere şahit olmuşsundur eminim….ama şimdi… birlikte yeni mucizeler görelim!”


Mola bitiyor, eskimiş ama bir türlü atılamamış şeylerle vedalaşmaya devam ediyoruz. Uzun zamandır ellenmemiş o çekmecelerin arkasında açılmamış bir kapı var, şifonyerin arkasında kaldığı için pencere muamelesi görüyor nicedir. Gidip onu da açıyorum. Ohhhh, hava giriyor içeri, içime bir ferahlık daha geliyor. Soruyorum kapıya: “En son ne zaman açıktın? Ne zaman hava girip çıktı açıldın da? Ben seni de bir süpürüp sileyim de en iyisi, temiz hava geçsin içinden, ferah esintiler dolaşsın evimizde.” Geçmişten gelen yüklerden eser kaldıysa bu kapının ardında, onlar da fırsat bu fırsat çıksınlar dışarı. Bizi bekleyen güzel geleceğimiz içeri buyur etsin. Niyetlerimiz bütünün hayrına olsun. Hayırlara vesile olsun. Bereketli olsun. Ne güzel, bunları söylemeyi adet edinmiş arkadaşlarımız var, varlıklarına şükürler olsun. Kapıyla konuşurken nerelere geldim ben?



İmdaaaat!


Az kaldı, sabır, yılların temizliği öyle pıt diye biter mi? Bitmez tabii, o yüzden parçalı temizlik dedim ya! Temizliğin şifası için ne desem az, her anı haz. Her gün biraz biraz, keyifle, anılarla, dualarla, niyetlerle, şükranla, olduğu kadar, doğaçlama…Törenlerle, öykülerle, danslarla, telefonlaşmalarla, yazışmalarla, toplaşmalarla, çemberlerle, topluluklarımızla her an yapmış olduğumuz da işte bu büyü değil mi?



Aynısı hem de…


Her gün biraz biraz…


Olduğu kadar…


Büyük temizlik diye bir şey yokmuş, her an temizlik varmış.


Suya sabuna dokunalım da.


Temizlik iyidir.


Aman ha! Yorulursak dinlenelim.


Olduğu kadar.



Mucize demişken,…Antalya’dır, güneydir demedi, kar yağdı buraya da geçen gün. Hem de 24 saat kaldı bizimle. O da temizlemiştir bir şeyleri eminim.

Karbeyaz olduk!




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ohhh ağzına sağlık ayşe'can; dün bahar temizliğine girişip işler güçlerden ara vermiştim; geri dönüp neşeyle ve müzikle (queen'den "i want to break free"!!!) devam edeyim :))
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.