Aşk Örgütlenmektir!

Örgütlenmek de mücadele etmek gibi başka anlamları çağrıştırdı bugüne kadar. Şimdi artık sağdan ve soldan uzaklaşıp orta noktaya, aşka yaklaştıkça anlamı da değişiyor kavramların. Haydi biraz doğaçlayalım. Bakalım neler çıkacak?

Aşk bağlantılı olmaktır.

Aşk her şeyle bağlantılılık, canlı cansız her şeyle. Onlar ki, bizi besleyip büyüten, koruyan. O ki, Yeryüzünün ta kendisi.

Belki de Yeryüzü âşıktır bize. Aşkından yapıyordur bunu.

Gül, dal ve aşk.

Daldaki aşk.

Ayışığında gül dalının beyaz duvara yansıması, dala vuran aşk.

Işığın oyunları, ne güzel oyunlar.

Aşk oyunları.

Aşk, ışık.

Aşk, ışık, sarmaşık.

Biz ışığa sarıldığımızda, biz birbirimize sarıldığımızda, ışığa aşkla sarıldığımızda, biz biririmize aşkla sarıldığımızda…Yeryüzü aşkın yüzü olduğunda… yüreğimizde ezelden beri duran, o rengarenk ışıklı aşkın yüzü parıldamaya başlıyor.

Parlak ve pürüzsüz.

Ayna gibi.

Baktığında kendini pırıl pırıl gördüğün. Baktığında aşkın yüzünü gördüğün.

Aşk olduğun, sarmaşık olduğun.

Aşk, sarmaşık, ışık. Aşkla sarmaşık.

Aşkla sarmaşmak…Aşkla sarmaşıklar kabilesi.

Aşk sarmaşmaktır.

Hayatla sarmaşmak, hayatın her yerine dokunarak büyümek.

Onun için her şeyle aşk yaşıyoruz.

Onun için her yer Taksim, her yer direniş. Onun için her yer Gezi.

Her şey aşk. Her şeye aşığız biz. O yüzden bu sevdamız ışığa, güneşe, suya.

O yüzden her yer Alakır.

Suyumuzu istiyoruz. Suyumuza aşığız biz. Temizleyen, arındıran ve paklayan su. Hayatı besleyen kutsal yağmurların derelere karıştığı, toprağa damla damla sızıp da sabırla, sonrasında bulduğu her çatlaktan dışarı taştığı pınarlar ülkesi burası. Yolları boyunca etraflarına can vere vere denize kavuşuyorlar.

Kesme Çay da bunlardan biri. Yaklaşık yirmi yıl önce, bir dolunay gecesi, bulunduğumuz yayladan sahile, Kemer’e ulaşma yolculuğumuzda kaybolup da, ağaçların arasından, yüzünde ayışığı ışıltılarını görüp de âşık olduğumuz, kaybolduğumuza mutlu olduğumuz yer. Ne çok bitkiyi barındırıyor; 111 bitki türünden 32’si endemik. Olimpos safranı ve Kemer orkidesi mesela, sadece burada yetişiyorlar ve nesilleri tehlike altında.

Işığımızı güneşten istiyoruz biz.

Güneşi istiyoruz.

Güneşle ışığımız olsun istiyoruz.

O yüzden her yer Kesme boğazı.

Her yer ışık.

Her yer aşk.

Akışta aşk var.

Suyun akışında da aşk var.

Aşk akıştır.

Aşk sarmaşmaktır.

Aşk ışıktır, aşk sudur.

Diren Alakır, diren Kesme Boğazı! Biz yardıma koşuyoruz.

Aşkın çocuklarıyız biz.

Aşktan doğduk, aşkımızı korumaya gidiyoruz.

O yeryüzü ki bizi doğurdu… ve biz de onu korumaya and içtik. Anamızı yeniden doğuruyoruz şimdi...

Birisini doğurmayı isteyecek kadar çok sevmek nasıl bir şeydir?

Aşk birlik olma halidir.

Aşk yardımlaşmaktır.

Aşk paylaşmaktır.

Güneşi istiyoruz. Güneş panelleri olsun elektrik için.

HES’ler yerine güneş panelleri istiyoruz. Ve vatandaşlık hakkımızı kullanıyoruz…

Kesme Boğazı’na sahip çıkıyoruz.

Onu, suyunu, orada canlı- cansız / yaşayan tüm varlıkları korumak için.

Suyla can bulan hayatların yaşam özgürlüğü için.

Su alınıp satılabilir mi? Su hepimizin ortak değeri.

Sahip çıkıyoruz.

Suyu savunuyoruz.

Suyun her şeye hayat verme hakkını.

Bütün yaptığımız aşkla sevmektir.

Suçumuz buysa aşk olsun.

İlahi!

Suçumuz âşık olmak olsun.

Güneşin ülkesinde hidroelektrik santrallerine ne gerek!

Sudan değil güneşten, o tükenmez ışıktan elektriğimiz olsun.

Razıyım daha az ışıkta yaşamaya. Yıldızlar ve ay, bazen de ateş ışığım olsun.

Onlar aşkla aydınlatıyorlar her şeyi, her yeri.

Biz de güneşin şehrinde aşkla aydınlanmak istiyoruz.

Güneş aşkına!

Toprak aşkına.

Ağaç aşkına.

Su aşkına.

Bir deney yapalım mı şimdi?

Aşkla örgütlenme deneyi. Aşkla birleşme, bir olma deneyi.

Bana katılır mısın?

Bu bilgiyi paylaşır mısın?

Var mısın?

Var ol.

Sağol.

Bu konuda detaylı bilgi ve fotoğraflar için Yusuf Yavuz’un bu güzel haberini okuyunuz dostlar...

Not: Ben dört yıl boyunca internetsiz, beş yıl da elektriksiz yaşadım. Jeneratörle elde ediyorduk günlük birkaç saatlik elektriğimizi. Allahtan ki şimdi güneş panelleri var ve size işte bu yazıyı güneşle yazıyorum.