Bu kızı yeniden büyütmeye var mısın?

Herkesin söz sahibi olmaya çalıştığı hayatımıza gelin bu sefer biz bakalım.

Ne kadar memnun ve tatminiz?

“Gerçekten nasılsın?” diye en son ne zaman yüreğine sordun?

Herkese bakım vermekten sıra kendine geldi mi?

"Ben değerliyim ve yeterliyim" duygularını yürekten hissedebiliyor musun?

Çocukluğumuzdan itibaren görülmek, duyulmak için uyumlu kız çocukları olmak zorunda bırakıldık. Bizim payımıza düşen; küçüklükten itibaren bakım vermeyi öğrenmek olurken, kendimize nasıl bakım vereceğimizi öğrenemedik. Fedakar annelerimizi gözlemlerken onların ne kadar kendilerini unuttuğunu çocuk gözlerimizle fark edemedik. Bizim nesil güçlü ve başarılı kadınlar olacaksınız diye büyütüldü. Aldık gazı, her şeyi yapan kadınlara dönüşürken en çok da kendi yüreğimizin ihtiyaçlarını görmezden geldik. Tıpkı toplumda kendi varlığımızın bir insan olarak görmezden gelinmesi gibi. Çocukluğumuzda erken yaşta “uslu, hanım hanımcık, edepli ol” telkinlerini duyduk. Kız çocuklarına “evin düzenini sağlama” görevi verilirken, çoğumuz dışarı arkadaşlarımızla çıkmak için önce evi temizlemeliydi. “Ne güzel kızsın, saçlarını tarasana, elbiseni düzelt” cümleleri değerimizin dışsal görünüşle ölçülmesine zemin hazırladı. Başkalarının gözündeki biz, kendi yüreğimizdeki bizden daha önemli hale geldi.


Bizler büyüdük ve bu memlekette kadın olmanın ne kadar zorlayıcı olduğunun farkına vardık. Yoğurduğumuz hamuru dinlenmeye bırakırken, kendimiz dinlenmeyip "bu arada çamaşırları asayım" diyen kadınlara dönüştüğümüzün ise farkına varamadık. Baktık kendimiz yetemiyoruz, maddi durumumuz yeterli ise yine bir kadının yardımıyla evimizi çekip çeviriyoruz.


Bu sonbaharda kendine bir bardak çay koyup yağmuru izlerken “Benim kıymetimi kim bilecek?” diye yüreğine sorar mısın?


Bir kurtarıcının gelmeyeceğini yorgun yüreğin biliyor. Kulağına Sezen Aksu’dan bir şarkı mırıldıyor.


Bu kızı yeniden büyütmeliyim,

Kor ateşlerde yürütmeliyim,

Değirmenlerde öğütmeliyim,

Farkındayım, farkındayım.


Yetiştirilme biçimimiz hem hayata bakışımızı hem de finansal davranışlarımızı etkilerken, kapitalist sistem; kendi kıymetini bilmeyen, değersiz ve yetersizlik üzerine yetiştirilen kadınların duygu açlıklarını çok güzel kullanıyor. Özellikle biz kadınlar reklam ve pazarlamanın en yoğun hedefi olan kesimlerdeniz. Bizlere çoğu zaman ihtiyacımız olmayan ürün ve hizmetleri aldırıyorlar. Güzellikten modaya, ev düzeninden, çocuk bakımına kadar pek çok alanda kadınlara “eksiksin” mesajı verilerek, tüketim yoluyla değerli hissetmeleri sağlanmaya çalışılıyor. Bunu da yine hemcinslerimiz aracılığıyla yapıyorlar.


Kadınların en çok etkilendiği alanlara gelin bir göz atalım. Giyim ve moda alanında diğer kadınlardan “geri kalmama” baskısı mevcut iken güzellik ve kozmetik alanı, mükemmelleşmeyi vaad ediyor. Sağlık ve diyet kültürü ise kadın bedeni üzerinden sürekli “ideal” bir kalıp dayatmaya çalışıyor. Ev ve dekorasyon alanı “mükemmel ev kadını” imajından besleniyor. Takı ve aksesuar alanında ise mücevher, saat, çanta gibi ürünlerle statü ve “kadınlığın tamamlanması” hayali satılıyor. “Çocuğun için en iyisi” söylemi, kadınların harcama kararlarında en büyük baskıyı yaratırken, kişisel gelişim kursları “sen değerlisin” duygusuyla satış konusu ediliyor.


İşte kapitalist sistem özellikle kadınlara “eksiksin, yeterli ve değerli değilsin “üzerinden yaklaşıyor. Sürekli bir eksiklik hissi yaratılıyor: “Güzel değilsin, genç değilsin, zayıf değilsin, evin yeterince modern değil, çocuğun için yeterli değilsin”… Bu eksiklik hissi tüketimle kapatılmaya çalışılıyor ancak içimizdeki boşlukların dışardan kalıcı olarak kapatılmadığını söylemiyorlar.


Oysa finansal okuryazarlık bilinci, bu manipülasyonları fark etmek ve uzun vadeli maddi güvenliği sağlamak için en büyük araçtır. Gerçek ihtiyaç ile pazarlama manipülasyonunu ayırt etme becerimiz ve kendi değerimizi tüketimden bağımsız tanımlayabilme gücümüz geliştikçe bize dayatılan bu oyunu oynamayacağız. Bilinçli bütçe ve yatırım alışkanlıklarıyla kendimizin kıymetini bilip kendi oyunumuzu yazabiliriz. Bunun için her şeye sahibiz.


Hepimiz değerliyiz, tam ve bütünüz. Sadece iş, yürekten inanmaya kalıyor.


Yeter ki uyanık ve farkında olalım.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.