Adaletin bu mu dünya?

Zeynep ve Elif aynı mahallede doğup büyüyen iki kız çocuğu.


Çocuklukları aynı sokaklarda oyun oynayarak geçmişti. İkisi de zeki, meraklı ve büyük hayalleri olan kızlardı. Ama kaderleri farklı çizilmişti.


Zeynep’in ailesi varlıklıydı. İyi okullara gitti, kaliteli bir eğitim aldı, yabancı dil öğrendi ve istediği üniversiteye rahatlıkla kaydoldu. Stajlarını iyi yerlerde yaptı, mezun olduğunda büyük bir şirkette işe başladı. Hayatı hep bir adım önde başladı ve öyle devam etti.


Elif’in ailesi ise düşük gelirliydi. Babası inşaat işçisiydi, annesi temizlik işlerine gidiyordu. Elif derslerinde başarılıydı ama ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için zamanla önceliği değişti. Lisede çalışmak zorunda kaldı, derslerini ihmal etti ve üniversiteye hazırlanmak için özel ders ya da ek kaynaklara ulaşamadı. Sonunda eğitimine devam edemedi ve düşük ücretli işlerde çalışmaya başladı.


Bir gün, yıllar sonra yolları tekrar kesişti. Zeynep lüks bir kafede kahvesini yudumlarken, Elif garson olarak masasına geldi. Göz göze geldiklerinde ikisi de anladı: Tek farkları, sahip oldukları fırsatlardı.


Bu hikaye bizim hikayemiz. Şu anda 40’lı 50 ‘li yaş grubunun çocukluktan yetişkinliğe geçiş hikayesi. Bugün ise şartlar çok değişti, yaşadığımız ülkenin geldiği durumda Zeynep ve Elif aynı mahallede artık büyüyemezler. Çünkü şehirlerde yeni yapılaşmalar ve gelir durumumuza göre seçenekler arttı. Sınıfsal ayrım gözle görülür şekilde iliklerimize kadar hissediliyor. Hangi semtte yaşadığınız, oturduğunuz site, çocuğunuzu gönderdiğiniz okul, sağlık için hizmet aldığınız hastane gelir durumunuza göre şekillenebiliyor. Önceden kapıcının çocuğuyla, fabrikatörün çocuğu aynı sırada eğitim alabilirken şimdi ise ulaşabildikleri fırsatlar birbirinden o kadar uzak.


Peki, adalet nedir? En temel anlamıyla herkese hakkını verme, doğru ve hakkaniyetli davranma ilkesidir. Bireyler, toplumlar ve devletler için en temel değerdir. Toplumsal düzeyde adalet, insanların fırsat eşitliğine sahip olması, haklarının ihlal edilmemesi ve haksızlıkların giderilmesi anlamına geliyor. Gelirde adalet ise bir toplumda bireyler veya gruplar arasında gelirlerin eşit bir şekilde dağılmasıdır.


Gelin yaşadığımız toplumda gelirde adalet ne durumdaymış bakalım.


Toplumun en zengin %10 kesimi toplam gelirin %54’üne sahip. Çok basit bir şekilde anlatacak olursam toplum 100 kişiden oluşsun. En zengin 10 kişi 100 dilim pastanın 54 dilimini alıyor.


%1’lik en zengini ise onlar tüm servetin %40’ına sahip. 100 kişilik bir toplumda 1 kişi 100 dilim pastanın 40 dilimini alıyor.


En fakir %50’si de sadece servetin %12’sini alıyor. Yani 50 kişi 12 dilim pastayla karnını doyuruyor.


Bu resim bize gösteriyor ki; yaşadığımız toplumda çok büyük bir gelir adaletsizliği var. Bu durum düşük gelirli grupların yoksulluk içinde yaşamalarına, düşük gelirli ailelerin çocuklarının kaliteli eğitime ulaşamamasına, uzun vadede bu nedenle bireylerin kariyer fırsatlarını ve yaşam standartlarını olumsuz etkilemesine, sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşanmasına, zengin ve fakir arasında ki uçurumlar arttıkça huzursuzlukların artmasına ve suç oranlarının artışına neden oluyor. Toplumda dayanışma ve yardımlaşma duygusu zayıflıyor, insanlar diğerlerinin sıkıntılarına duyarsızlaşmaya başlıyor.


Asıl mevzu aslında ekmeğin adaletsiz bölüşülmesinde. Ben kendimi kurtarayım banane diğerlerinden denilince, aç olan gün gelip tokun kapısına dayanıyor ve tok olanda konforlu yuvasında rahat edemiyor. Kapitalist sistemin tüketim üzerine kurulu düzeni bu acılara katlanabilmemiz için hepimize bireysel kurtuluşu reçete ederek yine para harcatıyor. Uzak Doğu kültüründe doğup büyüyen yoga-nefes teknikleri Batı’ya önce ruhsal öğretiler yoluyla, sonra bilimsel araştırmalarla ve stres yönetimi, spor, sağlık uygulamalarıyla yerleşti. Batı bu teknikleri tüketim düzeninin yarattığı acıları baskılamak için yine parayla paketleyip satmaya başladı. Doktora gittiğinizde stresten uzak duracaksınız ya da onu yönetmeyi öğreneceksiniz tavsiyesi reçete edilirken, kendiniz bu tekniklere ulaşıp kullanabilmeniz için yine zaman, para harcamanız gerekiyor. Stresi yaratan faktörleri ortadan kaldırmadıkça, nedenleri değiştirmeden sonuçları değiştiremeyeceğimizi çok acılar yaşayarak son yıllarda toplumca öğrenmiş olmalıyız.


Bizlere düşen ise; gerçeğin resmiyle yüzleşmek ve durumu kabullenip gelir adaletsizliği için ben ne yapabilirim diye sormak. Farkında olup eyleme geçmediğimiz herşey bizi sıkıştırıyor ve hastalandırıyor. Her küçük eylem, hatta dünyadaki büyük sorunların karşısında küçük gibi görünse de, birinin hayatında önemli bir fark yaratabiliyor. Bu durumla ilgili çok güzel bir hikaye vardır.


Bir kişi, sabah sahilde yürürken milyonlarca deniz yıldızının sahile vurduğunu görür. Birer birer yıldızları alıp denize atan bir adam fark eder. Adam, kişiye yaklaşarak, “Bunun bir anlamı yok, bu kadar çok yıldız varken ne fark eder ki?” der. Adam ise bir yıldız daha alıp denize atarak cevaplar: “Bunu atarak bu yıldızın hayatını kurtarmış oldum.”


Şu an toplumsal olarak geldiğimiz nokta ise zengin fakir farketmeden herkesin etkilendiği ve yılanın herkesi ısırdığı gerçeği. Fabrikatörün çocuğuyla aynı okullarda okuyan bizler bugünün şartları geçmişte olsaydı çoğumuz şuan ki yaşam kalitesine sahip olamayacaktı. Bu bilinç ve farkındalıkla önce kendimize sonra başkalarına destek olmak zorundayız. İnsanca yaşamayı hayal ettiğimiz bu ülkede ben değil Biz olarak bir araya gelebilirsek çok şeyi değiştirebileceğiz. BİZ’e hizmet eden politikaları destekleyip, topluma hizmet eden her kademede oturan insan bu bilince sahip olmalı ki toplumsal kurtuluşumuzu sağlayalım. Onlar o bilinçte değilse önce kendimizi sonra gereken kişilerin bilinçli olması için çaba göstereceğiz.


Hayat şimdi bizlere limon verdi, limonata yapmak için fırsat kapıda. Bana dokunmayan yılan artık beni de sizleri de ısırıyor.


Büyük Usta Edip Akbayram ne güzel söyler:

Güvenemem servetine malına

Umudum yok bugün ile yarına

Toprak beni de basacak bağrına

Adaletin bu mu dünya?

Ne mal verdin ne yar dünya

Kötüleri silsen dünya

İyileri öldüren dünya




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.