Çocuğun rızası olmaz

16 yaşında bir kız çocuğu nişanlandırıldığı erkek tarafından öldürüldü. 16 yaşında. Nişanlandırılmış. Onun için çizilmiş gelecek belli. Ardından o adam tarafından da öldürülmüş.


Bir zamandır cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar gündem olduğunda çocuğun rızası meselesi konuşuluyor. Öncelikle kısa bir hukuki bilgilendirme yapıp ardından arka planına karşı iki kelam etmek isterim.


Nişanlanma işiyle başlayalım. Nişanlanma malum, evliliğin bir önceki aşaması. Medeni Kanun’da düzenlemesi bile var. Türk hukukunda 18 yaşından küçük herkes çocuktur. Çocuklar evlenemez. Tıpkı oy kullanamadıkları, ehliyet alamadıkları gibi. Veli rızası varsa 17 yaşında evlenmelerine izin verilebilir. Oy kullanamıyordu düne kadar ama artık evlat bile edinebilir bakınız, oldukça sorunlu. Daha da ileri boyutta olağanüstü hallerde ki bu halleri çocuğun gebe olduğu haller olarak görmek mümkündür, hakim kararıyla 16 yaşında evlendirilmesine izin verilebilir.


Öncelikle bu evlilik düzenlemelerini düşünmek şart. Benzer şekilde kadınların evlenme sebebiyle istifa etmeleri halinde kıdem tazminatına hak kazanıyor olmaları da paralel bir mantıktan doğuyor. Kadın için öngörülen nihai konum evlilik, evinin hanımı olması. Gerekirse kanuni engeller önünden kaldırılır, kanun önünü açar. Yeter ki konu evlilik olsun.


Tıpkı 16 yaşında hakim kararıyla evlenilmesi halindeki, evliliğin bir çözüm olarak sunulması saçmalığı gibi, tecavüz failinin kadınla evlenmesi halinde ceza almadığı onarıcı evlilik düzenlemesinde de aynı saçmalığı görmüştük. "Fatmagül’ün Suçu Ne?" dizisi bu konuda bilgisi olmayanları da aydınlattı. Neyse ki bu düzenleme artık yürürlükte değil.


Bu zihniyet kadınların ve tabi kız çocuklarının bedenini bir namus aracı olarak görür ve herhangi bir cinsel münasebet neticesinde evlilik bağı suretiyle namusu temizlemek mantığına dayanır. Hukuki düzenlemenin toplumun gerçeklerinden kopuk olmaması lazım, kabul; ama dönüşüm de toplumun çağ dışı gerçeklerini hukuk diye sunarak olmaz, olamaz. Böyle bir evliliğin özellikle kadın tarafındaki karşılığının ne olacağı düşünülmeden uygulamaya almakla kadınların evlilik içindeki tutsaklığının önüne geçilemez.


İşin evlilikle ilgili Medeni Hukuk boyutu bu. Bir de cinsel ilişki bağlamında ceza hukuk boyutuna bakalım. 18 yaşından küçük bir çocukla cinsel ilişkiye girilmesi halinde cinsel istismar suçu oluşur. Çocuğun 15 yaşından küçük olması halinde suç her halükarda cinsel istismardır. Çocuğun 15-18 yaş aralığında olması ve rızasının olması halinde ise suç cinsel istismar suçu değil, reşit olmayanla cinsel ilişki suçudur. Hala suçtur ancak şikayete bağlıdır, cezası da daha azdır.


Buradaki esas mesele bu suç kapsamında fail bakımından yaş aralığının düzenlenmemiş olmasıdır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile sağlanmaya çalışılan, esasen ergenler arası rızaya dayalı ilişkilenmenin istismar suçunu oluşturmamasıdır. 40 yaşında adamların imam nikahı ile 15 yaşında kızları esir almaları değil.


Kadın cinayetlerini, kadın nefretini konuşurken gündeme evliliği de almak zorundayız. Evliliği kadınlar için zindan olmaktan çıkarmadıkça bu sözüm ona “liberal” düzenlemelerden bahsedemeyiz. Evlilik çocuklar için bir hak değil bir hak ihlalidir.


16 yaşında bir çocuk nişanlanmış. 16 yaşında öldürülmüş. Sözde nişanlısı tarafından.


Binlerce defa yazdık. Yine yazalım. Çocuk evliliği olmaz. Çocuktan gelin olmaz. Çocuğun zorla ve erken yaşta evlendirilmesi olabilir ancak. Evlilik dediğimiz müessese salt cinsel ilişki ile sınırlı değildir. Yetişkin sorumlulukları gerektirir. Kız çocukları için tahayyül ettiğimiz hayat mutfak penceresi ile sınırlı değil, olamaz.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.