Zeynep Beşerler, 1.5 yıldır Emir İçgören ile mutlu bir evlilik sürdürüyor ve herkese ‘evliliği tavsiye ettiğini’ söylüyor. İkiz bebek hayalleri kuruyor, set günü az olan bir sit-com’da oynamak istiyor. ‘Hayata Yelken Aç’ isimli sosyal sorumluluk projesiyle de organ bağışına dikkat çekiyor.


Havaların bir türlü ısınamadığı bir gün buluştuk Zeynep Beşerler ile. Soğuk havaya rağmen, objektifimize keyifli pozlar verdi. Aslında vapur sefası yapacaktık ama hava muhalefetinden dolayı vapur seferleri iptal olunca, bize de turnikenin önünde poz vermek düştü. Zaten çekimlerimiz bitince de yağmur yağmaya başladı. Zeynep’le ‘Hayata Yelken Aç’ isimli sosyal sorumluluk projesini ve hayatını konuştuk.


Fotoğraf çekimimizi yaparken sahilde epey eğlendin, koştun, zıpladın, atladın...

Evet, hava soğuk olmasa daha da güzel olacaktı ama yaz bir türlü gelemedi.


En son ne zaman vapura bindin?

Sanırım bir sene oldu. Trafik çok olunca karşıya geçmenin en keyifli yolu, vapur oluyor. Bazen yarıştan dönünce Anadolu yakasında trafik varsa, Avrupa yakasına metrobüsle geçiyorum.


Metrobüste tanımıyorlar mı?

Tanıyorlar, onlar bana bakıyor ben de onlara bakıyorum ve olay bitiyor. Problem yok yani. Metroya bindiğimde “Bunun burada ne işi var?” diye konuşmalarını duyuyordum. Toplu taşıma adı üstünde, bir kişiye özel olmadığı için, ben de kullanıyorum.


Parmağında sargı var. Ne oldu?

Bodrum’daki kış yarışlarında parmağımı balon ıskotasına kaptırdım. Tırnağım koptu, parmak hırpalandı, dikiş atıldı.


Estetik gerektirecek mi?

Sargı açıldıktan sonra göreceğiz, önce yaranın iyileşmesi gerekiyor. Çok şükür parmağım yerinde, o da kopabilirdi. Tırnağın altı dikildiği için, tırnak nasıl çıkacak bilmiyoruz, göreceğiz.





Birkaç ay önce de belini sakatlamıştın.

Belimde iki omurum kırılmıştı. Küçük kazalarla atlatıyorum.


Bu kazalar seni yelken sporundan soğutmuyor mu?

Yok, hepsi tamamen benim dikkatsizliğim ve hatamdan kaynaklandı. Kimsenin bir suçu yok. Daha dikkatli olmam gerektiğini öğrendim.


Yelken sporunu profesyonelce yapıyorsun, Milli yelkenci olmayı da düşünüyor musun?

Onun için olimpiyatlara gitmem gerekiyor. Lisanslı yelkenciyim. Gittiği yere kadar devam edeceğim. İtalya’da yapılan dünya şampiyonasına Türkiye adına katılabilirim. Bireysel olarak katılabiliyorsun, milli olmana gerek yok.


‘İyi bir baldız olurum’


Herkes sizden bebek bekliyor.

Bir ara onu da yapacağız inşallah. Hayırlısı, biz de istiyoruz ama bir zaman ve planlamamız yok.


Baldız olmaya hazır mısın? Kız kardeşin Derya, Gripin grubunun solisti Birol Namoğlu ile nikâh hazırlığında...

İyi bir baldız olurum, ayrıca baldız baldan tatlıdır, bence süperim. Birol, çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir insan. Derya ile evlenecekleri için çok mutluyum.


Düğün tarihi belli oldu mu?

Eylülde Bodrum’da olacak.


Derya’nın oyunculuk mesleğini seçmesinde sen mi etkili oldun?

İlk başlarda destek yerine köstek oldum. Derya, Sinema-Radyo Televizyon Bölümü mezunu. “Git, işini yap!” dedim. ‘Canım Ailem’de kamera arkasında çalışıyordu, kamera önünde de küçük bir rolü vardı. Sonra teklifler gelmeye başladı ve o da bunu değerlendirmek istedi. O zamanlar ben istememiştim ama şimdi iyi ki oyuncu oldu diyorum. BKM Mutfak’ta ‘No Name’ isimli bir oyunda oynuyor. Çok başarılı buluyorum. Şu an desteğim sonsuz ve onu seyretmekten de çok büyük keyif alıyorum.


Boynuz kulağı geçerse...

İnşallah geçsin, bizim aramızda öyle kıskançlıklar yok. Tam destek.


Müzikle aran nasıl?

Sesim fena değildir ama şarkıcı olmayı hiç düşünmedim. Küçükken koltukların tepesine çıkıp, müzik setinin mikrofonunu elime alıp, deliler gibi şarkı söylüyordum. Mireille Mathien, Ferdi Özbeğen ve Ajda Pekkan’a bayılırdım.





İkiz bebek ister miydin?

Çok istiyorum, Emir’in ailesinde varmış. Olsa çok sevinirim ama bir yandan da çok korkuyorum. Bir seferde iki çocuk...


‘Beni cezbeden bir iş gelmedi’


Peki oyunculuk ne oldu?

Şimdilik rölantide, beni cezbeden bir iş gelmedi ve dizilerin durumu ortada... O yüzden kendimi biraz geri çektim. Yelken ve deniz konulu bir televizyon programı projesi var. Bu yaz öyle bir şey yapabilirim. Haftanın her günü çalışmayacağım, biraz daha rahat olacağım bir dizi seti olursa ve içime sinerse onu kabul edebilirim.

Rahat bir dizi seti var mı?

Sit-com olabilir, üç günde çekilir ve biter ya da bir dizinin yan karakteri olabilir.


Ama sen hep başroldün, az çalışmak için yan role mi geçiş yapacaksın?

Ben artık haftanın her günü çalışabilecek gücü kendimde görmüyorum. Bir de kendime vakit ayırmak çok hoşuma gitti. Evliliğime de zaman ayırmalıyım.


Evlilik bu anlamda kısıtlayıcı mı?

Kısıtlayan bir durum yok, Emir bana, “Çalışma” demiyor. Ben Emir’le, evde vakit geçirmekten çok keyif alıyorum. Kaliteli zaman geçiriyorum.

Eskiden sık sık gecelerde görürdük. Artık hep evde mi oturuyorsunuz?

Evet, eskiye göre daha az dışarı çıkıyoruz. Hafta sonları pek İstanbul’da kalmıyoruz. Bodrum’a, Bozburun’a ya da yurtdışına gidiyoruz. Daha çok gezmeye başladığımız için de gece pek dışarı çıkamıyoruz.


Evliliğin en zor yanı neymiş?

1.5 yıl oldu, henüz zorluğunu görmedim. Karşındaki insanla, saygı çerçevesinde ilişkini yürüttüğün müddetçe hiçbir sıkıntın olmuyor. İlk başlarda hesap vermek bana biraz zor gelmişti. Gittiğin yeri söylüyorsun, eve kaçta geleceğin belli. Bu konularda başlarda sıkıntı yaşadım ama alıştıktan sonra çok güzel geldi. Evliliği tavsiye ediyorum.

Peki en güzel yanı neymiş?

Hayatı güzel paylaşıyorsun. Her zaman yanında en yakın arkadaşın var ve bu çok güzel bir şey. Sırtını kolaylıkla dayadığın, başına bir şey geldiğinde seni kurtarabilecek, düşerken bile elini tutacak bir insan var yanında.


‘8 yıl önce organlarımı bağışladım’


Organ bağışı konusunda ciddi çalışmalar yürütüyorsun. Neler yaptın, biraz anlatır mısın?

İki senedir ‘Organ Nakilleri Bilinçlendirme Platformu’ adına çalışıyorum. Fotoğraflar çektim ve bu fotoğraflar Türkiye’de 17 milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Bizim için gerçekten büyük bir rakam. Bu fotoğraf projesi, birçok kurum tarafından ‘En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi’ ödülüne layık görüldü.


Şimdi de ‘Hayata Yelken Aç’ isimli bir projeye start verdin ve dün çok sayıda ünlü isim destek oldu. Bu sproje nasıl doğdu?

Erzurum’a organ bağışı için bir konferansa gitmiştim. Yurtdışından gelen profesörler, “Avrupa’da organ bağışı için koşullar ve tenis turnuvaları düzenleniyor. Türkiye’de hiçbir faaliyet yapılmıyor. Bu konu da bir şey yap” dediler. Biz de düşündük ve bir yelken yarışı düzenlemeye karar verdik. Kasım ayından beri bu konunun üzerinde çalışıyoruz. Dün birçok ünlünün ve basının katılımıyla etkinliğimizi gerçekleştirdik. Daha da büyüyerek yılda üç yarış ya da büyük boğaz yarışı yapmak istiyoruz. Biz uzun seneler boyunca devam etmesi için ilk adımı attık. Umarım insanların aklına organ bağışı diye bir konu düşmüştür.


Sen organlarını bağışladın değil mi?

8 sene önce bağışladım.


Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir zeynep abla nbr ben umut nasılsı iyi misin sen arka sokaklarda oynuyorsun oyunculuğunu bana yazarmısın bide sen melek komser taklidini yapıyorsun melek komser taklidini bana yazarmısın kardeşine benden selem söyle
    CEVAPLA
  • Misafir zeynep abla nbr ben umut nasılsın iyimisin sen arka soka klarda oyunuyorsun oyunculuğunu bana yazarmısın bide kardeşinde benden selam söyle
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.