Kadın kadına ilk buluşmalar risklidir. “Acaba elektriğimiz tutacak mı, yoksa bir soru bir cevap modunda bir sohbet mi olacak” diye düşünürüm genelde. Simge’yle birbirimize “Merhaba” der demez muhabbete başladık. Biraz kariyer değerlendirmesi, biraz dedikodu derken röportaja başlamak da bitirmek de epey zor oldu. Karşımdaki genç kadın, hem kendinden emin ve tuttuğunu koparmaya niyetli hem de bir o kadar alçakgönüllü ve pozitifti.


Habertürk TV’de spor müdürlüğünden gece haberlerine geçen Simge Fıstıkoğlu, şimdi Show TV’de yeni, enerjik bir programa başlıyor. Yeni programında spordan magazine, siyasi gündeme kadar birçok konu ve konuk olacak. Fıstıkoğlu, Show TV ekranlarında hafta içi her sabah yayınlanacak “Yeni Bir Gün” programıyla önümüzdeki haftalarda karşınızda olacak...


Hayırlı olsun yeni programınız, nasıl bir şey bekliyor bizi?

Yeni güne uyanan herkesin hem gündemdeki olaylardan haberdar olabileceği hem de yeni bilgiler edinebileceği bir program olacak. Türkiye ve dünyanın siyasi gündemi bir yana; sağlık, spor ve magazin gündemine de yer vereceğiz. Seyirciyi de içine alan, interaktif bir program olacak.


“Sabah şekeri” kıvamında bir şey olmayacak sanırım...

Sabah saatlerinde insanların enerjisi çok düşük olur. Ben programı izleyenlerin iyi bir başlangıç yapmalarını sağlamak istiyorum. “Sabah şekeri” demek doğru olmaz, “Sabah enerjisi” olacağım.


"Futbol oynamışlığım bile var"


Programın içeriğine nasıl karar verdiniz?

Ben ve kanal yönetimi değerlendirdik; haber bülteni kıvamında olmasın, yeni bir şey olsun istedik. Çünkü ben kendimi hiçbir zaman haber spikeri olarak adlandırmadım. İşimi soranlara “Televizyon programcısıyım” diyorum. Yaptığım programların içeriğini de hazırlıyorum. Bu programın da zengin bir içeriğe sahip olması için uğraşıyorum.


Şimdi “lifestyle” bir program hazırlarken spor müdürü titriyle tanındığınız dönemin de işinize katkısı olur mu?

Spordan sonra gece haberlerini sundum. O dönem yaşadığım tek endişe işi hakkıyla yapabilmekle ilgiliydi. Ancak gece bülteni hazırlayıp sunmak benim ruhumu yordu. Lifestyle’a geçiş yapmak en çok istediğim şeydi.


Kadın spor spikerleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de revaçta. Siz de öncü isimlerdensiniz. Hep ilgili miydiniz sporla yoksa tesadüf mü?

Spor her zaman hayatımdaydı. 7 yaşında ata binmeye başladım ve 10 sene aralıksız devam ettim. Denemediğim spor kalmadı. Futbol oynamışlığım bile var. Ancak profesyonel bir sporcu olmadım.


"Montaj da yapıyorum, perfore de okuyorum"


Futbola ilgi nereden kaynaklanıyor?

Annem çok sıkı bir Fenerbahçeli, babam da fanatik bir Galatasaraylı. Çocukken babamla maçlara giderdik. Sonra da mesleğimin bir parçası haline geldi.


Özellikle istemediniz yani?

Her zaman televizyon programcısı olmak istedim. Soru sormayı, haber hazırlamayı ve sunmayı öğrenmem gerekiyordu. Bunların hepsini sporun içinde yapabileceğimi fark ettim. Kendimi her yönden geliştirdim. Montaj da yapıyorum, perforede okuyorum.


Sıkıldığınız olmadı mı erkek egemen bir atmosferden?

Asla... Erkeklerin dünyasında söz sahibi olmak insana büyük bir haz veriyor.


İlla ki eleştirenler olmuştur?

Spor bülteni hazırlayıp sunduğum zamanlarda kadınlara olan önyargının farkına vardım. Ama benim “Sen futboldan ne anlarsın” tarzında aldığım eleştiriler yüzde 10’u geçmez. Eğer işinizde iyiyseniz insanlar sizi kabullenirler. Televizyon röntgen gibidir. Kötüyseniz bunu gizleyemezsiniz.


Spor müdürlüğü yapmış bir kadın olarak, kadın ve futbol ikilisi için ne söylersiniz?

Herhangi bir konudan anlayabilmek için cinsel organ değil, beyin gerekir. Dolayısıyla kadınlar da futboldan anlayabilir. “Kadın futboldan anlamaz” saçma bir önermedir.


Peki ya kadınların gittikçe artan futbol sevgisi...

Sevgilisine ya da iş ortamındaki insanlara sevimli görünmek için futboldan anlıyormuş gibi yapan kadınlar var. Onlara tavsiyem, yapmasınlar! Zevk alıyorlarsa, maç izlesinler tabii.


"Yarım kalmış şöhretler mezarlığı var"


Nasıl olur ki “futboldan anlıyormuş” gibi görünmek?

Maçlara gittiğimde kadınlara dikkat ediyorum. Özellikle yanlarında erkek varsa, hakem daha düdüğü çalmadan “Ofsayt ofsayt” demeye başlıyorlar. Kadınların futboldan anlaması resmen zorunluluk oldu.


Sosyal medya da anlıyormuş gibi yapmayı kolaylaştırdı sanki...

Kızlar maça gidiyor ve sürekli tweet atıyorlar. “Of bir gol atamadık ya” gibi cümleler görüyorum. Erkeklerin yaptığı baskıya bakar mısın? Futbol, kadınlar için resmen bir sosyal sorumluluk projesi oldu.


Medya sektöründeki “kadın spor spikeri” artışı da bundan dolayı mı acaba?

Gerçek futbol seyircisi, kadın sunucu için program izlemez. Ancak futboldan anlayan bir kadının varlığı güzel bir bonustur, renktir. Kadın spor spikeri olgusu tüm dünyada trend.


Bu bir “güzel kadın olsun” trendi mi başka bir şey mi?

Bir kadının güzel olduğu için ekrana çıktığını düşünmek, saflık! Eğer işi bilmiyorsa, kendini geliştirmiyorsa ortadan kaybolur. Medya sektöründe yarım kalmış şöhretler mezarlığı var. Ben oradakilere “Olamadan ölenler” diyorum.


Türkiye’de durum nasıl?

Şu sıralar eski rekabet ortamı yok. Ben, Burcu Esmersoy, Sine Büyüka ve birçok başarılı kadın spiker başka alanlara yöneldi.


Aynı anda kulvar değiştirmenizin ortak bir sebebi mi var acaba?

Şahsım adına cevap verirsem; kendimi geliştirmek, yeni şeyler öğrenmek istedim. Diğerlerini bilemiyorum.


Spor spikerliği tanınırlığı artırmada etkili mi peki?

Eğer şöhret olmak isteseydim magazin figürü olabileceğim bir meslek seçerdim. Benim tercihim iyi bir kariyer yapmaktan yana oldu. Medya sektöründe haksız rekabet olsa da hak eden bir gün karşılığını alıyor.


"Arapça öğreniyorum"

Simge ne yapar peki iş dışında?

Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Ömrümü kursiyer olarak geçirebilirim. Spora gidiyorum, bir oyuncu koçundan ders alıyorum ve Arapça öğreniyorum.


Arapça’ya olan ilginizi neye borçluyuz?

Ortadoğu; Türkiye’nin yanı başında, kaynayan bir coğrafya. Her gün bir şeyler oluyor. Olan biteni sadece Batılı ülkelerin basınından takip edebiliyoruz. Gerçekte neler olduğunu anlayabilmek için Arapça öğrenmeye karar verdim. Çünkü Türkiye’nin Ortadoğu’nun rol modeli olacağına inanıyorum. Hem Ortadoğu’da da çalışabilirim. Başarılı olmak için sürekli bir şeyler öğrenmek gerekiyor. Ben en başarılı programlarından sonra bile “Fena geçmedi, daha iyi olabilirdi” diyen bir insanım. Bol bol özeleştiri yaparım. Hatta öyle ki kendime haksızlık etme noktasındayım.


Oyuncu koçundan ders almak da iş için mi yoksa hobi mi?

Beden dili, ses, nefes ve mimikleri kullanma konusunda ders alıyorum. Fiziki çalışmalar yapıyoruz. Mekik çekip aynı anda şarkı söylüyorum. Diyaframım güçlendi. 10 saat durmadan konuşabilirim.


O kadar dersin üstüne bir de oyunculuk teklifi gelirse kabul eder misiniz?

Anı olsun diye bir filmde rol almıştım. Ancak bir gazeteciyi canlandırıyordum, zorlanmadım. Başrol olmak istemem ama oyunculuk çok keyifli. Tekrar deneyebilirim.



Röportaj: Aslı Öztürk


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.