Şehirden fısıltılar...


J-Lo, 16 Kasım’da İstanbul’da, Ülker Sports Arena’da! Geçenlerde Eda Yıldırım (Vatan), Birsen Birdir (Dream TV), Siyabend Süvari ve Nadir Duman’la buluştuk. Bu kez iş için değil, birazcık kafa dağıtmak için... Purple Organizasyon’un beyni olan Siyabend ve Nadir, “Haftaya açıklamasını yapacağız, getiriyoruz J-Lo’yu” deyince “Jennifer Lopez konserine gidilir mi gidilmez mi” tartışması başladı aramızda.




Hepimiz en fazla 2 şarkısını, o da yarım yamalak biliyor olsak da tartışmanın sonucu “Şovu izlemek için bile olsa gidilir tabii” oldu. Çünkü artık konserlerde olay şovdan ibaret. Müzikler kötüleşirken sahne şovları Cirque de Soleil ile yarışıyor.




Yeni jenerasyon şov yoksa “İnternetten indirir dinlerim ne farkı var” derken bizim jenerasyon ve öncesindeyse “Samimi olsun bizim olsun” mantığı var.




Galiba önemli olan denge. Meselâ Lenny Kravitz’i evde dinlemek daha iyi çünkü 4 sene önceki konseri ciddi anlamda sıkıcıydı. Lenny’nin kasları ve yakışıklılığı bile sahnesinin tekdüzeliğini kurtaramamıştı! Bu sene 4 Ekim tarihindeki konserine bir şans daha verir miyim bilmem. Yine de Lenny hayranıysanız, gidin derim. Dünya gözüyle görmek gerek.




Galiba en iyisi Coldplay konseri. Chris Martin tek başına yetiyor. Işıklar, görsel efektlerle olaya aksiyon ve teknoloji de ekleniyor. Geçen yaz Fransa’da gittiğim Coldplay konserinde onlarca kocaman beyaz balon yağmıştı sahneden seyircilerin üstüne. Bugüne dek izlediğim en güzel konserlerden biriydi ve üstelik ortada uçan kaçan dansçılar falan yoktu. Sadece zekâ, samimiyet ve iyi müzik vardı. Sahi, artık birisi de bir “Coldplay’i İstanbul’a getiriyoruz” müjdesi verse ya!




Müzik...


Olimpiyatlardaki yarışmacılara bakıp gaza geldiniz ve spora başladınız. Ne âlâ! O zaman sizi daha sıkı bir moda sokması için, fazla dinlenmiş şarkıları da bırakın ve şu 5 şarkıdan birinden yararlanmayı deneyin:


1- Metric- Help, I’m Alive


2- Metallica - Cyanid


3- Basshunter - Now You’re Gone


4- Booty Luv - Say It


5- The Smiths - You Just Haven’t Earned It Yet Baby




İstanbul


BKM’de 20.30’da İnsanlar Alemi, gülmek isteyenleri bekliyor.




21.15’te Sakıp Sabancı Müzesi’nde Aydın Esen & Okay Temiz konser verecek. 07.08.2012 21.15’te Turkcell Kuruçeşme Arena’da Batman Kara Şövalye Yükseliyor filmi var.




Bodrum


21.15’te Yalıkavak Palmarina Amfi Tiyatro’da Zülfü Livaneli sahnede.




Çeşme


21.30’da Zeus Bar’da Zakkum var. 06.08.2012




Antalya


21.15’te Gloria Aspendos Arena’da Anadolu Ateşi gösterisi var. 09.08.2012




İstanbul Arkeoloji Müzesi kapılarını bu kez İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions Projesi için açıyor. 21.15’te. 10.08.2012




Kuruçeşme Arena’da, 21.30’da Göksel konseri var.




Sinopale


İstanbul Bienali’nden sonra Türkiye’nin en önemli bienali Sinop’ta. Halkın sanata aktif olarak katılmasıyla da ön plana çıkan Sinopale’de bu yıl da çağdaş sanat sergisinin yanında performanslar, gösteriler, atölye çalışmaları, çalıştaylar, seminerler, açık oturumlar, gençlik ve çocuk etkinlikleri yer alacak. Kavramsal çerçevesi Avusturya’da yaşayan küratör Işın Önol tarafından yazılan Sinopale, “Gölgenin Bilgeliği: Bozulmuş Bilgi Çağında Sanat” başlığı altında sunuluyor. Sinopale çağdaş sanat sergisinin bu yılki küratörleri Aslı Çetinkaya, Elke Falat, Işın Önol, Dimitrina Sevova, Janet Kaplan, Beral Madra, Sean Kelly, Associazione E (Francesco Ragazzi & Francesco Urbano), Jacqueline Heerema ve Ana Riaboshenko. Ana sergi açılışının 24 Ağustos Cuma günü Sinop Tarihi Cezaevi Çocuk Islahevi’nde yapılacağı Sinopale, 12 Eylül Çarşamba gününe kadar devam edecek. Bienal kapsamındaki etkinlikler için; Pervane Medresesi, Lonca Kapısı, Sinop Arkeoloji Müzesi, Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi gibi binalar ve açık alanlar kullanılacak. Bunların yanı sıra, “Sinopale Akademi”, “Sinopale Forum”, “Sinopale Çocuk” kuram ve uygulama atölyeleri, uluslararası toplantı ve açıkoturumlar da, kentin farklı noktalarında düzenlenecek.




Dünyadan...


Londra’da şu an devam eden tek şey olimpiyatlar sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Her şeyi “doğru” yapmaktan hoşlanan İngilizler, ülkenin her yerindeki sanat galerilerini olimpiyat temalı sergilerle doldurmaktan geri durmadılar. Şu aralar Londra’daysanız bu sergileri görmeden dönmeyin:




Londra’nın en önemli galerilerinden National Portrait Gallery’de 19 Haziran’a kadar Road to 2012: Aiming High başlıklı fotoğraf sergisi var. Fotoğraflarda sadece sporcular değil o sporcuların olimpiyatlara katılmasını sağlayan kişiler de bulunuyor.




9 Eylül’e kadar British Museum’da Olimpik ve Paralimpik Yarışlar’ın her birinin madalyaları sergilenecek. Sadece bu senenin değil, 1908 ve 1948 Londra Olimpiyatları’nın ve 1960 ve 1984 Paralimpik Yarışlar’ın da madalyaları bizim gibi o madalyaları takamayanların meraklı gözleri için sergilenecek.




12 Ağustos’a kadar Royal Opera House’da, olimpiyatların tarihini anlatan The Olympic Journey sergisi devam ediyor. Lozan’daki Olimpiyat Müzesi şu an tadilat nedeniyle kapalı olduğu için müzedeki bazı kıymetli eserler Londra’da ücretsiz sergileniyor.




18 Ekim’e kadar Design Museum’da devam edecek olan Designed toWin sergisi, tasarımın spordaki başarıyı ne kadar etkilediğini sorguluyor.




British Library’deki Olympex 2012: Collecting the Olympic Games sergisi 9 Eylül’e kadar sürecek ve olimpiyat tarihini her türlü hatıra eşyasıyla anlatmaya devam edecek.




Sinema


Haftanın yerlisi!


Bitmek bilmeyen bir korku serisinin devamı: Dabbe-Bir Cinayet Vakası


Haftanın bilim kurgusu!


Bir robot kardeş iki kız kardeşe neler yaşatabilir ki? Eva’yı izleyin.


Haftanın fransızı!


Haftanın Stockholm Sendromu da denebilir Esaret için.


Haftanın komiği!


Ne Adam Ama! Filmin adı bu ama başrolde Sibel Kekilli’yi izlerken “Ne Kadın Ama” diyeceksiniz.


Haftanın animasyonu!


Tepedeki Ev. Miyazaki’nin muhteşem işlerinden biri daha.




Bu gece benimsin!


+1 TL Harry Potter serilerinde Nymphadora olarak tanıdığımız, Game of Thrones’da da Osha rolünde olan Natalia Tena, muhteşem bir rock yıldızı olmuş bu filmde.


+1 TL Tabii ki müzikler, tabii ki gitmek için can attığımız İskoçya’nın “T in the Park” müzik festivalinin havası... Film gerçekten festivalde çekildi.


+1 TL Hitchcock’un The 39 Steps filmini hatırlar mısınız? Orada başrol kahramanları birbirlerine kelepçeyle bağlıydı ama Bu Gece Benimsin’in kelepçelileri neyse ki Hitchcock’un kelepçelilerinin yapamadığı her şeyi yapabiliyor!


-2 TL “Bu festivalde bira serbest” diye gelen film tanıtım bülteni... =15 TL




Hesap defteri...


Hesaplamayı yaparken rakamları 1 sinema biletinin ortalama fiyatı 14 TL’den hareketle, en fazla “3 aşağı, 5 yukarı” olacak şekilde toplayıp çıkardık.




Hazırlayan: Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.