Müzeyyen Senar’ı anlatmaya gerek yok. Kimisi tam bir Cumhuriyet kadını olduğu için sevdi onu. Kimisi elde rakı kadehiyle efeler gibi şarkı söylediğinden. Ve kimisi de, elleriyle bir elmayı ortasından ikiye bölebildiği için. Ama herkesin üzerinde anlaştığı nokta güçlü bir sesi ve benzersiz bir yorumu olduğuydu.


Biz daha çok, söylediği şarkıların sözlerinin ilişkilerimize nasıl eşlik ettiğiyle anmak istiyoruz onu. Öyle ya, neşeyle kendimizden geçip bağıra bağıra şarkılarını söylerken de bizimleydi o, kederden geberip “Seviyorum ulan” diye masaları yumruklarken de.


Öyleyse, her aşk biraz da Müzeyyen Senar’dır, diyerek başlayalım söze. Hayde bre efeler


1- Vardar Ovası, Vardar Ovası…

Başlangıçta her yer Vardar Ovası’dır. Biçare gönül, af edersiniz mal gibi, her otun altını koklayarak oradan oraya koşturmaktadır. Ta ki ahu gözlü, keman kaşlı, gül dudaklı Leyla’sını bulana kadar.


2- Ah bu gönül arzu eder seni, yar seni…

Sonra gün gelir, Leyla Vardar Ovası’nın bir yerinde zuhur eder. Nedense gül ya da bülbül suretinde çıkar ortaya. Aslında ilişkilerin başlangıç şarkısıdır bu. Biz deli danalar gibi arzudan dem vururuz o günlerde ama, efkâr da yanımız sıra dolaşır durur.


3- Elveda meyhaneci, artık kalamıyorum…

E madem aranan sevgili bulunmuştur, o zaman meyhanelere veda vaktidir artık. Israr eden meyhaneciye “Evde yengen bekliyor” denir. Ama meyhaneci Nubar Terziyan meşrebinde bir adamsa hatır için oturup bir tek daha içilir.


4- Aşkımı bir sır gibi senelerce sakladım, geceleri rüyamda ismini sayıkladım…

Sevgiliyle, gittikçe yakınlaşma şarkısıdır artık dillerdeki. Oğlan tarafı, biraz da puan toplamak için “Yıllardır seviyordum ama bir türlü açılamadım sana” der. Kız tarafı, omlet kıvamındadır bu itiraftan sonra. Erkeğe “Şapşikim” der. “Kimse söylemedi mi sana seviyorsan git konuş bence” diye.


5- Cana rakibi handan edersin…

İşte bu, ateşin bacayı sardığının şarkısıdır artık. Çift deliler gibi âşıktır birbirine. Her ikisine de anlamadıkları bir şey olmuştur. Handan kimdir, niye rakip olmuştur, Can’ın konuyla ilgisi nedir, her şey birbirine karışır. Aşk da kaosun öteki adı değil midir zaten.


6- Sevmekten kim usanır…

Aşk başlayınca sevmekten kimsenin usanmadığı geceler de başlar. Tadına doyamadığınız için durmadan seversiniz birbirinizi. Allah’ım ne büyük aşktır o. Hani bilseniz, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun mesnevisinden beyitler okuyasınız gelir. Ama ağzınızdan çıkanlar genelde “Hoşuna gidiyor mu,” “Tam olarak neresiydi,” gibi mânâsız cümlelerdir.


7- Asker yolu beklerim, günü güne eklerim…

Her şey kusursuz gidiyorsa, orada kader yine bir boklar yiyecek demektir. Hoop, askere alınır oğlan. Bu noktada İsviçreli biliminsanlarının bile beyanat verip “beklemeyin” demişliği vardır. Zira benim Beykoz’dan Balkan Savaşları’na diye çıkıp Romanya’da evlenen ceddim var. Asker yolu bekleyen bacılarımıza yapılan zulümlereyse hiç girmiyorum.


8- Fikrimin ince gülü, kalbimin şen bülbülü…

Bu büyük badireyi atlatan çift iğne ipliğe dönmüştür normal olarak. Ama bülbülün yeniden kafese dönüşünün de rehavetiyle, o gül bir kalınlaşmaya başlar, bir genişler, bir göbek yapar, gün gelir fikrinize falan sığmaz olur. Artık yapacak bir şey yoktur. Şen bülbül değil de şuh bülbül ister gönül.


9- Gelse o şuh meclise…

Şarkıdan da anlaşılacağı üzere bülbül ortam peşindedir artık. Gözü de gâh bu kapıdan girip gâh o kapıdan çıkacak şuh bülbüllerde.


10- Niçin bana kışt dedin, ben senin olmuş idim…

Sizse o sırada evinizde, “Nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım” diyerek, kimsenin anlamadığı bir dilde ağlamaktasınızdır. Hele dildar olmak, Allah’ım o nasıl bir kelimedir. Şuh bülbül arayan insana söylenecek laf mıdır bu. Mamafih, kaderinize küsmekten başka çare yoktur.


11- Madem küstün dargındın…

Ortamlarda aradığını bulamayan bülbül, götün götün yuvaya döner. Bir de sanki sizin dargınlığınız yüzünden gitmiş gibi davranır şerefsiz. Ama siz onu “Everything's gonna be alright” diye karşılasanız bile, dal rüzgârı affetse de kırılmıştır bir kere. Bundan sonrası “Final countdown”dur artık.


12- Ömrümüzün son demi…

Şarkının son kelimesi Demi Moore’u çağrıştırdığından mıdır nedir, o final bir türlü yapılamaz uzun süre. Aslında okeye dönülüyordur artık ama son kez sevişiyor olmak düşüncesi, çiftte bir tür afrodizyak etkisi yapar. Hadi bir kere daha son kez sevişelim, diye diye o dem durmadan demlenir.


13- Ölürsem yazıktır sana kanmadan…

Balatalardan duman çıktığını gören çift, son kozunu oynamaktadır artık. Ya birbirlerini severken öldüreceklerdir ya da bu gidişe bir dur deyip kendilerine geleceklerdir. Çiftin birlikte dinledikleri son şarkıdır bahsi edilen. Ve son nakaratı bir ayrılığın manifestosudur sanki: Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan, denizler durulmaz dalgalanmadan.


14- Ben seni unutmak için sevmedim…

Hep öyle başlar zaten. İlk aşkım sensin, de denir çoğunlukla. Yine de aşk acısını küçümsemek olmaz. Son bir gayretle Facebook’ta falan paylaşılır şarkı, sevgiliye bir mesaj gönderme babında ama nafile. Keşke dersiniz, “Dönülmez akşamın ufkundayız”ı da söyleseymiş Müzeyyen Abla. Ama söylememiştir. Kim bilir, bir bildiği vardır belki de.


15- Ve yeniden Vardar Ovası…

Mademki bu aşk bitmiştir, öyleyse yıkıl Sezar, denir ama yalandan. Çünkü her şeyin bir şeyi vardır. Olaylara bir de iyi tarafından bakılır. Ve görülür ki, Vardar Ovası bütün ihtişamıyla size selam çakmaktadır. Yeter ki listeyi başa alın ve play tuşuna basın.


Yazı: Erkut Özal

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika bir anlatım. Yüreğine, gönlüne ve kalemine sağlık. Zevkle okudum.
    CEVAPLA
  • Misafir sesli gulmek kelimeleri dile geldi, bastim kahkahayi.. kalemine saglik.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.